Tolkien’in Oxford’u ve Yüzüklerin Efendisi

Ünlü “Yüzüklerin Efendisi” kitabının yazarı Tolkien Oxford Üniversitesinde okumuş ve sonra yıllarca aynı üniversitede hocalık yapmış. Sekiz yıl önce çeşitli beklenmedik rastlantılarla yolumun düştüğü, yerleşmeyi düşünmezken yerleştiğim, iş aramazken, gelen bir teklifle bir AB eğitim merkezinde çalışmaya, Erasmus 2 yetişkin profesyonel gelişim çerçevesinde hocalığa tekrar başladığım bu emsalsiz kenti orada yaşamış veya şimdilerde yaşayan insanlar üzerinden anlatacağım birkaç hafta sizlere. Bir kenti tanımak için sokaklarında yürümek değil, okumak, bakmak, dinlemek de yeterli…

Kitap veya bir yazı yazmak için bir yerlerden ilham almak gerekli. Örneğin yazdığım on altı kitabın ilki olan “Etik Değerler Eğitimi”nin ilhamı ne kadar etik değerlerin olmadığı bir dünyada yaşıyoruz idi, bari öğrencilerimize, çocuklarımıza küçük yaşlardan itibaren etiği öğretelim diye düşünmüştüm. “Duygusal Zekâ” Eğitimi kitabımın ilhamı da toplum olarak ne kadar birbirimizi ve kendimizi anlamaktan aciziz düşüncesiydi. “Zorbalık, mobbing” kitabımın ilhamı ise kendi uğradığım zorbalıkları anlayıp çözümlememle geldi…

KİBİRLİYİ İSTEMEYEN MÜTEVAZİ HALK

Tolkien’nın da Yüzüklerin Efendisi kitabına ilhamının Oxford kenti olduğunu düşünüyorum. Kentin doğasıyla ve insanlarıyla… Oxford Üniversitesi İngiltere’nin ilk üniversitesi. Üniversite ile yerel halk arasında bir süre sonra ihtilaf yani anlaşmazlık çıkıyor, yüzyıllar önce. Üniversite öğrencilerinin kibirli, üstenci, ahkam kesen, kavgacı, hırslı tabiatları yerel halkın hoşuna gitmiyor ve bu öğrencilerle hocalarını kentte istemiyorlar. Tarihte bunun ismi “Town and Gown” kavgası. Town kent, gown cübbe anlamını taşıyor, yani yerel halk town, cübbe ile dolaşan hoca ve öğrenciler gown oluyor.

Cambridge üniversitesi böyle kuruluyor, yerel halkın rahatsızlığından bezen hocalar Cambridge kentine göçüp orada ders vermeye başlıyorlar. Aradan yüzyıllar geçse de bu rahatsızlık bitmiyor ve Tolkien’in kitabına yansıyor. Yüzük insanların hırsı, merhametsiz, rekabetçi, kavgacı, kibirli, güç meraklısı tarafını yansıtıyor. Üniversite hocalarının ve öğrencilerinin hepsinin olmasa da çoğunun karakter tiplemesi bu.

KARAKTER YAPISI HIRSLI OLANLAR

Bugüne kadar, gerçekten, yüzyıllardır bu üniversiteyi hedefleyen, girmek için çok hırsla çalışan, bu rekabet içinde diğerlerinin kuyusunu kazan, ezen, böbürlenen, kibirli, kavgacı tiplerle dolu bu üniversite ve mezunları. Yani yüzüğe, “güce” sahip olmanın hırsı içindeki saldırgan insanları kitabında yüzük sembolüyle çok iyi resmetmiş Tolkien. Genellemeyi sevmem, tabii ki tüm mezunları ve öğrencileri böyle değil ama çoğu…

Kentte hizmet işlerini yürüten elektrikçi, doğal gazcı, tesisatçı, aşçı, tezgahtar gibi iş kollarında çalışan yerel halk ise çok tatlı, çok olumlu, güler yüzlü, mütevazi ve yardımcı. Bir gün bir tamir için evimize gelen doğal gaz ustası için bu kişi çıktığında oğlumun “Anne, tam bir Hobbit bu adam” benzetmesi ile fark ettim bunu. Gerçekten Tolkien’in kitabında resmettiği Hobbit’ler Oxford’un hizmet veren tatlı yerel halkı…

KİTAPTAKİ PSİKOLOJİK DERİNLİK, İÇ YOLCULUK DÜŞÜNMEYE DEĞER EN ÖNEMLİ NOKTA

Hobittlerin yaşadığı çiçeklerle, ırmaklarla, mis gibi bir doğayla, minicik taş evlerle bezeli sevimli Shire’ın ilham kaynağı? Oxford Shire ve çevre köylerini içine alan Cotswolds denilen bölge! Burada endüstri yok, tarım var, otlayan koyunlar, ormanlar, ırmaklar, nehirler, çiçekler, ördekler, sincaplar, kuğular, fotoğrafını çekmeye ve sosyal medyada paylaşmaya bir türlü doyamadığım muhteşem şirin bir doğa...

Filminde pek değinilmeyen ama kitabında genişçe yer alan, burada anlatmaya çalıştığım, hepimizin bu hayatta düşünmesi gereken psikolojik derinliği, bireysel sorumluluğu, özgür irade ve Frodo üzerinden anlatılan iç yolculuğu bu kadar az sözcükle anlatabildim mi acaba? Haftaya Oxford’un bana yaptırdığı iç yolculuğun, kazandırdığı farkındalığın bir başka açısıyla, “Alice Harikalar Diyarında” kitabının Oxford’lu yazarı ile devam edeceğim…