Teröre karşı Türkiye-Çin dostluğu

Aydınlık’ın Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’ndeki eğitim merkezlerine girmesi ve öldüğü ilan edilen Uygur ozan Abdurrehim Heyit’le görüşmesi üzerine okurlarımızdan yoğun soru ve görüş aldık.

Konuyu değerlendirirken temel almamız gereken noktaları tekrar hatırlatalım:

ABD, AB ve İsrail, etnik sorunları derinleştirerek ve dinsel ayrılıkçılığı körükleyerek milli devletleri tasfiye etmeye çalışıyor. Milli ekonomilerin yıkım programı aynı zamanda milletleşmenin engellenmesi programıdır. Milli devletlerin ekonomisi yıkıldıkça bölücü ve yobaz hareketler yükseldi.

ABD, AB ve İsrail, karşısında etnik ve mezhepsel sorunlarını aşarak birleşmiş bir millet görmek istemez. Afganistan, Irak, Libya, Suriye gibi ülkelere doğrudan silahla müdahale edebildiler. Türkiye, Rusya, İran ve Çin’i ise besledikleri terör örgütleriyle istikrarsızlaştırmaya ve bölmeye çalışıyorlar. “Çeçen”, “Doğu Türkistan” ve “Kürdistan” davalarının arkasından bu yüzden hep ABD silahı çıktı. Tehdit oluşturan terör, doğrudan ABD desteğini alan terördür. Silah kullanarak sorun çözmeye çalışan bir örgüt, eğer ABD desteği alamıyorsa gelişemiyor. ABD desteği, terörün şiddetini belirliyor.

Şu anda Türkiye ve Çin bölücülüğe karşı omuz omuza veriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Uygur sorununu istismar etmeye çalışanlara” işaret etmesi ve “Dışişleri Bakanlığımız hata yaptı” demesi yeni dönemin habercisiydi. Dikkat edilirse Ak Parti ve MHP’den yüz bulamayan Uygur kışkırtıcıları, İyi Parti içinde yuvalandı. Bu yüzden de Meral Akşener, “Uygur ozan öldürüldü” yalanını ilk yayanlardan biri oldu.

Ülkemizin ekonomik ve güvenlik sorunlarını aşması için uluslararası dayanaklara ihtiyacı var. Aydınlık’ın Uygur yalanlarını ortaya çıkaran yayınları bu dayanakların oluşmasının önünü açacaktır.