Tarihi eserler pazarı

Tarihî eserler açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biri -hatta birincisi- olduğumuz halde, bu konuya ilişkin sorunların çözümünde ya da lehimize kullanımda ise ne yazık ki pek başarılı değiliz. Gün geçmiyor ki, herhangi bir kentimizde yurtdışına kaçırılmak üzere olan bir tarihî eser -ya da eserler- yakalanmamış olsun. Ya yakalanamayıp da yurtdışına kaçırılanlar? Bunların nicelik ve nitelikleri hakkında ise kesin bir şeyler söylemek mümkün değil. Ancak, yıllar sonra, yabancı bir ülkenin müzelerinden birinin vitrininde yer aldığında işin korkutucu boyutları ortaya çıkabiliyor.

IŞİD VERGİ TOPLUYOR

Tarihî eser kaçakçılığı savaş filan dinlemiyor. Hatta savaşlar bu tür kaçakçılığın daha da yaygınlaşmasına, daha korkutucu boyutlara erişmesine zemin hazırlıyor. Afganistan’da soyulmadık bir müzenin kalmadığı biliniyor. Ya Irak ve Suriye’de... Bir bakıma medeniyetlerin beşiği olarak bilinen Mezopotamya’nın da durumu Afganistan’dan pek farklı değil.
Suriye iç savaşının daha dördüncü yılında, ABD Uluslararası Ticaret Komisyonu verileri ile Washington merkezli Demokrasileri Koruma Vakfı’nın (FDD) raporlarında IŞİD’in tarihî eser kaçakçılığı ile ilişkilerinin ne denli büyük boyutlu olduğu anlatılıyordu.
Eski CIA İstihbarat Analisti Yaya J. Fanusie ile Ortadoğu’da uzmanlaşmış arkeolog ve tarihçi Alex Joffe imzasını taşıyan rapora göre, IŞİD antika ticaretinden dört metotla para topluyor: Lisanslar, vergilendirme, hırsızlık, doğrudan yağma ve doğrudan pazarlama. IŞİD bürokrasisini çeşitli departmanlar altında yürütüyor. Lisans konusunda yetkili olan ise doğal kaynaklar divanı... 2014’te ulaşılan belgelere göre Ebu Sayyaf antikadan sorumlu ve onun bilgisi olmadan kazı yapılmasına izin verilmiyor. Lisans için verilen miktar, kazancın yüzde 60’ına kadar ulaşabiliyor.
Vergiler yüzde 20 ila 50 oranında değişiyor. BBC’nin Suriye - Türkiye sınırından tarihî eser geçiren bir kaçakçıyla yaptığı röportaja göre, bir parçanın değeri 1.1 milyon doları buluyor. En az yüzde 20 vergi oranı, bunun 220 bin dolarının IŞİD’e gelir olarak aktarıldığı anlamına geliyor.

PETROL MÜ TARİH Mİ

Antika ticaretinde kilit merkezler Türkiye ve Lübnan olarak görünüyor. ABD, IŞİD’in ele geçirdiği tarihî eser ve antikaları yedi ülke üzerinden ithal ediyor. Bu ülkelerin başında Türkiye gelirken, Türkiye’yi İsrail, Suriye, Irak, Lübnan, Kıbrıs ve Ürdün izliyor.
Öte yandan tahminlere göre IŞİD’in 2013 ve 2014’te Katar, Kuveyt ve Suudi Arabistan’daki bağışçıları üzerinden nakit veya bankacılık sistemi aracılığıyla 40 milyon dolar gelir elde ettiği iddia ediliyor. Bunlar dört yıl önceki veriler... Ya bugün? Elbette ki bugün de konuya ilişkin birçok rapor yayınlanıyor ve işin boyutlarının ne denli korkucu olduğu ortaya konuyor. Savaş sürdüğü sürece de raporlar yayımlanacak, işin boyutları daha da büyüyecek...
Evet... Savaşta yalnızca insanlar ölmüyor. Bir ülkenin belleği de, gelecek kuşaklara bıraktığı miras da yağmalanarak, çalınarak, barbarca kırılıp parçalanarak yok ediliyor...
Petrolle tarihî eserleri bir kantarın kefelerine koyup tartsalar, acaba bir ülkenin geleceği için hangisi daha ağır çeker dersiniz?