Türk Devriminin tasarımına tanıklık etmiş bir ülkedeyiz

Çeklerin Thomas Masaryk, Edouard Beneş ve Rastislav Stefanik liderliğinde Birinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru başlayan Avusturya-Macaristan İmparatorluğundan bağımsızlık mücadelesi 28 Ekim 1918’de Cumhuriyet’in ilanıyla sonuçlandı. Mustafa Kemal de daha genç bir generalken hastalığı nedeniyle tam da bu süreçte 10 Haziran 1918 Pazar gününden 27 Temmuz 1918 Cumartesi gününe kadar Karlsbad’da kalmıştı. Devrim heyecanı zaten onu da sarmıştı. 6 Temmuz gecesi onu yemeğe çağıran Emin Beyin eşi dans edenleri seyrederken “Bu hayatın bizde yerleşmesi ne kadar zor…” deyince şu yanıtı vermişti:

Benim elime büyük yetki ve kudret geçerse. Ber sosyal hayatımızda arzu edilen inkılâbı bir anda bir coup ile tatbik edeceğimi zannederim..

Daha sonra kadınlar, evlilik, eşitlik üzerine uzun uzun düşüncelerini söyler.

Konuşma sonunda şöyle biter:

“Kısacası, netice: Bu kadın meselesinde cesur olalım. Vesveseyi bırakalım. Açılsınlar onların dimağlarını ciddi bilim ve fenle süsleyelim. İffeti, fenni sağlıklı olarak açıklayalım. Şeref ve haysiyet sahibi olmalarına birinci derecede önem verelim.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, C.2, s.188-190) Hemen her akşam toplumsal ve siyasi meseleler üzerine önemli hem Türklerle hem de yabancılarla tartışmalar yapmıştı.

İKİ ÜLKENİN MÜCADELESİ VE LOZAN

Kısa bir süre sonra Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadelenin ve yeni Türkiye Devletinin artık başındadır. 1923 yılında Çekoslovakya, Bern Büyükelçisi ve Milletler Cemiyeti’ndeki temsilcisi Rober Felbder’i, Türkiye ile dostluk antlaşması imzalaması için görevlendirdi. Felbder, Lozan Konferansı’nda Hariciye Vekili İsmet Paşa’yla görüştü. Türk heyeti antlaşmayı, konsolosluk ve ticaret anlaşmalarını da ekleyip İstanbul’da imzalamak istedi. Lozan Konferansı’ndan sonra Türk hükümeti ticari ilişkilerini de geliştirmek için konsolosluklar açmaya başladı.

Genç Türkiye Cumhuriyeti ile Çekoslovakya arasındaki dostluk antlaşmasını Hariciye Vekâleti Müsteşarı Tevfik Kamil Bey ve Çekoslovakya temsilcisi Rodolf Svetlik 11 Ekim 1924’te Ankara’da imzaladı, 20 Nisan 1925’te Resmi Gazete’de yayımlandı. İki devlet arasında bozulmayacak bir dostluğun kurulacağı belirtiliyordu. Diplomatik ilişkiler ve temsilcilikler açılacak, ticari ilişkiler, iskân ve ikamet şatları ve adlî konularda yardımlaşmalar, karşılılık esaslarına ve devletlerarası hukuk kurallarına göre düzenlenecekti.

16 Haziran’da Maarif Vekili Vasıf (Hüseyin Çınar) Efendi ilk Çekoslovakya Fevkalade Murahhas ve Orta Elçi olarak atandı.(ATABE, c.17, s.257) Vasıf (Çınar) özel bir seçim.

Güven mektubunu verdiğinde Çekoslovakya Cumhurbaşkanı Masaryk iki ülkenin dostluk antlaşmasından büyük beklentilerinin olduğunu, ekonomik ilişkileri de geliştireceklerini, antlaşmanın geniş bir faaliyet alanı açtığını belirtmiştir. (Bilal N. Şimşir, (Haz.) Atatürk ve Yabancı Devlet Başkanları, 1993, Ankara, Atatürk Kültür , Dilve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları, s.572.) Birkaç ay sonra da, Çekoslovakya Madrid Elçisi Miloş Kobr Fevkâlade Murahhas ve Orta Elçi sıfatıyla Ankara’ya gönderilmiştir. (ATABE, 18 Ocak 1926, c.18, s.144)

Nitekim 1925’te 26 bin 590 lira olan ihracatımız 1929’da 15 milyon 459 bine çıkmıştır. İki ülke arasındaki ilişkiler 11 Ekim 1924 tarihinde imzalanan dostluk antlaşmasıyla başlamış ve ticari antlaşmalar başta olmak üzere birçok alanda imzalanan antlaşmalar ve devam eden diplomatik temaslarla sürekli gelişerek Çekoslovakya’nın Almanya tarafından işgal edildiği 1939 yılına kadar devam etmiştir.

BÜTÜN DÜNYANIN SORUMLULUĞU

Atatürk Çekoslovakya’ya özel bir ilgi gösteriyor. Hemen her fırsatta övgü dolu yazışmaları var. Aslında Avrasya ülkeleriyle birlik ve dayanışmadan yana. Bir kader birliği. Asyaî bir millet olduğumuzu sık sık vurgular. Tam da bu topraklardayken Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan Asya’da önemli açıklamalar yaptı.
Atatürk, 20 Haziran 1920’de şöyle diyor:

“Biz Batı emperyalistlerine karşı yalnız kurtuluş ve bağımsızlığımızı muhafaza etmekle yetinmiyoruz. Aynı zamanda Batı emperyalistlerinin kuvvetleri ve malum olan her vasıtaları ile Türk milletini emperyalizme vasıta yapmak istemelerine de mâni oluyoruz. Bu suretle bütün insanlığa hizmet ettiğimize kaniyiz.” (ATABE, c.8, s.345)

Sorumluluğumuz büyük.

Hizmete devam etmek boynumuzun borcudur her daim.

ATATÜRK’ÜN ÇEKOSLAVAKYA ÇUMHURBAŞKANI MASARYK’E İLK BÜYÜKELÇİMİZİ SUNUŞU

(16 HAZİRAN 1925)
Gazi Mustafa Kemal
Türkiye Reisicumhuru

Çekoslovakya Reisicumhuru Mösyö Masaryk Cenaplarına

Halis ve muazzez dostum,

İki memleket arasında mevcut samimi ve dostça bağların takviyesi hususunda daimî siyasi münasebetler tesisi emel ve halisane arzusuyla Büyük Millet Meclisi üyelerinden eski Maarif Vekili Vasıf Efendi'yi riyasetpenahîlerinin nezdine fevkalade delege ve ortaelçi sıfatıyla tayin eyledim.
Adı geçenin sahip olduğu dirayet ve fazilet ve diğer meziyetlerinden dolayı yeni vazifelerini iyi yapmaya muvaffak olacağından eminim.

Türkiye Cumhuriyeti namına tarafından vuku bulacak tebligata ve zatı riyasetpenahîleri hakkında beslediğim halisane hislere ve dostluğa ve Çekoslovakya milletinin ilerlemesi ve gelişmesi hakkındaki samimi temennilerime dair vereceği teminata emniyet ve itimat edilmesini ve yüksek memuriyetinin iyi yapılması hususunda desteğinize mazhar buyurulmasını rica ederim.

Gazi M. Kemal
(ATABE, c. 17, s.257)

İTİMATNAMESİNİ SUNAN ÇEKOSLOVAKYA SEFİRİ
M. KOBR'UN NUTKUNA ATATÜRK’ÜN CEVABI

İki devletin de hürmetkârı olduğu prensipler
uyumlu bir tarzda birlikte çalışması için fırsattır

(18 Ocak 1926) Ankara, 18.1.1926

Sefir Efendi,

Çekoslovakya Reisicumhuru Hazretleri tarafından Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti nezdine fevkalade delege ve ortaelçi sıfatıyla tayininizi bildiren itimatnameyi memnuniyetle aldım.
Çekoslovakya Cumhuriyeti'nin Türkiye'deki ilk sefirini yüksek şahsınızda selamlamakla bahtiyarım. Mesainizin iki hükümet arasında ilk an temasta kurulan karşılıklı emniyet ve dostluğa dayalı münasebetleri artırmaya ve geliştirmeye yönelik bulunacağı hakkında şimdi söylediğiniz sözlerden dolayı teşekkür ederim.

İki devlet arasında hayırlı olarak mevcut olan dostane ve iktisadi münasebetlerin gelişmesine yönelik arzularınıza tamamıyla iştirak ederim. Yeni esaslar üzerine teşekkül eden her iki devletin de hürmetkârı olduğu hürriyet ve demokrasi prensipleri, insanlığın ilerlemesi için çalışmak arzusu ve karşılıklı ticari menfaatler iki cumhuriyetin uyumlu bir tarzda birlikte çalışması hususunda sık sık fırsat verecektir.
Yüksek memuriyetinizin yerine getirilmesinde desteğimden ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin desteğinden şimdiden emin olabilirsiniz.

Çekoslovakya Reisicumhuru Hazretleri ve hükümetiniz namına ifade buyurduğunuz temennilerden dolayı ayrıca teşekkür ederim. Bilmukabele Reisicumhurunuz Hazretleri'nin saadeti, hükümetinizin muvaffakiyeti ve Çekoslovakya milletinin refah ve ikbali hakkında en samimi temennilerimi ifade eder ve hoş geldiniz derim.
(ATABE, c. 18, s.144)

ATATÜRK’ÜN YAVERİ SALİH BOZOK’LA AYNI ADI TAŞIYAN TORUNUYLA PRAG’DA BULUŞTUK

Türkiye-Çekoslovakya arasında kurulan diplomatik ilişkinin yüzüncü yılında Prag-6’da açılan “Çek-Türk İşbirliği Parkı” için düzenlenen törende Atatürk’ün yaveri Salih Bozok’un aynı adı taşıyan torunu da vardı. Dede Salih Bozok Atatürk’ün akrabası ancak yaşamı boyunca neredeyse hiç yanından ayrılmamış, hep birlikte soluk almış çok yakın dostu. Duygusal bağları çok yüklü. Atatürk son nefesini verdiğinde o da yüreğine kurşun sıkmıştı.

Onun için torun Salih Bozok’la karşılaşmamız ikimizi de çok heyecanlandırdı, ama ayrıca çok da duygulandırdı. Kültürel genlerin yanında bilgi birikimimiz de bizi müthiş bir mirasla buluşturdu. Daha çok haberler yapacağız. Bu bir başlangıç.