Tayyip Bey’in hırçınlaşmasına gerek yok

Seçim sürecine girilip de, AKP’nin oylarındaki düşme ortaya çıkmaya başlayınca, Tayyip Erdoğan’ın bütün dengeleri alt üst oldu. 

Cumhurbaşkanı’nın ağzına yakışmayacak argo sözcükleri artık kanıksadık. Bu üslubu eleştirmek bile yersiz. 

Habercilik yapan gazeteciyi tehdit ediyor, ondan sonra da çıkıp demokrasiden söz ediyor. 

Gazeteci ne yapmış, MİT TIR’larındaki silahların fotoğraflarını yayınlamış. 

MİT TIR’larının aranmasından sonra bu resimler Aydınlık Gazetesi’nde yayınlanmıştı. 

Cumhuriyet’te bir yıl sonra yayınlamış. 

Bu resmin yayınlanmasına kızmasının nedeni; Lahey’de bulunan Savaş Suçluları Mahkemesi’nde yargılanma korkusu. 

Korkmasın, Savaş Suçluları Mahkemesi’nde yargılanması uzak ihtimal. 

Neden mi? 

Şundan: 

Türkiye’de Suriye’de Savaş Suçluları Mahkemesi’nin yetkisini tanımıyorlar. 

Kim gönderebilir Savaş Suçluları Mahkemesi’ne? 

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi. 

Oybirliği ile karar alması şart. 

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Tayyip Erdoğan’ın Savaş Suçluları Mahkemesi’ne sevk kararı alması çok zor ihtimal. 

Suriye olayında Türkiye’nin suç ortaklarından birisi de Amerika. Amerika istemediği sürece oradan böyle bir karar çıkması imkânsıza yakın.  

Geriye ne kalıyor? Mahkeme Başsavcısı’nın resen harekete geçmesi. 

Büyük devletler istemediği sürece onun da böyle bir yetki kullandığı pek görülmemiş bir şey. 

Onun için Savaş Suçluları Mahkemesi önüne çıkma ihtimali yok. 

Ha ama bu MİT TIR’larında yakalanan silahlar ve mühimmatın gideceği yer Suriye’de ki rejim aleyhtarları ise bu tipik TCK 306 oluşturur. 

Cumhurbaşkanı olarak TBMM tarafından “Vatana ihanetten” Yüce Divan’a sevki çok zor. Meclisin üç bölü dörtle sevk etmesi gerekir ki, bu 7 Haziran’dan sonra ortaya çıkacak Meclis aritmetiği açısından da imkânsız görülüyor. 

Ama aynı şeyi diğer sorumlular hakkında söylemek çok zor. Onlar yargılama aşamasında ne söylerler bilinmez. 

Ayrıca 17-25 Aralık yolsuzluk dosyaları yeni bulunacak belgelerle her zaman tekrar açılabilinir. 

O zaman kıritik soru, O tarihin Başbakanı, şimdinin Cumhurbaşkanı o konuyla ilgili yargılanabilir mi? 

Bana göre yargılanır da infazı bekler. 

Ama çoluk çocuk, eski bakanların hepsi yargılanır.  

Oradan bunlar için mahkumiyet çıkarsa o makamda oturulabilinir mi? Onu bilemem, ama bana oturulamaz gibi geliyor. 

Tayyip Bey ve şürekâsı iyice azıttı. 

Bir mitingde dini kisveli bir zavallı kürsüye çıkıp, “Davutoğlu’nu Peygamber Efendimiz başbakanlığa atamıştır” diyor, ne Tayyip Bey’in ne de Davutoğlu’nun buna itirazı olmuyor. 

Zaten Tayyip Bey’in ses çıkartmadığı bir konuda Davutoğlu’nun fikir beyan etme hakkı ve şansı olamaz.  

Onun hak ve yetkileri 23 Nisanlarda makamlara oturtulan sevimli küçükler kadar. 

Zaten Davutoğlu da o güzel, sevimli çocuklar gibi her daim mütebessim. 

Tayyip Bey sayısal gücünü kaybettikçe hırçınlaşıyor. Bu hırçınlaşmasının sebebi kendisinden ve yakınlarından hesap sorulabileceği endişesi. 

Yoksa iktidar sahipleri, iktidarlarını kayıp ederler tekrar gelirler ve giderler. 

Bizim demokrasimizin en eksik tarafı geçmiş iktidarlardan hesap sorma alışkanlığımızın olmamasıdır. 

Bizim demokrasimizin gücü, imrenip baklava çalan çocuğa, çocuğuna ilaç almak için vezneden üç kuruş çalan veznedara yeter. 

Siyasi gücünü kullanıp malı büyük götürenlere hiç hesap sorulmaz. 

Bakın Abdullah Gül Huber köşkünü kaç ay işgal etti, milyonlara kendisine kâşane yaptırdı, bu değirmenin suyu nereden geliyor diyen oldu mu?  

Hakkını yememek lazım değerli gazeteci arkadaşım Mustafa Mutlu bunun istisnası. 

Eğer Tayyip Erdoğan ve şürekâsından sayısal imkan bulunur da hesap sorulmazsa Mesut Yılmaz’a bütün geçmiş siyasilerin özür borcu vardır. 

Ama bir iki istisna dışında bizim siyasi geleneğimizde geçmiş iktidarlardan hesap sormamak gibi bir alışkanlığımız vardır. 

İşte bu alışkanlık nedeniyle bizim demokrasimiz birinci sınıf demokrasi olamaz. 

Nasıl olsa hesap sorulmayacak. 

Onun için oylar eriyor, ileride benden hesap sorulur düşüncesiyle Tayyip Bey’in hırçınlaşmasına hiç gerek yok.