TÜİK varsa gam-tasa yok!
İktidarın son dönemlerde yaptığı en hayırlı iş TÜİK’e yeni tayin ettiği başkan olmalı herhalde.
Önceki TÜİK Başkanının, bir gece ansızın, görev süresi dolmadan ve hem de 40’lı yaşlarındayken görevini bırakması, bir nevi “17/25 Aralık miladı” gibi oldu AKP iktidarı için.
Artık Allah’ın bir hikmeti mi, tesadüf mü, beceri mi bilemiyoruz.
Ama yeni TÜİK Başkanı ile birlikte “kara bulutlar” dağılıverdi sanki ekonomimizin üstünden. Ardı ardına pembe hatta “pespembe” veriler, göstergeler yayınlanmaya başlandı. Adeta sihirli bir el değmişçesine büyüme rakamlarından, enflasyona, işsizlikten yurttaş memnuniyetine kadar neredeyse tüm ekonomik veriler, istatistik göstergeler, negatiften pozitife, pozitiften daha da pozitife dönmeye başladı.
AVM’lerden-Kapalıçarşı’ya, Beyoğlu İstiklal Caddesi’nden, Ankara Kızılay’a kadar dükkânlar kepenk indirirken, her 4 gençten birisi işsiz gezerken, turizmde büyük bir gelir kaybı ve çöküş yaşanırken, doğrudan yabancı sermaye yatırımları yarı yarıya azalırken, jeopolitik riskler varken, Türkiye amacından saptırılan OHAL altında hukuk devletinden giderek uzaklaşırken, sanayi üretimi azalırken, sapı-samanı bile ithal ederken, dünyanın en pahalı benzinini kullanırken ve en pahalı etini yerken, TÜİK’in içimizi ferahlatan, yandaş havuz medyasına ise, “uçtuk-coştuk” manşetlerini attıran muhteşem revizyonları-yenilemeleri, hesaplama ve yöntem değişiklikleri adeta ilaç gibi geldi hepimize.
İYİ Kİ TÜİK VAR
Artık yoksulluktan, hayat pahalılığından, işsizlikten, yüksek faizlerden, icralardan, iflaslardan bunalsak bile iyi ki TÜİK var diyoruz, diyebiliyoruz. Ne mutlu bizlere.
TÜİK’in “şapkadan tavşan çıkaran” milli gelir hesap ve istatistiklerinde yaptığı “revizyonlar” sayesinde artık muhalif ve münafıkların yapabileceği bir şey de, söyleyebileceği bir söz de kalmıyor. Bakmayın siz onların, “TÜİK’in yayınladığı verilere ve hesaplama, yöntemlerine ilişkin kuşkularımız var” dediklerine.
Bakmayın siz, ülkenin önde gelen saygın akademisyenlerinden, ekonomistlerden ve yorumcularından oluşan geniş bir uzman çevrenin her zaman “beklenti ve anketlerin” ötesinde açıklanan verilere ve istatistiklere şüpheyle ve ihtiyatla yaklaşmasına. Yine bakmayın siz, yakın geçmişte Yunanistan İstatistik Kurumu’nun milli gelir hesapları ve istatistikleri üzerinde yaptığı manüplasyon ve çarpıtmaların sonucunda, bugün Yunanistan’ın içine sürüklendiği vahim ve derin ekonomik ve sosyal kaosa.
Biz TÜİK’imize güveniyoruz.
Yeni TÜİK Başkanının “hayırlara vesile” olduğuna inanıyoruz.
Ne olmuş yani 2017 yılının ilk çeyreğinde yüzde 5 büyürken son yılların en yüksek işsizlik oranına ulaşmışsak?
ESNAF KAN AĞLARKEN
Ya da esnaf, ticaret erbabı ve turizm kan ağlarken “hizmet” sektöründe büyük katma değer artışı ilan edilmişse ne olmuş yani? Sanayi üretim endeksi yüzde 2’lerdeyken birinci çeyrekteki sanayi sektörünün katma değer artışının yüzde 5.3 olarak açıklanmasında ne var?
Ya da ekonomimizin yaklaşık üçte birini oluşturan yatırım harcamaları yüzde 2’lere gerilemişse bize ne yani?
Bu muhteşem büyüme rakamlarını çekemeyenler, hiç sıkılmadan neler-neler diyorlar; yok efendim bu büyüme rakamlarına ihtiyatla ve şüpheyle bakıyorlarmış, yok efendim bütçenin ilk çeyrekte 14.9 milyar TL açık vermesi pahasına bu büyüme gerçekleşmiş, yok bu bir “pirüs” büyümesiymiş, yok faizler-enflasyon ve işsizlik çift haneli olduğu için bu ekonomiye “çiftetelli” ekonomisi diyorlarmış, sonbaharda bu görüntü tersine dönecekmiş çünkü sürdürülebilir değilmiş, ülkede yatırım iklimi yokmuş, hukuk devletinden giderek uzaklaşılıyormuş falan, filan.
Bunların hepsi, lafügüzaf bence.
Son sözümüz, TÜİK varsa gam da yok, tasa da yok demektir.