Tek coğrafyanın iki kaderi

Filmleri hep tek tek seyreder, gördüklerimiz arasında karşılaştırma düşünemeyiz. Oysa eğitimini verdiğim Budun Bilim (sosyal antropoloji) vakalar arasındaki benzerlik ve farklılıkları inceleyerek sonuca varır. Bu yöntemin filmlere uygulanmasını teşvik ettiğim kelime dağarcığı zengin, anlatımı yalın, cümle kuruluşlarından ve takıların kullanılmasında İngiliz dili düşünce yapısından etkilenmemiş ve az yabancı kelime kullanan bir çalışma şöyle başlıyor: “Ortadoğu’nun mekân olarak birbirine uzak, kültür ve iklim olarak birbirine çok benzeyen iki toplumunun anlatıldığı ‘Vizontele Tuuba’ (2003, Yılmaz Erdoğan, Türkiye) ve ‘Peki Şimdi Nereye’ (2011, Nadine Labaki, Lübnan-Fransa) filmleri, izleyicisine bu topraklarda gündemin ne kadar hızlı, gündelik yaşamın ise ne kadar yavaş değiştiğini gösteriyor. Benzerlikleri ile bireyci bir toplumun üyesini şok edebilecek insanların, din ve siyaset uğruna o benzerliklerinden vazgeçip, farklılıkları ile kendilerini tanımlamasıyla dünyanın en kadim topraklarının kaderi yine trajik şekilde değişiyor. Lübnan’ın ve Türkiye’nin merkeze uzak iki taşra kasabası kültürel olarak paralellikleri ile antropolojik açıdan çok önemli öğeler barındırıyor (M. Öztürk, 2018, Tek Coğrafyanın iki Kaderi, ODTÜ).”

TOPLUMSAL BENZERLİKLER

Öztürk’e göre “Filmde ele alınan iki toplum da küçük, kapalı ekonomik yapısı ve şehir ile olan ilişkileri bakımından büyük benzerlikler taşıyor. Köy yapısından sıyrılma çabası içinde olan tarımın baş aktör olduğu iki toplumda yeni modern ekonomik düzene geçiş ve kentleşme, insanların gündelik problemlerinin temel sebebini oluşturuyor. İki filmde de modernleşmenin televizyon imgesi ile seyirciye aktarılması şüphesiz basit bir tesadüften öte anlamlar taşıyor. Kasaba halklarının ulaşılması güç olan bu yeni meta ile modern dünya ile olan uzaklıklarına dikkat çekiliyor. Ekonomik olarak kapalı bu iki toplum, ancak Vizontele Tuuba’da olduğu gibi yeni küçük burjuva (şehirli) sınıfı mensubu karakterler ya da Peki Şimdi Nereye’de olduğu gibi kendi içlerinde bu görevi verdikleri iki genç ile şehirdeki ekonomik yaşamın küçük bir öğesi haline gelebiliyorlar. Nüfus ve kentleşme olarak daha modern bir yapıya sahip olan Vizontele Tuuba filmindeki toplum, bu farkına rağmen doksanlar Lübnan kasabası ile paralel bir sosyal yaşam sürüyor. Tüm zorluklara ve kendilerini yeni düzene ayak uydurmaya çalışan bu iki toplum, her şeye rağmen huzurun hüküm sürdüğü ve kültürel evrimin ağır ağır etki ettiği bir yapı ile izleyiciye aktarılıyor. Fakat Vizontele Tuuba’daki siyasal fikir ayrılıkları ve Peki Şimdi Nereye’deki dini ayrılıklar iki toplumun da hayatını tümden değiştiriyor. Vizontele Tuuba’da geniş yer tutan sol ve sağ siyasi kültürünün öğeleri; Stalin figürü, dernekleşme, camilerin siyasi anlamlar kazanması; Peki Şimdi Nereye filminde kadim iki Ortadoğu dininin öğelerine; Meryem Ana heykelleri, camii halılarına yerini bırakıyor. Toplumsal ayrışmanın sebepleri iki filmde farklı olsa da, yönetmenlerin temsil mekânları (Vizontele Tuuba’da sağ ve sol görüşlü iki kahvehane, Peki Şimdi Nereye filminde cami ve kilisenin yan yana konumlandırılması, toplumdaki yıkılması güç bütünlüğü ve birlik duygusunu gözler önüne seriyor.”

TOPLUMSAL FARKLILIKLAR

Öztürk devam eder: “Sosyal olarak yaşanılanlar ve bu yaşanılanlara verilen tepkiler benzer olsa da iki toplum arasında önemli farklar da bulunmaktadır. En göze çarpan fark, Vizontele Tuuba’da kadınların sosyal yaşamda geri planda kalmasına rağmen, Peki Şimdi Nereye’de sosyal hayatta ve iş bölümünde önemli bir yere sahip olmasıdır. Bu fark kültürel olarak, ya da yirmi yıllık zaman farkı ile açıklanabilir. Fakat Peki Şimdi Nereye’de kadınların ekonomide önemli pay sahibi olduğu ve sosyal hayattaki gelişmelere Vizontele Tuuba’da izleyici olarak kalan ve ancak sonuçlarına katlanan kadınlardan çok farklı olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Kısaca, Vizontele Tuuba’daki kadınlar toplumdaki olaylara ve gelişmelere karşı pasif bir konuma itilip, ataerkil bir yapıda yaşamlarını sürdürürken; Peki Şimdi Nereye’deki kadınlar aktif ve sosyal hayata yön veren bir toplumsal role sahiptir. Uzak fakat benzer coğrafi yapının üzerine inşa edilmiş iki toplumun kendi içlerinde yaşadıkları ayrışma sebebi farklı olsa da, verdikleri tepkiler ve bu ayrılığı çözüme kavuşturma çabaları benzerlik göstermektedir. Çatışmanın genç erkekler tabanlı yaşandığı iki filmde de otoritenin durumu ele alıp ayrılığa son verme çabası bir diğer önemli sosyolojik olguya işaret etmektedir. Peki, Şimdi Nereye’de hiyerarşinin tepesinde imam ve papaz bulunurken kadınlarla işbirliği yapıp barışçıl bir çözüm arayışları hikâyeye yön verir fakat gerçeklik olgusuna dayanan ve biyografik öğeler içeren Vizontele Tuuba’da hiyerarşinin üst kısmını yerel askeri yöneticiler, belediye başkanı ve kütüphane müdürü temsil etmektedir. Bu grubun çözüm arayışları sonuçsuz kaldığında toplumsal hiyerarşisinin baş aktörü olan, yönetime el koymuş asker kendince çözümü totaliter ve baskıcı yöntemlerde bulur. Yıllarca benzer coğrafyalarda ve demografik yapıda yaşamış, kültürel olarak kesişim kümeleri geniş bir yer tutan iki toplumun ele alındığı bu iki film geçmişe ışık tutan ve antropolojik ve sosyolojik açıdan önemli bilgiler barındırır. Dönemin sosyal yaşamını, siyasi iklimini ve insanlarını görmek, iki toplumun farklılıklarını ve benzerliklerini görmek izleyici için önemli ve değerli bir tecrübedir.”
Bu yazıyı “Mavi Vatan için Jeopolitik Rota” adlı kitabını şükranla okuduğum ve 202. Piyade Alayı Komutanı (1960) babam Ali Behiç Ergenekon’un (1909) doğumunun 110. yılında hayatını kaybeden Tümamiral Soner Polat’ın aziz anısına ithaf ediyorum. Ruhları şad olsun.