Türk milletini unutmayın!
Hep şuna inandım! Türk milleti tarihi sezgileri olan bu gezegendeki en vatansever millettir. Yüksek sağduyusu ve çözüm yeteneği vardır. Tarihin dönüm noktalarında ortaya çıkar; kilidi açar ve sonucu belirler. Siyaset ve hukuk dalaverelerine pabuç bırakmaz! Türk için devlet en kutsal varlıktır. Ona yönelik en küçük tehlikeyi sezgileriyle derhal fark eder. Kelime oyunlarından medet umanlara öyle bir ders verir ki kıpkırmızı yüzlerle dolaşmak zorunda kalırlar. Yerlerde sürünen siyaset fukaralığına rağmen Türkiye dimdik ayakta duruyorsa, bunu asil Türk milletine borçluyuz. Önümüzdeki kördüğümü çözecek olan da Türk milletidir. Bütün Türkiye düşmanları, milleti ikiye bölen bu referandum sonuçlarından istifade etmek için pusuya yatmıştır.
TÜRKİYE’YE KURULAN TUZAK!
Durup dururken, hiç de yeri ve zamanı değilken bir anayasa meselesi yaratıldı. Ülkenin kaderini tek kişinin insafına bırakmak son kerte riskliydi! Türkiye’nin kendini savunma azim ve iradesinin arkasındaki gerçek güç olan milleti ve onun Meclis’ini dışlayarak gidilebilecek bir liman var mı? Kimse hayal görmesin! Böyle bir liman yok! Milletten kopan her kişi, makam ve kurum zayıf ve güdük kalır. Tarih bilinci olmayan ve insanlığın ilerleme istikametini göremeyenler Ordu’nun derelerini yukarı akıtmaya çalışıyor! Bu doğaya ve yerçekimine karşı olan garip girişim çamura saplanacaktır.
Her kurum tarihe karşı olan büyük sorumluluğunu yerine getirmelidir. Referandum OHAL koşullarında yapılmış ve evet cephesi devletin bütün imkânlarını kullanmıştır. Türk milleti, yapılan bütün baskılara ve iddia edilen seçim hilelerine rağmen yarısı ile bu girişime karşı çıktı. Kaldı ki Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) skandal kararı ile referandum bütünüyle meşruiyetini kaybetmiştir. Milletin yüzde ellisinin karşı çıktığı bir anayasa uygulanabilir mi?
YETKİ VE SORUMLULUK
Şimdi şöyle bir gerçeklik ile karşı karşıyayız. Kendisini feshetmek için çırpınan Başbakan ve Bakanlar Kurulu kiracı durumuna düşmüştür. Cumhurbaşkanı danışmanları ya da Külliye karşısında konumları iyice zayıflamıştır. 3 Kasım 2019 yılında yapılacak seçimlere kadar ülkemizin kaderini ilgilendiren temel konularda sorumluların mı, sorumsuzların mı belirleyici olacağı ciddi bir tartışma konusudur. Mevcut Anayasa’ya göre gerçek anlamda yetkili ve sorumlu hâlâ Başbakan ve Bakanlar Kurulu’dur. Milletin verdiği yetki onlaradır. Bu yetkiyi başkaları ile paylaşma hakları yoktur! Bir paralel hükümet vardı! Ülkenin başına gelmedik bela kalmadı! Artık yeni bir paralel hükümet olmamalı!
KILIÇDAROĞLU NE DEMEK İSTEDİ?
Kılıçdaroğlu seçimi değerlendirmek için kürsüye çıktı. YSK’yı haklı olarak eleştirdi. Ama birdenbire yeni anayasa talebini gündeme getirdi. Belli ki teklif AKP’ye yapılıyordu. İlginç ve dikkat çekici olan aynı talebin Avrupa Birliği (AB) ve Batı merkezlerinde de dillendirilmesiydi. Sanki bir oyun kurucu düğmeye basmış, oyuncular sahneye çıkmıştı. Eğer Kılıçdaroğlu, HDP/PKK talepleri olan “özerklik, eşit vatandaşlık (etnisitelerin eşitliği) ve tarikatlara özgürlük” için bu kulvara girdiyse, buna en başta CHP’nin Atatürkçü seçmeni karşı çıkar. Sayın Kılıçdaroğlu’nu bu yönde tamamlayıcı açıklama yapmaya davet ediyorum…
ROTAYI MİLLET ÇİZECEK!
Türkiye tarihi boyunca görmediği küresel bir saldırı ile karşı karşıyadır. Bütün ulusal çıkar alanları tehdit altındadır. ABD önderliğindeki emperyalist Batı, İsrail’i de peşine takarak ülkemizi bölmeye çalışıyor… Bu “evet-hayır” kavgası yanlıştı. Ancak gün birlik ve dayanışma günüdür.
İçeride kenetlenmeli ve aramızdaki kavgaları ertelemeliyiz… En acil iş milleti birleştiren bir milli seferberlik hükümeti kurmaktır! Emperyalistlere yılışarak, onlara yaranarak kazanılmış hiçbir zafer yoktur. Kaldı ki o güçlerle uzlaşma şansı da yoktur. Uluslararası ittifak sistemi gözden geçirilmelidir.
Yeni bir denklem ile vatan savaşına, hiç kimseye taviz vermeden, kararlılıkla devam etmeliyiz! Bu büyük millet, tarihin her döneminde olduğu gibi vatanı için her türlü fedakârlığa hazırdır. Türkiye, kimseden korkmadan, kimseden çekinmeden ulusal çıkarlarını savunmalıdır!