Tarihin Kara Bantlıları
(Birinci Kara Bantlılar Duruşması, tam metin.)
Yargıç: Hakaret etmişsiniz!
Şair: Hay hak!
Yargıç: Mecazı bırak!
Şair: Laf etmedim… Ağzımı açmadım!
Yargıç: Lakin, şikayet muhtelif…
Hakkınızda iddia çok nameli.
Şair: Sadece, üç hat çektim kara,
Gitti değdi zülfüyara.
Savcı: Ne demek üç hat?
Yargıç: Neden hat’ladınız, muktedir zatları?
Savcı: Hattat mıdır kendisi, şayet?
Şair: Söyleyecek söz bulamadım,
Yapıştırdım mecburi merhametle.
Zor durumdaydılar, gayet!
Yargıç: Zaplayıverdim, diyorsun yani!
Şair: Müstezatladım, başkan!
Vakit dardı…
Savcı: İtiraz ediyorum… Vakti vardı.
Telkini takipte kayıtlıdır dır dır.
Şair: Asıl mana, şeklen mevcuttu.
Sadece üç kısa mani ekledim,
Ayıp olmasın diyerekten…
Savcı: Yani, müstesna şahsi yetkiyle!
Hipnozcu (Yargıca): Müslüman’a emir,
Dindaşın kusurunu örtmektir!
Yargıç: Yani, dinin emri diyorsun!
Şair: İyilikti niyetim nihayet, saffetli…
Anneleri, onları piyanocu sanıyor,
Genel piyangocuda, hâlâ…
Yargıç: Anlaşıldı! Sadece üçü mü?
Şair: Hayır, biri daha var, efendim, esas o!
Büyük kelleci!
Yargıç: Kelleci ha! Peki o nerede?
Şair: Tam ortada diklenen, arzı tezat.
Kabil’den sabık diplomalı,
Köpek eğitmenidir, şahsen kendileri.
Müdahil: Hakaret ediyor başkan!
Demokratik bir melek... Tanığıyım!
Yargıç: İyi de siz gizli çalık mısınız?
Hay Allah… Salık mısınız?
Müdahil: Hayır, ben başka fotoğraftayım,
Şu anda, efendim,
Getirtirseniz, rahat ederim.
Yargıç: Yaz kızım. Bir dahaki duruşmaya…
Şair: Beni ilgilendiren bir durum değil.
Savcı: Ne yani, inkârdan mı geliyorsun,
İkrara mı gidiyorsun?
Şair: Gazete! Manşeti yanlış atmış…
“Talihin kara bahtlıları,” diyeceklerdi.
Halefi Koro: (Makam Beyâti) Hani ya!
Sert mi sert esti yine havalar.
Mor menekşe boynun eğdi...
Acıyarak bakmayın hallerine,
Onlar da iyi kalpliydi bir zamanlar.
Adlarına ak dediler, lakin,
Bahtlarının böyle kara olması,
Yeni bir taht açılımıdır, talihimize.
* Foto: ABD’nin Dostları Toplantısı, Amerikan Büyükelçisi’nin evi.
Ankara, 24 Mart 2012.