Tayyip Erdoğan niçin ABD’nin hedefi

Şu anda Türkiye, ABD emperyalizmi ile göğüs göğüse bir mücadelenin içindedir.

YAKIN TARİHÇE

Aslında bu cepheleşmenin kökü 1945’e kadar uzanır. O tarihten sonra Türkiye Atlantik denetimi altına girdi. ABD çıkarı için Kore’nin üzerine asker bile yolladık. ABD uğruna canlarımızı verdik!
1980 yılında Turgut Özal’ın “Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme” programıyla birlikte, millî devletimizin tasfiye süreci başladı. Kemalist Devrimin kazançları ABD’nin ayakları altına serildi.
1991 yılında ABD Irak’ı işgal etti ve Kuzey Irak’ta Barzanistan’ı kurdu. 1991 sonrasında Türkiye-ABD cepheleşmesinde şiddetin olağanlaştığı görülüyor. Gerçi 1971 ve 1980 Amerikancı darbelerinde de geniş kitleler o şiddeti yaşadı. Ama bu kez ABD komşumuz olmuştu. Sözde “Kürdistan”, aslında İkinci İsrail planını sınırımıza dayanarak uygulamaktaydı. Namlularını Türkiye’ye çevirmişti. Her cinsten terör örgütünü üstümüze sürdü.
ABD’nin Suriye’de iç savaş tezgâhlamasıyla tehdit daha ciddî boyutlara uzandı. Türkiye sınırında İkinci İsrail Koridoru oluşturdular. Artık PKK/PYD/YPG doğrudan ABD Ordusu tarafından eğitiliyor, silahlandırılıyor ve yönetiliyordu. ABD subayları ve askerleri ile PKK/PYD/YPG teröristlerinin cephe fotoğrafları günlük basına düştü.

TÜRKİYE’NİN ATAĞI

24 Temmuz 2015’te başlayan harekatla Türk Ordusu, Polisimiz ve Köy Korucularımız PKK’yı hendeklere gömen askerî harekâta başladı. Artık atakta bulunan taraf Türkiye idi.
15 Temmuz 2016 gecesi Ankara ve İstanbul’da resmen Türkiye-ABD Savaşı yaşandı. ABD darbesi bastırıldı.
24 Ağustos 2016 günü Fırat Kalkanı Harekâtıyla Türk Ordusu ABD-İsrail Koridoruna girdi.
Bu süreçte Türkiye müttefikleriyle buluştu. Barzani’nin referandum girişimi, Batı Asya ülkelerinin ortak girişimiyle geçen ay bozguna uğratıldı.

VATAN SAVAŞI GERÇEĞİ

Türkiye, vatan savaşı veriyor.
Türkiye’nin geleceğini belirleyen savaş budur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün “terör örgütüyle birlikte olan teröristtir” dedi. Daha önemlisi, ABD’nin “kara gücü” olan PKK teröristlerinin Sincar ve Kandil’de imha edileceğini açıkladı. ABD’ye o bölgelerden askerini çekmesini tavsiye etti. Şakası yok! Türkiye, ABD’ye dünya kamuoyunun gözleri önünde meydan okuyordu.
ABD ise, Rubin’in attığı tivitlerle ve çeşitli yollardan Türkiye’yi dize getireceği ve Erdoğan’ı yargılayacağı tehditlerini yöneltiyor.
Savaş, Türkiye-ABD savaşıdır.

ABD’NİN PSİKOLOJİK SAVAŞ TİMLERİ

Bu savaş, Türkiye’nin terörden kurtulma, vatan bütünlüğünü sağlama ve yurtta barışa kavuşma savaşıdır.
“Saray Savaşı” diyenler, ABD’nin propaganda timlerine dönüşmüş bulunuyorlar.
“Diktatör” ve “Faşist Diktatör” suçlamalarında bulunanlar, ABD’nin “Noriega” benzetmesiyle buluşmuşlardır. Saddam Hüseyin’e, Kaddafi’ye, Beşer Esat’a diktatör suçlamalarının arkasından yapılan ABD savaş operasyonları unutulmuş değildir. ABD’nin psikolojik savaş aygıtına hizmet etmek, hiçbir Türk vatandaşına yakışmaz. PKK ve HDP ile kol kola yürüyerek varılan yer, uyarıcı olmalıdır.

HEDEFTE TÜRKİYE VAR

ABD’nin atış menzilinde Beştepe Sarayı yok, Türkiye var.
ABD’nin meselesi, Türkiye’yi “diktatörlükten” veya yolsuzluktan kurtarmak değildir.
ABD’nin hedefinde Türkiye var. Çünkü Türkiye, PKK’nın üzerine yürüdü, ABD-İsrail Koridoruna girdi. Çünkü Türkiye, komşuları İran, Irak, Rusya ve Suriye ile işbirliği yapıyor. Dahası, Türkiye PKK/PYD/YPG adlı ABD güdümlü terör örgütlerini bitirmekte kararlı! ABD’yi korkutan bunlar.
Cepheleşme, ABD ile Tayyip Erdoğan arasında değil, ABD ile Türkiye arasındadır.
Savaş, ABD ile Batı Asya arasındadır.
Bugün Suriye, Irak, İran, Rusya ve Türkiye, Tayyip Erdoğan’ın “sarayı” için savaşmıyorlar. Batı Asya ülkeleri, ABD emperyalizmine karşı savaşıyor.

QUO VADIS

Bu savaşın galipleri belli olmuştur. Batı Asya, bu savaştan zaferle çıkacaktır. Türkiye, zafere ilerleyen savaşın ön cephesindedir.
Vatan Savaşına “Saray Savaşı” çamurunu atanlar ihanetin eşiğine gelmişlerdir. Bu açıdan şu tarihî soru son uyarıyı dile getiriyor: Quo vadis? Türkçesi: Nereye gidiyorsunuz?