Türban istismarını bırak, aşıyı bulmaya bak!
Dünyayı kasıp-kavuran, milyonlarca insanın yaşamını yitirmesine neden olan koronavirüs salgınında umut, yeterli ve etkili aşılardan bekleniyor.
Dünyada başını ABD, Çin, İngiltere, Rusya ve Almanya’nın çektiği ülkelerde bilim insanlarının çabalarıyla 5-6 çeşit aşı bulundu. Birçok ülkede ise yaygın aşı kampanyalarıyla, kitlesel aşılamalar yapılmaya başlandı.
Türkiye’de en erken 15 Ocak’tan sonra, sınırlı sayıda Çin’den ithal edilen SİNOVAC aşısının uygulanmaya başlanılması bekleniyor. Almanya’dan gelecek az miktarda Biontech aşısının ise, mart sonunda kadar Türkiye’ye geleceği söyleniyor.
Ancak burada, üzücü ve şaşırtıcı bir durum var ki, Türkiye dışındaki 56 İslam ülkesinin, aşı-ilaç vb. konusunda bugüne kadar neredeyse hiçbir varlık, çaba ve sonuç elde edememiş olmasıdır.
Hurafelerle, mezhep kavgalarıyla, dini siyasallaştırarak, her türlü yobazlığı mubah sayan zihniyetteki başta siyasal İslamcılar olmak üzere, Suudi Arabistan’dan Mısır’a, Malezya’dan Pakistan’a kadar neredeyse bütün İslam ülkeleri, bilim-tıp-aşı konusunda hiçbir ciddi çalışma ve çabayı ortaya koymadılar, koyamıyorlar maalesef. Üstelik milyarlarca dolarlık petro-dolar servetlerine rağmen.
57 İslam ülkesi arasında, sadece Türkiye’de -geriden de gelse- aşı üretme çabalarında ciddi bir yol alınabilmiş durumda. İşte Prof. Dr. Sn. Ercüment Ovalı ve ekibinin, Erciyes Üniversitesi'ndeki bilim ekibinin aşı üretim aşamasında geldikleri aşama, umut verici ve takdire şayan kuşkusuz ki.
Ayrıca, Türkiye’deki ilaç firma ve fabrikalarının Biontech ve diğer aşıların seri üretimi için aşıyı üreten ülkelerdeki ana firmalarla görüşmeleri başlatmış olmaları da çok değerli bir adım. Çünkü milyarlarca doz aşının, sadece aşıyı bulan ülke ve firmalar tarafından kısa sürede üretilebilmeleri olanaksız.
Uluslararası bir işbirliği gerekiyor seri üretim için.
Türkiye’nin tıp, eczacılık, kimya gibi bilim alanlarında gösterdiği çabaların temelinde, diğer 56 İslam ülkesinden farklı olarak, laik bir ülke olmasının, din ve devlet işlerini birbirinden ayırmasının ve Atatürk’ün gösterdiği bilim ve akıl yolunda yürüyen yetiştirdiği nitelikli, deneyimli, aydın bilim insanlarının özverili çalışma ve gayretlerinin olduğu açık bir gerçektir.
Bugün iktidar ve destekçilerinin hala köpürtmeye ve kullanmaya çalıştıkları türban ve darbe istismarından vazgeçerek, akıl ve bilimin ışığında aşıyı bulmak ve üretmek yolunda çaba gösteren bilim insanlarımızın önünü açması, desteklemesi çok daha hayırlı olur. Bunu da yapamayacaklarsa, en azından gölge etmesinler yeter…