Türk filmlerine gösterim hakkı yok-(TAMAMI)

1987’de Yabancı Sermaye Yasası’nda yapılan bir değişiklikle yabancı şirketlerin ülkemizde şirket kurup özelikle, sinema alanında gösterim ve dağıtım haklarını da alması, ulusal sinemayı sıfır noktasına getirmişti. 1987 ve sonrasındaki yıllara dönüldüğünde, ulusal sinema örneklerinin nicelik ve nitelik yönünden ne denli bir çıkmazın içine girdiğini görmekte gecikmeyiz. Gerçekten de, özellikle 90’lı yılların ilk yarısında, yılda en az yüz, yüzelli filmlik bir üretime sahip olan sinemamız, bu yıllarda 10 filmin altına düşmüş, dahası, majörlerin (dev Amerikan şirketleri) dayatmasıyla ve tekeliyle gösterime girme zorluğu yaşamıştı. 90’lı yıllar Türk sinemasının Majörlerle içine düştüğü ve tarihindeki en büyük krizin yaşandığı yıllardır. Üretimin düşmesi, gösterim haklarının büyük bir bölümünün, haksız rekabetle elinden alınması, Türk sinema tarihinde ilk kez yine bu yıllarda yanmıştı. Yani bu yıllarda, Türkiye’de, Majörlerin izni olmadan hiçbir Türk filmi vizyona giremezdi.

Bugün de Türk sinemasına ilişkin dağıtım ve gösterim olanaklarının büyük bir payı -neredeyse yüzde 80’e varan bölümü- dev Amerikan şirketlerinin yani Majörlerin denetimi altındadır. Yani Majörler izin vermez, kendi dağıtım ve gösterim programlarına bir Türk filmini almazsa, hiçbir Türk filminin şansı yok gibi bir şey olur. Bunun örneklerini geçmişte çok, günümüzde ise biraz seyrek de olsa görmeye devam ediyoruz.

İşin özeti, ulusal sinemamızın tümü Majörlerin denetimi altındadır. Yani Majörler bir Türk filmine sahip çıkmazlarsa, o filmin gösterim ve dağıtım olarak şansı neredeyse sıfıra yakındır. Ancak üçüncü dağıtıma girerler ki, bunun anlamı da, çok az kopya, çok az sinema ve en kötüsü de büyük kentlerin merkezi sinemalarının dışındaki, küçük sinemalar, demektir.

Bugün her hangi bir Türk filminin büyük kentin merkezi sinemalarında vizyona girebilmesi ancak Majörlerin bu filme yaklaşımıyla mümkündür. Majörler, kar etmedikleri hiçbir Türk filmini, sırf kültür-sanata katkı, ya da Türk sinemasına destek olsun diye dağıtım ve gösterimini üstlenmez. Elbette ki her şirketin ana prensiplerinden biri de kar etmektir. Ama en azından kar edilen alana yatırım da, destek de gereklidir. Türkiye’ye bu tür sözlerle giren Majörler, bırakın destek olmayı, bir çok açıdan Türk sinemasını önünü kesmiştir, diyebiliriz.

Hava sıcaklığının 40 dereceyi geçtiği şu günlerde, bırakın sinemaya gitmeyi sokağa çıkmanın bile zor olduğu düşünüldüğünde, uluslararası birkaç ödüllü filmimizin vizyona girmesi, Majörlerin bu tutumları nedeniyledir. Dünyanın hiçbir yerinde, sinema literatüründe “ölü mevsim” olarak isimlendirilen aylarda, uluslararası ödülü- hem de birkaç ödüle- sahip bir film vizyona giremez, giremez. Ama ülkemizde, bu ve buna benzer bir çok film, sinema mevsiminde kendilerine hafta bulamadıkları için - ya da Majörlerin yabancı filmlerinden mevsim içinde hafta kalmadığı için- ancak yaz aylarında vizyona girebilmektedir.

Sanırım Majörlerin Türk sinemasına destekten anladıkları budur.