Turizmin kenarına süpürülmek istenen turist rehberlerimiz

2019’da Türkiye’ye gelen yabancı turist sayısı, %14’lük bir artışla 51,9 milyon oldu. 2020’de ise dünya turizminde %88’lik daralmaya yol açan pandemi süreci, Türkiye’ye gelen turist sayısının %70 azalarak 15,8 milyona gerilemesine yol açınca, turist rehberleri, mali bir travmanın içine düştüler. Pandemin gerilediği 2021’de Türkiye’ye gelen turist sayısı, %86’lık artışla 29,4 milyon olunca, turist rehberleri yeniden nefes almaya başladılar. 2022’de ise %75’lik artışla ağırladığı yabancı turist sayısı 51,4 milyona tırmanan Türkiye, dünyada en çok turist alan 4’üncü ülke oldu. 2023’te de Türk turizmi tırmanışına devam etti ve %11’lik artış ile 57,1 milyon turist ağırlamayı başardı. Dahası, turist başına harcama miktarı 67 dolardan 99 dolara yükselince, turizm gelirleri de sıçradı. 2022-2023 döneminde turizm, neoliberal politikaların esareti altındaki ekonomimiz için âdeta can simidi oldu. Turizmdeki yükselişin devam edeceğini öngören Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2028 için “100 milyon turist” hedefini koydu. Yılda %10-15 oranında gelişme anlamına gelen bu hedefe ulaşmanın ilk kuralı; elbette, sektörün tüm unsurlarının olgun standartlar üzerinde uzlaşabilmesidir. Acaba, turizmde uzlaşı zemini, yeni standartlarına hazır mı? Birlikte bakalım…

REHBER İSTİHDAMINDA PLANSIZLIK

Türkiye’de turist rehberlerine, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın denetim ve gözetiminde sertifika vermeye yetkili kuruluş, TUREB’dir (Türkiye Rehberler Birliği). 2021’de Türkiye’de sertifikalı rehber sayısı 15.935 idi. Üniversitelerimizin “Turist Rehberliği” bölümlerinden 2022’de 1.433 ve 2023’te de 1.745 “turist rehberi adayı” mezun oldu. Anlayacağınız, 2024’te yeni mezun 3.178 “turist rehberi adayı”nın katkısı ile rehber sayısının, 19.113’e yaklaşması bekleniyordu, fakat öyle olmadı. 2022’den 2024’e, turist sayısı %94 artmış iken, turist rehberi sayısı -tuhaf bir şekilde- %16 azalarak 13.378’e düşmüş; üstelik fiziksel kondisyon gerektiren turist rehberlerimizin yaş ortalaması da epeyce yükselmişti. İşin ilginci, “eylemli” yani, “çalışmaya yetkili” rehber sayısı da 9.606’da kalmıştı, yani -tuhaf ama- kullanılmayan sertifikalar vardı. 2020’de iş bulmakta zorlanan turist rehberleri, böylece 2024’te “kıt iş gücüne”, daha açık ifade etmek gerekirse “pahalı iş gücü”ne dönüştü. Turizm sektörünün bu alanı iyi yönetilemediğinden, “paket tur”ların rehber giderlerini artıran -ve pek çok sorumlusu bulunan- bir sorun alanı oluştu.

Üniversitelerdeki “Turist Rehberliği” bölüm kontenjanları, turist artışı çerçevesinde artırılmaktadır. Keşke devlet yönetimi, bu kadar basit olsaydı. Onlarca parametrenin havada uçuştuğu uzun dönemli bir planlama yapılmış olsaydı -ki, bunu yapmak çok kolay; “rehber kıtlığı” sorunu yaşanmazdı.

Kronik derdimiz olan plansızlık, salt “turist rehberleri” sayısı ile de kalmıyor. 13.378 rehberimizin 8.898’i, yani %66’sı, İngilizce sertifikalı; ama, 57,1 milyon turistin yalnızca 5,6 milyonu, yani %10’u İngilizce konuşan ülkelerden geliyor. 2,5 milyon İranlı turist için Farsça bilen 57; 1,6 milyon Gürcü turist için Gürcüce bilen 12; 743.000 İsrailli turist için İbranice bilen 25; 474.000 Danimarkalı turist için Danimarkaca bilen 8; 469.000 İsveçli turist için İsveççe bilen 29 turist rehberimiz var. Farsça, Gürcüce, İbranice, Danimarkaca, İsveççe dillerindeki rehber kıtlığının bu seviyelere ulaşmış olması, plansızlığın da ötesine “kötü yönetim”e işaret eder. Yazıyı, sayılara boğmamak için, diğer ibretlik parametreleri pas geçiyorum.

DEV TURİZM PASTASINDA, TURİST REHBERLERİNİN PAYINI ASGARİYE İNDİRME GİRİŞİMİ

“Turist rehberleri”ndeki plansızlığın ve dağınıklığın farkına varmakta geciken Kültür ve Turizm Bakanlığı, “turist rehberliğinin pahalı bir iş gücüne dönüşmesi”nden şikayet eden “paket tur ve otel konaklama sermayesi”ne kayıtsız kalamadı. Ve Bakanlık, “turist rehberleri” ile ilgili bazı yasal değişiklikleri içeren, ama “acele ile iyi muhakeme edilmeden hazırlandığı” anlaşılan yasa teklifinin, geçen hafta TBMM’deki komisyondan geçmesini sağladı.

Yasa teklifinin gerekçesi, “turist rehberlerinin niteliği”ni artırmak üzerine kurgulanmıştı. Fakat, yasa teklifinin “niteliğe” yansıyacak tek maddesi olan “5 yılda bir yabancı dil sınavında 75 puan alma zorunluluğu” konusunda komisyonda ısrarcı olunmayarak vazgeçildi. Aslında, olumsuz görüş belirtmek üzere komisyon toplantısına katılan TUREB temsilcilerine bir “başarı öyküsü” havucu verilmiş oldu. Gelelim, komisyon görüşmesinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın geri adım atmadığı diğer maddelere…

Teklif edilen yasa, Uzak Doğu dillerini bilen ön lisans mezunlarına hızlandırılmış eğitim ile turizm rehberi olma hakkını veriyor. 2023’te ülkemize gelen 234.000 Çinli turiste Çince bilen 428 rehberimiz hizmet vermiş; yani 547 Çinli turiste bir rehber düşmüştür. 2023’te Türkiye’ye gelen Japon turist sayısı 77.000 iken, Japonca bilen rehber sayımız 600; yani, Japonca bilen rehber başına düşen Japon turist sayısı 128 olmuştur. Anlayacağınız; Çince ve Japonca bilen rehber açığımız değil; fazlamız var. Diğer taraftan, Almanca konuşulan ülkelerden 12,1 milyon turist alan ülkemizde, Almanca bilen 1.644 rehber var; yani, Almanca bilen her bir rehberimize 7.346 Alman turist düşmektedir. Almanca bilen rehber sayısı oldukça yetersiz iken, ve de Çince/Japonca bilen rehber sayısı epeyce yeterli iken, teklif edilen yasa ile, Uzak Doğu dillerini bilen vatandaşlarımıza -mesela, vatandaşlığımıza geçmiş Uygur Türkleri’ne- yıllarca turizm rehberliği eğitimi alanlar karşısında ayrımcılık yapılmak istenmesini anlamakta zorlanıyorum.

Teklif edilen yasada; sanat tarihi ve arkeoloji bölümü lisans mezunlarına da hızlandırılmış eğitim ile turist rehberi olma ayrıcalığı tanınıyor. Madem, böyle bir şey yapılacaktı; son yıllarda üniversitelerimizde “turizm rehberliği” kontenjanları, neden bu kadar arttırıldı? Şu anda 3.585’i 2023’te kayıt yaptırmış, toplam 15.579 üniversite öğrencisi “Turizm Rehberliği” eğitimine devam ediyor.

Yasa teklifi, üniversitelerde hâlihazırda “sanat tarihi” okuyan 13.807 öğrenciye ve “arkeoloji” okuyan 7.907 öğrenciye ek iş olarak “turist rehberliği” yapma ayrıcalığı tanımak istiyor. Hâlen 13.378 olan turist rehberi sayısı, bahsettiğim yeni adayları ile birlikte, 2028’e kadar 50.671’e sıçrama potansiyeline sahip. Anlayacağınız, yasa teklifi yasalaşırsa; nitelikli turist rehberlerimiz, 2028’den itibaren asgari ücretli durumuna düşecek gibi görünüyor.

Yasa teklifi, yabancı dili yetersiz “turizm rehberliği” mezunlarına da rayicin %70’i üzerinden “Türkçe” turist rehberi olma ayrıcalığı tanıyor. “Paket tur ve otel konaklama” sermayesinin, iç turizmden başka Azerbaycan’dan gelen ve sayıları 1 milyona yaklaşan turist üzerinden rehber maliyetini %30 düşürmek için akıl ettiği parlak bir hamle olduğu hissine kapılmamak elde değil. Yasa teklifinin, en tartışmalı maddesi ise; tur otobüslerinde turist rehberi bulundurma zorunluluğunu kaldırılan; turist rehberleri için müze ve ören yerleri dışında bir çalışma alanı bırakmayan 11. maddesi oldu. Komisyon görüşmesinde, müze ve ören yerlerine, soyut “tescilli kültür varlık alanları” eklenmiş olsa da, bu teklif yasalaşırsa; 100 milyon turistin hedeflendiği 2028’de “turist rehberleri”nin asgari ücretle çalışacak olmaları garantilenmiş olacak.

Turizm Bakanı’nın, bir “paket tur ve otel konaklama” şirketinin sahibi iken, 2018’de bakan olduktan sonra, şirketindeki görev ve unvanlarından fedakârlık ettiğini biliyoruz. Bununla beraber, Sayın Bakan’ın lise ve üniversitedeyken turist rehberliği yaptığını da biliyoruz. Böylesi bir tecrübe, “turist rehberi” ile “paket tur ve otel konaklama sermayesi” arasındaki dengenin nasıl kurulacağını hepimizden daha iyi bilir. Benim anlayamadığım; “planlama ve denetlemelerdeki eksikliklerden ve iyileştirici/geliştirici tedbirlerin gecikmesinden kaynaklanan ağır faturayı, bugünün ve geleceğin turist rehberlerine kesmek niye?”

“Rehberleri topluca cezalandırma” anlamına gelen bu yasa teklifini zorunlu kılan, bazı bilinmeyen parametreler var ise, kamuoyunun bilgisine sunulmalıdır. Eğer, yukarıda özetlemeye çalıştığım görünür duruma ilave edilebilecek başka parametreler yok ise, TBMM oylaması için hazır tutulan bu yasa teklifinin geri çekilmesi ve yeniden hazırlanması gerektiğini düşünüyorum. Turizmin planlı programlı gelişmesini kolaylaştırmak için; sayısal veri ve istatistikleri kullanarak herkesin yararına mükemmel bir yasa teklifi hazırlamak, köklü bir çözümün yolunu açacaktır.