Toplumsal direnişin odağı: İP -(TAMAMI)
Bu toplum yıllardır demokrasilerin içini boşaltan laikliği yok eden 4+4+4 saçmalığı ile Türk eğitimini içinden çıkılmaz bir hale sokup Türkiye’yi “tarikatların, tekke ve zaviyelerin, müritlerin ocağı haline sokmayı hedefleyen” bir karşı devrimle savaşmak için kenetleneceği bir ocak arıyordu.
6 Ekim’de Ankara’da yapılan bir törenle bu ocağın işaret ettiği yer İP oldu. Coşkulu bir törenle İP’ye katılımlar gerçekleşti. Varlığı kuşku götüren devleti kurtaracak Kuvvay-i Milliye ruhunun dirilişini izlemeye başladık.
Anımsayacaksınız, geçen genel seçimlerde hep bu toplumsal istemi dile getirmiş ve adı “Atatürk ve Cumhuriyette birleşelim” sloganı ile belirlenen bir savaşımı yürütmüştük. İstiyorduk ki; bu demokratik güç birliği Cumhuriyeti kuran Atatürk ve İnönü’nün partisi Müdafaa-i Hukuk’tan gelen ve Kuvvay-ı Milliye ile bütünleşen bir yeni devrimin kucağı olsun. Sağcısı, solcusu, merkezcisi tüm bu iktidardan yakınan insanlar hiç değilse seslerini duyurabilecek, Atatürkçü kişileri O’nun Meclisi’ne sokabilsinler. Şu anda Silivri zindanında bulunan İP Genel Başkan Vekili Sayın Mehmet Bedri Gültekin güçlükle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan randevu alarak bu çatının CHP olması teklifini yaptı. Bilmiyorduk ki Kılıçdaroğlu’nun öttürdüğü düdük, çaldığı saz, dilinde dolaşan Nazım’ın şiirlerinden mısralar Atatürk için değil SOROS için seslendirilmektedir! O seçimde “Atatürk ve Cumhuriyette birleşelim” diye yola çıkanların hiçbirini Meclis’e sokamadık. Neden neydi bilir misiniz? CHP’nin alttan ve derinden bu hareketi baltalayarak CHP’nin oy kazanmasını sağlamak. O kadar utanmazca, o kadar demokrasi dışı, erdem dışı hareket ettiler ki, en son açığa vurdukları söz şuydu, “ Eğer onlara oy verirseniz CHP oy kaybeder!”
CHP oy kaybetti ama Atatürkçü ve Cumhuriyetçilere giden oylardan değil, güttüğü Atatürk Cumhuriyet ve laiklik politikasının tersini yapmasından. CHP Genel Başkanı Kemal Bey: “Türkiye’de irtica yoktur” derken, CHP yönetimine sızan bölücü ve gerici unsurlar CHP’ye yeni ad bulmak, altı oku ve Atatürk ilkelerini yok saymak için Cumhuriyet ormanına girdiler ve ellerindeki baltalarla yeşermeyi bekleyen fidanları kökünden ezdiler geçtiler. Kazanan kim oldu? Elbette AKP. Oylarını katladı cüret sınırlarını genişletti. Ordu üzerindeki emperyalist kuşatmayı daha da genişleterek pek çok yeni davayı Silivri’ye taşıdı. Açıkça ifade edeyim ki; TSK’nin bu hale getirilmesinin, ağır vebalini AKP’den çok CHP taşımaktadır.
Ve şimdi
Tarih: 6 Ekim 2012.
Yer: Ankara. Başkent Ankara..
Dünyaya ilan edildi ki; artık “şer cephesinin“ karşısında bir büyük “hayır cephesi” bulunmaktadır ve yeni bir demokrasi savaşı sadece Atatürk ve ilkelerini değil aynı zamanda içi boşaltılmış Cumhuriyeti, yok edilmiş laikliği, Cumhuriyetin en büyük eserlerinden biri olan eğitim ve öğretimde teklik ilkesini ve demokrasinin kendisi için savaşılacaktır. Barınak artık bellidir: İP. Bu barınak giderek kalabalıklaşacak, daha çok güçlü bir muhalefet ortaya çıkacaktır.
1700 sivil toplum örgütü ve bir yığın CHP’den ümidini kesmiş, Kılıçdaroğlu siyasetini elinin tersiyle itmiş başta CHP’den kopanlar, aydın, sanatçı ve sokaktaki adam artık bu büyük mücadeleyi İP saflarında sürdürecekler.
Neden mi?
Çünkü: Parlamento dışında olsa bile İP etkin güçlü yayın kuruluşları, demir parmaklıklar arkasında yatan önderleri ve onun yakın arkadaşlarının yaptığı Parlamento dışı muhalefet iktidarın karşısında artık iktidar alternatifi olmaktan çıkmış bölücü işbirlikçi ve SOROS’çu olmuş CHP’den daha çok demokrat, daha çok halkçı, daha çok Atatürkçü, daha çok İnönücü, daha çok Bayarcı, daha çok Fevzi Çakmakçı ve daha çok halktan yana demokrat bir parti olma yolunda emin adımlarla yürümektedir, bu uzun yürüyüş mutlaka Türkiye’yi karanlıktan, zindanlardan aydınlığa çıkaracak gücü kendine bulacaktır.
Şimdi çok kimse şu sesi dünyaya ve Türk Halkı’na duyuracak: “Savulun Atatürkçüler, Çılgın Türkler, Kemalistler iktidara geliyor”