Tetkik israfı

Dünyada kişi başına en çok MR tetkiki yapılan ülke Türkiye. Bu istatistiği okuduğumda gözlerime inanamadım, düşünsenize cihazı icat eden ülkelerden bile daha çok MR cihazımız var. Tam ayranı yok içmeye hesabı… Unutmayalım ki tüm şirketlerin olduğu gibi uluslararası medikal firmaların da amacı para kazanmaktır. Bu firmalar vücudumuzu daha iyi görünür hale getirmek, fonksiyonlarını daha iyi ölçmek için her yıl yeni cihazlar, yeni laboratuvar tetkikleri çıkarırlar. Aslında hepsinin amacı sağlığımız için daha çok para harcamamızı sağlamak. Bunun için de daha çok doktora gitmemizi, daha çok tetkik yaptırmamızı, daha çok ilaç kullanmamızı istiyorlar. Yalnız MR değil, pek çok tetkikte dünya şampiyonu olduğumuzdan eminim. Örneğin halkın “mideye hortum salma” dediği endoskopi tetkikinde rahat ilk üçe gireriz. İnanmıyorsanız endoskopi imkanı olan özel hastanelerden birine gidip “midem ağrıyor” deyin.

Çok fazla tetkik yapılmasının pek çok nedeni var.

Birincisi hükümetin sağlık hizmetlerini oy yatırımı olarak görmesi. “Halk istediği tetkiki yaptırsın yeter ki oylar bize gelsin” diye düşünüyorlar. Milyar dolarlar yurt dışına akarken Doğu Anadolu’da sınıfsız, sobasız okullar olması onları fazla ilgilendirmiyor.

İkinci faktör bizzat hastalardır. Eğitim seviyesi düştükçe tetkik yaptırma, ilaç kullanma arzusu artar. Sağlık sorunu olan kişiler, şikayetlerinin nedenini bulabilmek için bir şeylerini ölçmek, rahatsızlıklarını bir şekilde “belgelemek” ister. Genellikle önce nabız, tansiyon gibi kolay parametreler ölçülür, sonra sıra kan tetkiklerine gelir. Doktorların burada hastanın endişelerini gideren bir bariyer görevi görmesi gerekir ancak hastaya ayrılan vaktin çok az olması ve “sonra sorumlu olurum” endişesi yüzünden tetkik istemek doktorun da kolayına geliyor. Bir de doktora gitmeden “Birkaç tetkik yaptırayım bakayım ben de ne varmış” diyenler var ki bu yol genelde endişeleri artırmaktan başka işe yaramaz. Aslıda sadece tetkik yaptırarak şikayet nedeninin bulunması çok zordur. Çeşitli sorunlarla polikliniklere başvuran hastaların çoğunun tetkiklerinde ciddi, işe yarar herhangi bir anormallik saptanmaz. Örneğin başınızdaki ağrının sebebini bulmak için onlarca işlem yaptırır, tomografiler, beyin MR’ları çektirir, gene de hiçbir şey bulamazken doktor birkaç soru ile migren tanınızı doğru bir şekilde koyabilir.

Fazla ve gereksiz tetkik yapılmasının bir diğer nedeni tıp fakültelerinde verilen eğitimin “hastalıkları önleme” değil öğrencilerin ve asistanların “tetkik yapma becerilerini geliştirme” üzerine kurulmuş olmasıdır. İhtisası süresince eko yapmayı öğrenen bir kardiyoloğun öğrendiklerini uygulayacak hasta arayışında olması, eğitiminin büyük kısmını endoskopi, kolonoskopi öğrenerek geçiren bir gastroenteroloğun insanları hortum salınacak canlılar olarak görmesi normaldir.

Gereksiz tetkik yaptırmanın para ve vakit israfı dışında pek çok zararı vardır. Örneğin tomografi, sintigrafi gibi ışınla çalışan tetiklerden radyasyon alırsınız. Benim çok önemsediğim olumsuzluklardan biri gereksiz tetkiklerin gereksiz operasyon ve müdahalelere kapı açmasıdır. Kendi başına tetkik yaptıranlar limitin dışına çıkmış değerler, anlamadıkları tıbbi terimler yüzünden boş yere endişeye kapılır, uykusuz geceler geçirirler.

Sakın bu yazdıklarımdan doktora gitmeyin, tetkik yaptırmayın anlamı çıkarmayın, demek istediğim şey şu ki iyi bir doktorun şikayetlerinizi dinleyip sizi muayene etmesi, kendi başınıza yaptıracağınız en geniş taramadan kıymetlidir. Bu yüzden her türlü şikayetinizde başlangıç noktanız mutlaka “doktor” olmalıdır.