Tarihe kalmak

Dünkü yazımdan hatırlayalım: (R.T. Erdoğan’ın) Necip Fazıl Kısakürek’in İdeolocya Örgüsü’nü (Büyük Doğu Yayınları) baştan sona altını çizerek okuduğunu da sanmıyorum. Necip Fazıl, kitabını bilimsel bir yapıt olması için değil göz küllemek için yazmış. Bir tür Hitler’in Mein Kampf’ı... Yani Kavgam... Necip Fazıl’ın Davam’ı...

Dikkat! Kavgam = Davam !

İdeolocya Örgüsü tam anlamıyla Cumhuriyet karşıtı, ırkçı ve İslamcı bir faşist manifesto. R.T. Erdoğan’ın ideolojik rehberi. Bu büyük “Usta”yı, bu büyük “Başyüce”yi ve tutkularını, saplantılarını öğrenmek istiyorsanız sözünü ettiğim manifesto kitabını okumanız gerekiyor.

R.T. Erdoğan’ın, son 6-7 yıllık hal ve gidişinden, İdeolocya Örgüsü’ndeki Başyüce figüründen etkilenmiş olduğunu söyleyebiliriz. R.T. Erdoğan bir Başyüce olarak tarihe geçmek istiyor.

Bu türden tutkular insanları yoldan ve baştan çıkartır, gerçeklerin dışına sürer.

Bu satırı yazarken Mustafa Hoş’un Abluka (Destek Yayınları) adlı kitabını okurken işaretlediğim bölüm aklıma geldi:

***

* “Eski İngiltere Dışişleri Bakanı Lord David Owen, iktidarda uzun süre kalan liderlerin beyinlerinde ortaya çıkan kişilik bozukluğuna işaret eden ‘Hubris (Kibir) Sendromu’ denilen nörolojik bozukluğa dikkat çekiyordu. Bu bozukluğa İngiliz eski başbakanlarından Tony Blair ve Margaret Thatcher’ın da yakalanmış olduğunu iddia ediyordu. Bu ikisi de 10 yıl başbakanlık yapmışlardı.

Owen’ın ortaya attığı Kibir Sendromu’nun belirtileri şunlardır:

* Dünyayı, gücünü göstereceği ve başarı kazanacağı bir arena olarak görme eğilimine yol açan narsisistik yapı.

İmajına ve görüntüsüne aşırı önem verme.

Ülkesinin çıkarlarıyla kendininkileri bir görme.

Konuşurken kendisini ‘biz’ sözcüğü ile tanımlama.

* Kendi karar ve yargılarına aşırı güvenme; başkalarının önerilerine veya eleştirilerine katlanamama, küçümseme.

Kendisinin yalnızca Tarih’e veya Tanrı’ya karşı sorumlu olduğunu düşünme; yargıya hesap verme zorunluluğundan muaf olduğuna inanma.

* Gerçeklerden kopma eğilimi ve giderek yalnızlaşma.

* ‘Hubristik Yetersizlik’ olarak nitelendirilen durumun ortaya çıkması. Liderin kendine aşırı güvenmesi ve aldığı yanlış kararlı sonucu işlerin sarpa sarması...”

Robertson, yazısını şöyle bitiriyordu:

“Türkiye, Batılı devletler ve Ortadoğu için kritik öneme sahip bir ülkedir. Bu nedenle ülke istikrarının, gücün sakatladığı| bir beyin tarafından tehdit edilmesine izin vermemek gerekir. Türkiye’nin çevresi, bu nöropsikolojik hastalığa yakalanmış liderler tarafından yönetildikleri için zayıf düşmüş ülkelerle sarılıdır. Bu nedenle dünyanın bunlara benzer başka bir ülkeye artık tahammülü yoktur.” (Age. s.309-310)

***

“Kibir Sendromu”na müptela lider, Necip Fazıl’ın “Başyüce”sinin yanında zemzemle yıkanmış gibidir, solda sıfır kalır. Başyüce; başyasakoyucudur, başyargıçtır, başdenetçidir, başvaizdir, başseçicidir, başmühendistir, başmimardır, başöğretmendir, başyazardır, yani bir ülkedeki bütün işlerin, faaliyetlerin başıdır.

Başyücelik Makamı’nın her konuda bir emri vardır. Başyücelik Emirleri:

* Zevk ve Terbiye: “Terbiye ve zevk zabıtası her tarafta hummalı bir faaliyet halinde bulunacak ve yakaladıklarını derhal umumi zabıta merkezlerine sevkedip, oradaki münferit terbiye ve zevk hâkimlerinin huzuruna çıkaracaktır.” (s.318)

* Kumar: “Kumar mefhumunun ifade ettiği umumi fiil, bütün şubeleri ve şekilleriyle yasaktır.” (s.319)

(Kumarın kötülüğünü Paris’te devlet bursunu kumara bastırırken öğrenmiş gibi...).

* İçki ve Zehir: “Bu emrin neşri tarihinden itibaren sekir verici her türlü içki ve beyin uyuşturucu ve keyiflendirici zehirler, tamamiyle yasaktır.” (s.323)

(Sanki Cumhuriyet yönetiminde içki ve zehir teşvik ediliyormuş gibi).

* Zina ve Fuhuş: “Bugünden itibaren vatan sınırları içinde zina ve fuhuş her tezahür şekliyle mutlak olarak yasaktır.”

* “Zina, erkekle mukabil cinsiyetin herhangi bir unsuru arasında, meşru olmayan birleşme; fuhuş da bu hadisenin meslek ve sanatıdır. (s.325)

(Zina, müritlerinden birinin yönettiği bu ülkede artık suç değil. Kendi aralarında halletsinler!)

* Faiz: “Faiz bizim cemiyetimizde her şekliyle mutlak olarak yasaktır.” (s.328)

(Müridi. Bu emri de dinlemiyor.)

* Kahvehane: “Bugünden itibaren, en hücra köyden en kalabalık şehre kadar, kahvahane mefhumunun ifade ettiği, öldürülmüş zaman ve yok edilmiş faaliyet müesseseleri baştan başa kapatılacaktır. (s.330)

* Vatan dışı: Bu emirle beraber Türk vatanının, yalnız Müslümanlar ve Türklerle meskûn, yalnız Müslümanlardan ve Türklerden ibaret hale gelmesi, hain ve müzlim unsurlardan baştan başa temizlenmesi için her tedbir alınacaktır.”

* “Temizlenmesi gereken başlıca hain ve müzlim unsurlar, Dönmeler ve Yahudilerdir.” (s.334)

* Dans: “Dans yasaktır.” (s.338)

* Heykel: “Bizde heykel yoktur” (s.341)

* Matbuat: “Bu emrin neşriyle beraber, ‘Matbuat Hürriyeti’ isimli milli ve ictimai felaket vesilesi kaldırılmıştır. Bundan böyle matbuat, bilinen manada hür değildir.” (s.342)

* Radyo: “Radyo, Büyük Doğu davasının en tesirli silahlarından biridir. “(s.348)

(Başbakan’ın televizyon sansürcülüğüne özenmesinin ilham kaynağının kaynağı...)

* Kadın Kılığı: “Kadın kılığı, bu emirden itibaren edep hadlerine girecektir.” (s.366)

* İşçi: “İşçi sınıfı bizde, orduda nefer gibi, cemiyetine karşı hiçbir sınıfî ve nefsanî hak iddiasında kudreti olmayan; ve her hakkı cemiyeti tarafından tekaffül edilen tâbi zümre...(s.377)

(Arefim ba!...)

l Sermaye ve Patron: “İkisi de mümindir.” (s.379)

***

* Hürriyet: “İnsan hür değildir; hür olan, eşek veya köpek...” (s.424)

* İç ve Dış Düşman-Yahudi: “Önce öz peygamberine ihanet eden, tevhid bayraktarı Resul ‘Tûr-u Sinâ’ya çıkınca altundan buzağı yapıp ona tapmaya başlayan ve peygamber lânetine uğrayan o...” (s.473)

(Mürşit bundan sonra 4 sayfalık daha kusur ve suç sıralıyor).

***

Ey Ehali! Bırakın, Mürid, tarihe geçmek ve orada ikâmet etmek için, İstanbul Kanalı, Üçüncü Köprü, Üçüncü Havaalanı, Çamlıca Camii gibi ıvırzıvır işyerle uğraşsın... İdeolocya Örgüsü’nün tamamını ezberlerse yandık ki ne yandık!