Tarih çok geniş bir depo her isteyene malzeme var
Avukat, siyasetçi Ceyhan Mumcu her hafta bu köşede gündeme dair sorularımızı yanıtlayacak, geçmiş tecrübeleriyle günümüze ışık tutacak.
- Yakın dönem siyasi tarihimizde en gerideki hangi dönemi anımsıyorsunuz?
19 Ocak 1940 doğumluyum. Belleğimde 1946 seçimleri var. 50-60 dönemi, 27 Mayıs ondan sonra koalisyonlar… Aşağı yukarı siyasi olayların tümünü takip ettim. Bu arada 1960’tan sonra bir ideolojik netlik de ortaya çıktı. Sağ sol, tercihler yapıldı.
- Son dönemde de bir ‘ideolojik netlik’ vurgunuz oldu.
CHP’yi Atatürk’ün kurduğu bir parti olarak görüyordum ama ne zaman ki Kemal Derviş bu partiye girdi, milletvekili yapıldı, genel başkan yardımcısı yapıldı, o zaman CHP’nin de taahhütlerinin geçersiz olduğu, iki yüzlü olduğu ortaya çıktı... Çünkü Kemal Derviş liberaldi. Bunun üzerine Kemalizm’i en iyi savunan Vatan Partisi’ne üye oldum. Doğu Perinçek’le aynı liseden mezunduk.
- Liseden hatırlıyor musunuz Perinçek’i?
Liseden tam hatırlamıyorum. Benim dönemimde değildi. O Uğur’ların dönemi. Abant’a yapılan bir geziden anımsıyorum. Önümüzde Perinçek oturuyordu, sohbet ediyordu. Dikkatimi çekti, kim bu dedim? Uğur da 'Bu Doğu. Bizim devreden' dedi. Uğur Mumcu fende, Doğu Perinçek edebiyattaydı. Doğu Perinçek bir duvar gazetesi kurmuş, Uğur da gitmiş 'Ben de yazı yazmak istiyorum' demiş. Uğur’la olan arkadaşlığı böyle gelişmiş. Şimdilerde herkes geçmişte Fetullah’a karşı olduğunu iddia eder ya o zaman da herkes ‘Ben 27 Mayıs’a destek vermiştim’ derdi. Uğur da bununla ilgili mizahi bir yazı yazmıştı. Bir de 'Arkadaş ıslıkları' başlığıyla romantik bir yazı yazmıştı. Bizde modaydı. Bahçelievler’de oturduğumuz evin sokağından arkadaşımız geçtiğinde sevdiğimiz şarkının ıslığını çalardı. Biz de hep beklerdik. Dışarı çıkalım gezelim demek istenirdi çünkü…
- Orhan Kemal’in Arkadaş Islıkları kitabı mı sağladı bunu?
O devirde modaydı bu. Uğur Mumcu’nun makalelerini aradım, taradım, bulamadım. Meğerse Uğur o yazıyı Demirel Lisesi Mezunları Derneği’nin dergisine veriyor. Perinçek’i aradım o bulduğunu söyledi. O arşivlemiş saklamış. Bu vesileyle Doğu Perinçek’in bir özelliğini de söyleyeyim arşivciliği de çok iyidir.
- Yakın dönemi iyi biliyorsunuz. Günümüzde karşılaştırma yapmanızı rica ediyorum. Değişimin göstergeleri nelerdir?
En önemli eksiklik objektif olamamak. Olayları sadece tek bir yönden okumak doğru değil.
Olumlu gördüğüm özellik basın yayın organlarının çok yaygın oluşu. Aşağı yukarı hemen her fikrin yazılabilmesi...
- 'Türkiye’de demokrasi yok despot yönetim var' diyorlar.
Bu görüşü söyleyenler bazı gereksiz uygulamaları genelin önüne geçirerek kendilerine dayanak yapıyor. Özellikle hâlâ büyük belamız olan tutuklamada ısrarcı olma gibi… İki tane kural var delil karartma ihtimali var mı, kaçma ihtimali var mı… Bir de kategorik suçlar diye bir şey çıktı. Ceza kanununun anayasal suçları ile ilgili partiden kime dava açıldıysa o tutuklanır diye bir olay var… Zorlamalar oluyor.
- 17 gün kısıtlama var. Siz bu 17 günü planladınız mı, neler yapacaksınız?
Yargıtay kararları dergisi ceza hukuk dergileri var, onları okuyacağım. Yakın tarihimizi anlatan çok güzel kitaplar oluyor. Bir yandan gazeteciler, bir yandan bu işin mağdurları. Bu bir kazanç toplum için. Dönemin tarihlerini yazacak kişilerin çok malzemesi var. Seninle bir sohbetimizde söylediğin bir laf çok hoşuma gitmişti. “Tarih öyle bir depodur ki herkes istediği malzemeyi buluyor oradan.” Tarihçiler Ermeni soykırımını tartıştığı zaman aklıma senin o sözün geliyor. Bu röportajın başlığı bu olsun istersen “Tarih çok geniş bir depo her isteyene malzeme var.”
Zürih Üniversitesi’nden Hans Kieser,Talat Paşa ile ilgili bir biyografi kitabı yazdı. Talat Paşa ve Mustafa Kemal’i karalayan bir kitap. Ermeni soykırımı olduğunu iddia ediyor. Türkçe baskısının başlığını İletişim Yayınları değiştirmiş soykırım kelimesini eklemiş. Yazarının bile başlıkta tercih etmediği bir kelimeyi Türkiye’de İletişim Yayınları tercih ediyor. Olmayan malzemeleri ararken depoda biraz fazla toz yutmuşlar sanki…
Aydınlık’ta yayımladığınız ilgili yazıyı okudum. Çok güzel, akıcı bir yazıydı. Osman Kavala’nın böyle bir kitap çıkarttığını da sizden öğrenmiş olduk.
- Emperyalizmin işbirlikçileri efendilerinden daha militan oluyor.
Batı emperyalizmine şirin gözükmek istiyorlar. Olanakları çok. Murat Belge geçen Oxford’a gitti. Batı emperyalizmi bölünme parçalanma için uydurma sebeplerle kutsal kavramları kullanarak istismar ediyor. Ve bunu yapanları da ödüllendiriyor, mükafatlandırıyor. Ulusalcılara sahip çıkan yok.
- Haftaya emperyalizmin ‘solcularla’ ilişkisine yoğunlaşalım hocam
Memnuniyetle...