Tefeci dışında akıllarına kaynak gelmiyor

14 ve 28 Mayıs 2023 tarihinde yapılan seçimler sonrası kurulan yeni hükümette ekonomi Atlantik yanlısı neoliberal politikalar izleyeceği bilinen Mehmet Şimşek ekibine teslim edildi. ABD’den Merkez Bankası'nın başına yine aynı liberal çizgiyi takip edeceği bilinen Hafize Gaye Erkan getirildi.

Sn. Cumhurbaşkanı'nın açıkça destek verdiği bu ekip, ekonomide 1980 yılı Turgut Özal ve 2000’li yılların başında Kemal Derviş’in uyguladığı Atlantikçi çizgiyi tekrar en keskin şekilde uygulamaya koydular.

Bu ekibin ekonomik sorunlarla ilgili tespiti; Türkiye’de güçlü bir talep olduğu ve bu talebin enflasyonu yükselttiği şeklinde oldu. Güçlü talep engellenmeli, engellenen bu talep paralelinde enflasyon kontrol altına alınacak ve ayrıca Türkiye’de kontrol edilebilen bir ekonomi doğrultusunda yabancı sermaye de Türkiye’ye girecekti.

Aslında yapılmak istenen enflasyonun kontrolü adı altında özellikle enerji ithalatı için gerekli olan dövizi bulmaktı. Başka bir yöntem bilmedikleri için Londralı ve New Yorklu tefeciler haricinde kaynak akıllarına gelmiyordu.

VERDİKÇE İSTİYORLAR

Sözüm ona birikimlere pozitif getiri amacı ile Merkez Bankası’nın piyasadaki bankalara verdiği kredinin faiz oranı olan “politika faizini” yükseltmeye başladılar. İlk ay sürpriz şekilde yüzde 7,5 puan, ertesi ay yüzde 2,5 puan verdiler. Ancak Türkiye’nin zor durumda olduğunu bilen tefeciler temmuz ayında yüzde 17,5’e ulaşan faiz oranını beğenmediler. Kışın yaklaşması ve doğal gaz alımı için başka şans olmadığını düşünen Erdoğan hükümeti bu kez sürpriz şekilde Ağustos ayında faizi yüzde 25’e yükseltti. Ancak tefeciler zor durumda olduğunu düşündükleri Türkiye’nin daha fazla taviz vermesi gerektiği kanısı ile yine Türkiye’ye anlamlı döviz girişi yapmadılar. Bu kez Şimşek yönetimi eylül ayında faizi 5 puan daha arttırarak yüzde otuza çıkardı.

Son faiz artışından sonra Türkiye’ye yönelik yorum yapan Batılı ekonomistlerden birinin attığı tweet çok anlamlıydı.

Robin Brooks adlı yorumcu bu artışında Türkiye için yetmeyeceğini söylüyordu. Türkiye çok daha büyük sürprizler (tavizler) vermeliydi.

BULA BULA 895 MİLYON BULDU!

Kısacası batı Türkiye’ye para vermek için Türkiye’den geri dönülemeyecek tavizler peşindeydi.

Bunun karşısında acz içinde kıvranan Sn. Mehmet Şimşek ise IMF’nin ikiz kardeşi Dünya Bankası'ndan alınacak 895,7 milyon avro krediyi başarı olarak kamuoyuna sunmaya çalışıyordu. Türkiye için 1980 yılından bu yana süregelen NATO’cu, neoliberal ekonomik politika artık bitmiştir. Robin Brooks adlı sıcak para bürokratının tweeti de bunu açıkça gözümüze sokmaktadır. Türkiye Asya’daki yerini bir an önce almalıdır. Vatan Partisi “Üretim Devrimi Programı”nı uygulayarak başı dik, ufku açık bir Türkiye olmalıdır.