Tasfiye halinde Türkiye Cumhuriyeti

AKP iktidarı ve daha doğru bir söylemle Tayyip Erdoğan tarafından Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti adım adım tasfiye ediliyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli vasfı, ülkesiyle milletiyle bölünmez bir bütün ve laik olmasıdır.

Önce ülkesiyle milletiyle bölünmez bir bütün olma özelliği ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.

Bu açılım süreci diye başladı, ümmet mantığından gelen AKP’nin buna bir itirazı olamazdı.

Önceleri inkar ettikleri terör örgütüyle gizlice görüştükleri ortaya çıkınca artık bunu fütursuzca yapmaya başladılar.

İmralı mahkumu, terör örgütü silah bırakmadan, masanın öbür tarafına muzaffer bir ülkenin temsilcisi edasıyla oturdu.

Devleti kuran, Cumhuriyeti kuran CHP de etnik bölücüler, İslamcılar ve Cemaatçilerle istenildiği şekilde dizayn edildikten sonra işler daha da kolaylaştı.

Ana muhalefet partisi bu federatif sistem “Mecliste görüşülsün” noktasına getirildi.

Bunun nedeni de, etnik bölücülerin egemen olduğu bölgelerdeki insanlara sempatik görünüp oradan oy alınabileceği düşüncesi oldu.

Meydanı CHP sayesinde boş bulan AKP iktidarı ve onun fiili başı Tayyip Erdoğan, Atatürk’e ve onun söylemlerine karşı çıkmayı bir marifet saydı.

TASFİYENİN İLANI

Örneğin 5. Din şurasında, Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşid ilimdir” öz deyişini eleştirmek için, Kuran-ı Kerim’de inanlar “Akletmez misiniz” şeklinde sürekli uyarılmışken, bu dinin mensubu olanların vahiyi bir kenara koyarak, akıl ve bilimi tek çıkış yolu gibi gösterilmelerinin manidar bulduğunu söyleyebilmektedir.

Tayyip Erdoğan’ın aynı konuşmasında laikliği, kilise ile devlet, kilise ile bilim arasındaki tartışmanın taklidi, Atatürk’ü put olarak nitelemesi, harf devrimine saldırması, Cumhuriyet duyduğu kin ve nefretin dışa vurumudur.

Davutolu’nun da Cumhuriyete bakışı Tayyip Erdoğan’dan farklı değildir.

Nitekim AKP Genel Başkanı seçildikten sonra yaptığı konuşmada “Büyük bir yeni kültürel uyanışın arifesindeyiz, Bu yeni kültürel uyanış, insanlığın temel değerler itibariyle varoluşsal ve epistomolojik problemlerle karşı karşıya kaldığı bir dönemde bütün insanlığa evrensel bir medeniyet çağrısı yapacak bir uyanıştır” şeklinde açıklamada bulunarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin tasfiye sürecine girdiğini ilan ediyordu.

AKP ve Tayyip Erdoğan bilindiği için bunlar çok şaşırtıcı değil. Ama CHP’nin takındığı tavır hakikaten çok şaşırtıcı.

Burada asıl eleştirilmesi gereken Kılıçdaroğlu ve onun partiye devşirdikleri değil.

Onlar ülkenin üniter yapısından vazgeçirebilmek, ılımlı İslam’ın yaşama geçirilmesi için getirilmiş kadrolar.

Nitekim, mütedeyyinlerden oy alabiliriz düşüncesiyle, Atatürk’e ve laikliğe yapılan her saldırı sessizce geçiştiriliyor.

ATATÜRK’ÜN PARTİSİ OLMAKTAN ÇIKTI

Ama CHP içinde asıl eleştirilmesi gerekenler, ülke bölünürken, laik Cumhuriyet tasfiye edilirken, bir daha milletvekili olabilmek için ses çıkarmayan eski ve yeni milletvekilleri ile, dedelerine “katil, katliamcı” denirken bile bir milletvekilliği uğruna ses çıkartmayanlardır.

Bir dönem en keskin konuşmalar yapıp, “sizinle cumhuriyete bakışımız çok farlı derken” milletvekilliği önerisi üzerine kuzuların sessizliğini oynayan meslek kuruluşu başkanları, dürüstlüğü, namusu kimseye bırakmayan aslan yürekli(!) gazeteciler, bu Cumhuriyet tasfiye olurken takındığınız tavır nedeniyle TARİH SİZLERİ AFFETMEYECEK.

Aldıkları milletvekilliği önerisiyle “kuzuların sessizliğine” bürünen değerleri kendilerinden menkul zevat, sizler Kılıçdaroğlu tarafından milletvekili yapılabilirsiniz ama inanın hiçbir kıymeti harbiniz olmayacak, sizler etnik bölücülerin, laiklik karşıtlarının, cemaatçilerin kenar süsü olacaksınız, CHP tabanına anlatamayacakları o kişileri gözden uzak tutmak için sizleri kullanacaklar.

Eğer CHP’de, etnik bölücüler, Atatürk’e katliamcı, katil demek cesaretini gösterebilenler, laiklik karşıtları, cemaatçiler yetkili koltuklar da oturabiliyorlarsa, bu bir milletvekilliği uğruna susanlar sayesindedir.

Bu parti köklerinden koparılmış, Atatürk’ün partisi olmaktan çıkmış, onun kurduğu Cumhuriyette tasfiye haline gelmiştir.