Tezek, hayattır

AKP Lideri Erdoğan’ın sinirleri son zamanlarda iyice bozulmuş... Millete söyleyecek bir sözü kalmamış ya, durmadan CHP’ye hakaret ediyor. Son konuşmasında da CHP’yi tezek ile bağlantıladı.

Bazıları, bunu hakaret gibi görüp kızdılar.

Bense, “İlk kez doğru bir söz etti!” diye beğendim.

Çünkü, tezek yaşamın temel kaynaklarından birisidir.

Önce şunu herkes iyi bilsin: Tezek, kurutulmuş hayvan gübresidir. Yeni gübre toprak için uygun değildir. Hayvan dışkısı, ahırdan dışarı çıkartılır, uygun bir yere yığılarak aylarca bekletilir. Burada ekşimesi sağlanır. Gübre yığını içindeki kimyasal tepkime ile yepyeni mineraller ortaya çıkar.

İşte bu bekletilerek olgunlaştırılmış gübreye tezek denilir.

Köylüler, bu tezeği tarlalara taşıyıp sererler. Toprağın bereketi bu tezek sayesinde çok artar. Tezek, verim olduğu gibi toprağın çölleşmesini de önleyen en değerli gübredir.

TEZEKLİ ÜRÜNLER SOFRAMIZDADIR

Ve hayatımızın en değerli yiyecekleri işte bu tezek kullanılan tarlalardan elde edilir.

Tezekle yetiştirilmiş buğday, mısır, sebze çok lezzetlidir.

Tezekle yetiştirilmiş yeşilliklerde kanser tehlikesi yoktur.

O yüzden parası olanlar, tezekle yetiştirilmiş doğal gıda dediğimiz gıdaların peşindedir.

Sofraların en değerli yiyeceği, tezek kökenli yiyeceklerdir.

Hayvan-insan-doğa arasındaki derin dönüşüm zincirinin en önemli parçası işte bu tezektir. Kısacası, tezek; insanın ve toprağın canıdır... Her doğal gıdada çok küçük düzeyde tezek yediğimizi hatırlatırım.

Unutulmasın ki bugün üreticiler tezek bulamadıkları için tarlalarına kimyasal gübre atıyorlar. Bu da bize kanser ve başka hastalıklar olarak geri dönüyor.

Bu gerçekleri bilmeyenler, elbette tezeği kötü bir şey sanırlar. Halbuki özel siparişler vererek tezek konulmuş topraklarda yetiştirilen yiyecekleri getirtirler, ağızlarını şapırdatarak yerler.

Ben de çok severim tezekle üretilmiş sebzeleri, yeşillikleri.

Çocukluğu tezekler içinde geçmiş birisi olarak...

Tezek biterse insanlığın da sonu gelmiş olacaktır.

İLHAN KESİCİ SEÇENEĞİ

Eğer CHP bu seçimlerde Erdoğan’ı devirmek istiyorsa, onun karşısına her kesimden oy alacak bir aday çıkarmalıdır. Bu aday, en az Tayyip Erdoğan kadar iyi konuşmalı, hazır cevap olmalı, halkın duyarlılıklarına hitap etmesini bilmelidir.

En daha önemlisi ise, ekonomi konusunda uzman olmalıdır. Çünkü, AKP’nin zayıf karnı, ekonomide yarattığı yıkımdır. Bizim millet, ancak ekonomik olarak kötüye gittiğini anladığında oyunu değiştirmektedir.

Bu yakıcı gerçeği meydanlarda rakamlarla, grafiklerle halka anlatacak en uygun isim de İlhan Kesici’dir.

Anlıyorum ki bazı CHP’liler, kendi kafalarındaki ölçüye uyduramadıkları için Sayın Kesici’ye karşı çıkıyorlar. Bilinsin ki bunlar seçimi Erdoğan’a hediye etmek peşindedirler.

Sırf kendilerini tatmin etmek için, Erdoğan’ın karşısına kazanamayacak bir adayla çıkmaya kalkışanları, akıllı olmaya davet ediyorum.

Bu şiir kimin için yazıldı?

“Hele bir düşün ki gözümün nuru

Bu kadar parayı sana kim verdi

Bazı fukaraya bulma kusuru

Mesti kundurayı sana kim verdi

Anadan doğunca kürkün var mıydı

Üryan gelmedin mi börkün var mıydı

Torba torba mecidiyen var mıydı

Tükenmez parayı sana kim verdi

Kuş tüyü döşekte yattın uzandın

Haftada bir çeşit geydin özendin

Aferin aklına sen mi kazandın

Şu tompu tarlayı sana kim verdi

Dinle Ruhsati’yi ne diyem sana

Sana bir öğüttür sanma ki çene

Çalışmayla verse verirdi bana

Bu köşkü sarayı sana kim verdi”

Bu şiir 19. Yüzyıl’da yaşamış Deliktaşlı Ruhsati tarafından yazıldı. Peki kimi taşlıyor bu şiirinde? Düne kadar çulsuz gezerken siyasete girince mal mülk sahibi olarak kendisinden başkasını beğenmeyen tipleri yeriyor.

24 Haziran’da işte eski sarayları beğenmeyip yeni saraylar yaptıran siyasetçilere dur diyeceğiz.