TEZKERE-(TAMAMI)
AKP Hükümeti bundan önce dört kez uzatma talep ederek TBMM den geçirdiği “sınır ötesi harekat tezkere”sini 5. defa uzattı.
TBMM birçok defa siyasi iktidarlara, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesi için sınır ötesi harekât yapma izni vermiştir.
Bu AKP iktidarına verilen 5. iznin de Güneydoğu Anadolu’da terörü bitirmeyeceği hükümetin tutumundan anlaşılmaktadır. Zira Başbakan’ın açıklamalarından, Kuzey Irak’a yapılacak askeri harekâtın kalıcı bir temizlik harekatı olmayacağı “girip çıkma” şeklinde olacağı anlaşılmaktadır.
Türkiye eğer terörü gerçekten bitirmek istiyorsa, Türkiye’de devam eden terör faaliyetlerine insan ve malzeme desteği veren, terör örgütünün Kuzey Irak’taki varlığına, ya ABD’nin “maşaları” Mesut Barzani ve Celal Talabani gibi Kuzey Irak’ta bağımsız bir devlet kurma hayali peşinde koşan Kürt liderlerini bir şekilde ikna ederek ya da güç kullanarak son vermek zorundadır.
Biran için akla bir başka ülkedeki terörist faaliyetlerin nasıl engelleneceği gelebilir. Türkiye’nin bu konuda uluslararası hukuktan doğan hakları vardır. Eğer Irak Devleti ya da Kuzey Irak Kürt yönetimi kendi egemenlik alanlarından, ülkemize terör ihraç edilirken bunu engellemiyorlarsa/engelleyemiyorlarsa, Türkiye kendi silahlı kuvvetlerini kullanarak Kuzey Irak’taki Türkiye’ye yönelik terör faaliyetlerini takip edip yok etme hakkına sahiptir.
nelik terör faaliyetlerini takip edip yok etme hakkına sahiptir.
Bilindiği üzere bölgede PKK terör örgütü, dönek köşe yazarlarının da kabul ettiği gibi, 2003 yılında tam tasfiye edilme noktasına gelmiş iken, ABD’nin Irak’a müdahalesinden sonra Irak’ın kuzey’inde tekrar barınma, eğitim, finans ve gelişme ortamı buldu.
Bu nedenle Kuzey Irak’taki PKK varlığına son verilmesine yardımcı olması yolunda kendilerinden talepte bulunup, eğer yardımcı olmaz iseler, aynen Kıbrıs Barış harekatında olduğu gibi, bu işi tek başımıza yapacağımızı dünya ya ilan edip gereğini yapmak gerekir.
ABD’nin oradaki askeri gücü böyle bir durumda Türk Silahlı Kuvvetleri ile bir çatışmayı göze alamaz. Nitekim 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında da ABD Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale etmesini istemiyor ve ünlü 6. Filosunu Akdeniz’e göndereceği tehditlerinde bulunuyordu.
Ama o gün Türkiye’yi omurgalı, yerli yersiz diklenen değil, ama dik duran, askerinin kafasına kimsenin çuval geçirmeyi aklından bile geçiremediği bir CHP iktidarı yönettiği için, Türkiye Londra ve Zürih Antlaşmaları ile Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nın kendisine verdiği yetkiyi kullanarak Kıbrıs’a çıkarma yaptı. Bu çıkarma ile hem Kıbrıs’ta akan kanı durdurdu, soydaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağladı ve hem de o güne kadar bir askeri cuntanın yönettiği Yunanistan’a demokrasinin geri gelmesine neden oldu.
Türkiye terörü tümden bitirmek istiyorsa, yapılacak harekâtın girip çıkma şeklinde olmayıp, PKK’nın Kuzey Irak’taki varlığına son verilinceye ve Irak’ta devlet otoritesi tam anlamıyla sağlanıncaya kadar orada belli bir hattı tutacak şekilde yapılmalıdır.
Teröristlerin ve terör faaliyetlerinde kullanılacak malzemenin ülkemize girmesi engellendiği takdirde, terör 1999-2002 yıllarında olduğu gibi yok denecek hale gelir.
Oslo’da PKK ile görüşmeleri yürüten AKP Hükümeti’nin temsilcileri, terör örgütünün ülkeyi cephaneliğe çevirdiğini, bunu da bildiklerini söylediklerine göre yurt içindeki olayları bitirmek de herhalde çok kolay olacaktır.
Irak’ta ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra orada bir devlet otoritesi sağlanamadığı gibi, Türkiye ile Irak arasındaki hudut, arazi yapısı itibariyle de ilk günden beri güvenlik açısından Türkiye’nin aleyhinedir. Bu nedenle orada en azından devlet otoritesi sağlanıncaya kadar kalıcı bir düzen kurulması gerekir.
Türkiye’nin Kuzey Irak Harekatı’na karşı çıkan BDP ile CHP’nin devşirmeleriyle bölgedeki bazı Sivil Toplum Kuruluşlarının sınır ötesi askeri harekata karşı çıkmaları, PKK’yı koruyup kollamak ve Ülkenin bölünerek aynen Barzani ve Talabani gibi bağımsız Kürt Devleti hayali peşinde koştukları içindir.