Türk basınından izlenimler: Doğan Avcıoğlu (Mehmet Erdoğan Avcıoğlu), (1926 - 1983)
Gazeteci kimliğiyle tanıdığımız Doğan Avcıoğlu, Fransa’da iktisat ve siyasal bilimler eğitimi almış cumhuriyet döneminin yetiştirdiği çok başarılı bir yazardır. 1935 yılında Fransa’dan Türkiye’ye döndüğünde, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) araştırma bürosunda çalışmaya başladı aynı zamanda ‘Ulus’ gazetesinde yazdığı yazılarla ilgi çekiyordu. Hem siyasal değerlendirmeleri çok önemliydi, hem de ekonomik açıdan yaptığı yorumlar çağdaş anlayışla örtüşüyordu.
1968 yılında yazdığı ‘Türkiye’nin Düzeni’ adlı kitabı, üstünde durulması gereken ilk büyük çalışmasıdır. Rekor düzeyde satış rakamına ulaşan kitabı, yayımlandığı yıl okudum. O zamana kadar; araştırmacı, ekonomist, sosyolog ve tarihçi gözüyle ülkemizi ele alan insanların hiç birinin Avcıoğlu gibi ülkemizi değerlendirdiklerini anımsamıyorum. Eskimeyen ve bugün de geçerliliğini koruyan bu kitabın, herkesin okuması gereken bir çalışma olduğunun da altını çizmeliyim. ‘Türkiye’nin Düzeni’, Türkiye’nin geri kalmışlığını araştıran ve ‘millî devrimci kalkınma modeli’ adı verilen bir tür devletçi-sosyalist bir ekonomi modeli öneriyordu. Bu çalışma Avcıoğlu’na 1969 yılında Yunus Nadi Armağanı kazandırdı.
CHP arşivinin tarihsel zenginliği içerisinde, daha önce hiç kimsenin kullanmayı aklına getirmediği belgeleri kitabında kullanarak, ayrıcalıklı bir konuma yerleşmiştir. Kitapta yer alan belgelerden birinde, Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü arasında geçen tarihi bir konuşma yer alıyor:
Atatürk, İnönü’ye dönerek ‘Sen olmasaydın, bu yaptıklarımın hiç birini yapamazdım.’ der. İnönü’de ‘Siz olmasaydınız, ben de bu yaptıklarımın hiç birini yapamazdım.’ diye karşılık verir. İşte bu belge, ikilinin Kurtuluş Savaşı ile başlayan dostluklarının, ne kadar anlamlı olduğunu göstermektedir.
Doğan Avcıoğlu, 1961 yılında Mümtaz Soysal ve Cemal Reşit Eyüboğlu’yla birlikte kurduğu ve yayımını 1967’ye değin sürdürdüğü haftalık olarak yayımlanan ‘Yön’ dergisi, dönemin siyasal açıdan en etkili yayın organı oldu. Yayımda olduğu süre içerinde ben de sanat yazılarımla yer aldım. Avcıoğlu, yasak olmasına rağmen büyük bir cesaret örneği göstererek, 1962 yılında ‘Yön’ dergisinde Nâzım Hikmet şiirlerini yayımlamaya başladı. Şiirler büyük ilgi uyandırdı. Dünyaca ünlü yazarımıza uygulanan sansür böylelikle delinmiş oldu. Bu sürecin ardından, Nâzım Hikmet’in şiir kitapları basılmaya başladı.
‘Yön’ dergisinin kapatılmasının ardından 1969 yılında haftalık ‘Devrim’ gazetesini çıkardı. Uğur Mumcu, gazetecilikteki ilk yazılarını ‘Devrim’ gazetesinde yazmaya başlamıştır. Daha sonra yazı işleri müdürlüğünü sürdürdüğüm ‘Yeni Ortam’ gazetesinde yazarımız oldu.
‘Devrim’ gazetesi, 12 Mart 1971 muhtırasına giden süreçte “Doğan Avcıoğlu’nun çıkardığı ‘Devrim’ gazetesi etrafında toplanan ve içlerinde 27 Mayıs Darbesini yapan Millî Birlik Komitesi’nin gerçek lideri Emekli Korgeneral Cemal Madanoğlu’nun da bulunduğu ‘Millî Demokratik Devrimciler’in, Türk Ordusunu tahrik ederek sol-sosyalist, bir çeşit Baasçı yönetim kurdurmak için Doğan Avcıoğlu ve İlhan Selçuk’un başını çektiği çok ciddi faaliyetler içerisinde olduğu” iddiasıyla kapatıldı.
Bu iddialar düşünce düzeyindeyken, Mahir Kaynak tarafından ihbar edilmiş ve adı geçen yetkin kişiler tutuklanmıştı. Uzun süren davalar sonucunda aklanan Avcıoğlu, siyasetten çekildi ve 1983 yılında kanser nedeniyle yaşamını yitirdi.
Doğan Avcıoğlu, ‘Türkiye’nin Düzeni’ kitabı ve siyasal duruşuyla kuşkusuz eleştirildi. Ama bir Türk aydını ve yazarı olarak, ülkenin bağımsızlığı ve Kemalist ilkelerin uygulanmasını isteyen bir yazardı. Onu saygıyla anıyorum.