TÜİK, nihayet!
Düzenli okurlarımızın da yakından bildiği üzere, bu köşede ağırlıklı olarak ekonomi-politik, analiz, eleştiri ve makaleler kaleme alıyoruz.
Yazılarımızda, ekonomi-politik eleştirilerin yanı sıra, alternatif çözüm ve politika seçeneklerine de sıklıkla yer vermeye gayret ediyoruz.
Çünkü amacımız, ülkemiz, ekonomimiz ve insanımız için doğru, yararlı ve gerekli olan hususları gündeme getirmek, tartışmak ve doğru yolu bulmaya çalışmaktan ibaret.
***
Hatırlanacağı gibi, B. Albayrak’ın, kamuoyunda yöntemi ve üslubu ile şaşkınlıkla karşılanan, eşi benzeri görülmemiş istifasının ardından bir yazı kaleme almıştık. 24 Aralık 2020 tarihli bu yazımızın başlığı “Bu ekonomi bürokrasisi ile olmaz” şeklindeydi bu yazımızda özetle; “… B. Albayrak’la beraber ekonomiyi bugünkü açmaza sürükleyen, hatalı ve yanlış ekonomik politika ve kararları alan uygulayan, öneren ekonomi bürokrasisi -aynı tas, aynı hamam- misali mevcudiyetini ve uygulamalarını sürdürüyor. Sn. Elvan’a tavsiyemiz, reforma acilen ekonomi bürokrasisinin yeniden düzenlenmesinden başlamasıdır.
Başta Kamusal Sermayeli Bankaların yönetimleri olmak üzere, TÜİK-BDDK ve Rekabet Kurumu gibi ekonomik kurum ve kuruluşların yönetimlerinin gecikmeksizin değiştirilerek, yerlerine bilgi ve deneyim sahibi, nitelikli, ehliyet ve liyakatı esas alan, partizan ve militan olmayan, yıpranmamış ve şaibesiz yeni kadrolarla, ekonomiye doğru yön ve güven verecek bir yeni ekonomi yönetimi oluşturulmalıdır. Sn. Elvan, ardından TÜİK’in, kendisine bağlı olması gibi bir yanlıştan da hızla dönülmesini sağlamalıdır. TÜİK’in Ekonomi-Maliye Bakanına bağlı olmak yerine, tercihen bağımsız bir kurum olması ve/veya Cumhurbaşkanı Yardımcısına bağlanarak, ekonomi-maliye bakanlığının vesayetinden bağımsız olması çok önemlidir. Bugünkü haliyle TÜİK’in açıkladığı rakamlara iç ve dış ekonomi çevrelerinde de kamuoyunda da oluşan güvensizlik ve şüphelerin bertaraf edilmesi kolay değildir çünkü…” demiştik.
***
Geçen hafta TÜİK Başkanının değiştirilmesi ile bu yönde ilk adımın atıldığını gördük. TÜİK Başkanlığına uzun süredir ilk defa kurumun içinden ve hemen her kademede görev yapmış olan bir ismin getirilmesi önemli bir adım oldu.
Yeni atanan TÜİK Başkanı, göreve başlar başlamaz ilk icraat olarak, kurumun koordinasyonunda 2 Danışma Kurulu oluşturulduğunu açıkladı.
Bunlardan ilki, “Fiyat İstatistikleri Danışma Kurulu” diğeri ise “İşgücü Piyasası Danışma Kurulu” olarak belirlendi. Böylece yıllardan beri yazıp-söylediğimiz önemli bir konuda ilk defa somut bir adımın atıldığını gördük.
***
6 Ocak 2011 tarihinde yani tam 10 yıl önce birkaç defa tekrarladığımız yazımızın başlığı ise, şöyleydi “Enflasyonda yeni endekse ihtiyaç var- Fakirin hayat pahalılığı daha ağır”. 24 Ekim 2019 tarihinde yani yaklaşık iki yıl önce ise, “Yeni endeks ve yeni kurul gerekiyor” başlıklı bir yazı daha yayınladık.
Bu yazımızda özetle; “…Dar ve sabit gelirlilerin gıda – ulaşım – ısınma – barınma gibi temel ihtiyaçlarının harcamaları içindeki payı, varlıklılarla aynı değildir. Çünkü dar ve sabit gelirlilerin, yoksul kesimlerin, harcamaları içinde nispi fiyatı artan mal ve hizmetlerin oranı çok daha yüksektir.
Bu nedenle asgari ücretli – emekli – dar ve sabit gelirli kesimler için, yukarıda bahsettiğim gibi ikinci bir enflasyon endeksi oluşturulmalıdır.
Bu endekse göre maaş, vergi, ücret vb. ayarlamaları yapılmalıdır.
Enflasyonun yoksul kesimleri daha da ağır etkilediği gerçeğini artık herkes kabul etmelidir. Onun için yeni ve ikinci bir enflasyon endeksine ihtiyaç vardır diyoruz. Bunu da yapmak için sadece TÜİK yetmez. TÜİK’in koordinasyonunda, TOBB, TESK, işçi ve memur sendikaları ve üniversitelerin temsil edildiği, müşterek bir enflasyon hesap ve takip kurulu oluşturulmalıdır.
Böylece, gerçekçi, şüpheden ve partizanlıktan uzak, enflasyon hesaplamasının da önü açılabilir. Yeni endeks ve yeni enflasyon kurulu önerimiz ve/veya benzer öneriler değerlendirilmeli ve bu tartışmalara son verecek doğru yol ve yöntemler hayata geçirilmelidir. Daha fazla gecikmeden…”
***
Bugün memnuniyetle görüyoruz ki, TÜİK, gecikmiş de olsa bu yönde, rasyonel bir adım attı.
Aklın yolu birdir derler. TÜİK, kamuoyundan gelen öneri-eleştiri ve ikazlara ilk kez makul ve mantıklı bir karşılık verdi yıllar sonra. Oluşturduğu danışma kurullarında TÜSİAD ve TOBB’un yanı sıra, akademisyenlerin ve ILO temsilcisinin de bulunması gayet yerinde. Özellikle Türkiye Ekonomi Kurumu’nun da bu kurullarda yer alması son derecede isabetli bir karar. Ancak emekli-işçi ve memur sendikalarının temsilcilerinin olmaması ise önemli bir eksiklik. Bu haliyle dahi atılan bu adım, yapıcı ve işbirliğine açık bir adım olarak görülmelidir.
Elbette, önemli olan açıklamalar ve kurullar oluşturulmasının yanı sıra, bunların etkin, şeffaf ve inandırıcı bir biçimde hayata geçirilebilmesidir.
Sonuç olarak, hatanın neresinden dönülse kardır, hatadan dönmek de fazilettir.
TÜİK’in bu ilk adımı önemlidir ve yerindedir.