Taşıma su ile döndürülmüş değirmenler ve dengelenme
Yaklaşık dokuz aydır, finansal piyasalara ve ekonomik beklentilere müdahale ederek taşıma su ile değirmen döndürmeye çalışıyoruz. Ekonomi yönetimi, kurallı piyasa anlayışına aykırı bu yaklaşımlarda dengelenme arıyor! Taşıma su ile değirmen döndürerek ancak dengesizliklerin büyüyebileceği ve sorunların ağırlaşabileceği yönündeki görüşler bugüne kadar dikkate alınmamıştı.
Geride bıraktığımız haftanın ilk yarısında şeker ve çay fiyatlarına maliyet artışları gerekçesi ile yüzde 15 düzeyinde zam yapıldığına tanık olduk. Yine bu hafta, şubat ayında bir kamu bankasında Genel Müdür Yardımcısı olarak atanan bir kişinin kamu malına zarar vermek nedeniyle görevden alındığını duyduk. Bu türden gelişmelerin yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçimlerinin hemen ardından gerçekleşmesi ilginç bir tesadüf olmayabilir! Ekonomi Yönetimi, taşıma su ile değirmen döndürmenin sonlarına gelindiğini kabul etmek zorunda kalmış olabilir!
Şekerde ve çayda bekletilen zamların devreye girmesi, benzer durumdaki diğer ürünleri ve enflasyon beklentilerini etkileyebilir. Önümüzdeki aylarda, fiyatlara yansıması yapay yollarla geciktirilmiş zamlar sahne almaya başlayabilir. Bu durum döviz kurunun müdahaleler ile daha fazla geriletilemiyor ve mevsimlik koşullar nedeniyle yeni maliyetlerin devreye girmesinin önlenemiyor olması ile ilgili olabilir.
Yaklaşık dokuz aydır, döviz kuru ve faizleri olabildiğince seri bir şekilde geriletmek adına piyasalara müdahale edildi; kamu bankaları bu konuda görevlendirildi ve diğerlerinden destek talebi hep canlı tutuldu. Enflasyon beklentilerini geriletmek amacı ile de her türlü tehdit ve teşvik devreye sokuldu. İç talepteki ani duruşu ortadan kaldırmak adına muhtelif vergi teşvikleri konusundaki uygulamalar bu ay sonuna kadar uzatılmıştı.
Bu yılın ilk altı ayının sonuna yaklaştığımız şu günlerdeki genel görünüm pek umut vermiyor. Enflasyondaki aritmetik gerilemenin kalıcı olmayacağı endişeleri güçleniyor, işsizlik oranı artmaya devam ediyor ve büyüme umutları soluyor. Bütçe dengesi ise alarm veriyor, günü kurtarmak adına yapılan zorlamaların yan tesirleri dikkate alınamıyor. Olumsuz eğilimleri kırmak üzere yapılan müdahaleler ve türetilmiş masallar yeterli olmayınca, şimdi gelişmiş ülke para otoritelerinin parasal genişleme olasılığından destek aranıyor. Bu arayışta olanlar dönüp aynaya bakmaya korkuyor, kendilerine yönelik güvensizlikteki artışı algılayamadıkları için yanlış hesap yapmaktan vazgeçemiyorlar.
Asıl önemlisi son dokuz ay boyunca kamu bankalarının bilançoları sağlıksız bir şekilde büyüdü, taşıdığı riskler arttı ve aktif kaliteleri de bu durumdan etkilendi. Artık kısmen toparlanmak adına taşıma su ile değirmen döndürmeye çalışma zorlamasından uzaklaşmaları gerekiyor. Finansal yapımızdaki birikmiş sorunların nasıl çözüleceği ve süreç boyunca neler yaşanacağı konularında ise tünelin ucu görünmüyor; dokuz aydır devam eden yapay müdahale sürecinin aynı şekilde devamı pek olası görünmüyor. Jeopolitik ve güvenlik alanındaki sorunlar nedeniyle, kırılganlık yaratan ekonomik sorunlara sıra gelemiyor.
Sorular çok! Marketlerde zararına gıda maddesi satışları devam edebilir mi? Enerji fiyatlarına gelecek zamların oranı ne olur? Gelir dağılımındaki bozulmanın hızlanacağı ortada iken hâlâ kurallı piyasa gösterisi sürdürülebilir mi? İktidar ve muhalefet cephelerindeki, hayati konulara ilişkin uzlaşmazlıklar nedeniyle erken seçim gündeme gelebilir mi? Ekonomik sorunlara çözümün öncelikli olabilmesi, nelerden vazgeçilmesi pahasına mümkün kılınabilir? Bu ve benzeri sorular belirsizlik ve kırılganlığın çok yüksek olduğu, yanıtlar konusunda uzlaşı olmadan güvensizliğin büyümeye devam edebileceği anlamına geliyor.
Dokuz ay boyunca olumsuz eğilimler yapay yöntemlerle farklı gösterilmeye çalışıldı; başka bir deyişle sorunların ağırlaşması pahasına taşıma su ile değirmeni döndürme ve seçmen algılarını köreltme hedeflendi. Asıl dengelenme, yanlışlardan uzaklaşmaya ve kendi gerçeklerimizle tanışmaya başladığımızda yaşanacak! Muhtemelen hiçbir şey eskisi gibi olamayacak!