Türkeş: Bu iş cadı avına dönüyor

Merhum Alparslan Türkeş'in FETÖ tarafından öldürüldüğü yönündeki iddiaların sorulması üzerine Türkeş, "Türkeş, 4 Nisan 1997'de vefat etti. 2016'nın Ağustos ayında konuşanlara 'niye sustunuz' diye sorarlar. Yolda arabanız kasise girse amortisörü patlasa FETÖ'cüler yaptı. Böyle bir yaygın hava var. Cadı avına döndürülüyor bu iş. Ben bunu çok sakıncalı görüyorum. Çünkü böyle olursa esas suçluları ve suçlarını hafifletiriz. Vahim olan darbe girişimini, kalkışmayı sulandırırsınız, cıvıtırsınız." değerlendirmesinde bulundu.
"Merhum Alparslan Türkeş'in ölümünde hiçbir şaibe yoktur diyebilir misiniz" sorusuna Türkeş, "Vefatının ardından doktoru, bizler her ihtimali değerlendirdik, bir şey bulunmadı. Bir siyasetçinin vefatıyla veya siyasetten çekilmesiyle o ülkenin siyasetinde önemli farklar ve değişiklikler olursa her zaman bir soru işaretini tutmanız gerekir. 'Kesin şu oldu ya da olmadı' denmemelidir. Bunu Türkeş'in şahsında söylemiyorum. Herkesin şahsında söylüyorum. Sayın Türkeş'in vefatının ardından yapılan araştırmalarda bu tip iddialara mesnet teşkil edecek bir şey bulunmadı." yanıtını verdi.

Türkeş, 14 Ağustos'ta bir şeylerin olacağı yönündeki iddialara ilişkin, "Yeni partimin 15. kuruluş yıl dönümü kutlanacak. Kerameti kendinden menkul şahsiyetlerin kehanetlerine itibar etmeyi doğru bulmam. Türkiye'deki 15 Temmuz'daki tehlike yine vardır, yine de olacaktır. Bu nasıl olur bilemem." şeklinde konuştu.
Tarihe bakıldığında her yüz yılın ilk 20-25 yılının kurgu ile geçtiğine dikkati çeken Türkeş, "Sen istenileni yapmadığın zaman senin başına PKK, FETÖ, DAEŞ sararlar, sararlar oğlu sararlar" dedi.

"ABD bildiğini ortaya koymazsa şüphe üstünde kalır"
"Yaşananların arkasında Amerika var mıdır?" yönündeki soruya Türkeş, şu yanıtı verdi:
"Yoktur ama bize yardım etmesi lazım. Yardım etmezse şüphe onda kalır. Amerika Birleşik Devletleri ile NATO'dan bu yana 66 yıllık bir hukukumuz var. NATO'da ortağız. Gizlisi, açığı toplam 250'ye yakın ikili anlaşma var. Stratejik ortağız, onların tabiriyle model ortağız filan. Şimdi benim başıma bir felaket geliyor, 15 Temmuz'da bir darbe kalkışması oluyor. İçinde ne var diye baktığımda, elebaşı Amerika'da yaşayan, illegal terör örgütü şiddet kullanarak halkı yıldırmaya yönelik bir şey yapıyor. Biz doğal olarak bunun reaksiyonunu gösteriyoruz. Değişik unsurların beraber yaptığı bir kalkışma olabilir ama önde görünen en güçlü yapı FETÖ'ye mensup subay kılığındaki vahşiler. Bizim bulduğumuz bu. Şimdi otomatikman bunun elebaşı nerede? Amerika'da Pensilvanya'da. 'Kardeşim bunu ver' diyorsun cevap 'vermem'. 'Bunla ilgili bulgum var' diyorsun, 'ben onu bir düşüneyim' diyor. Sen dünyanın süper gücü olduğunu iddia ediyorsun, benim model ortağımsın, NATO'da 66 yıllık nikahımız var. Peki ben yanıldım, bunlar yapmadı. Kim yaptı? Bana biri bir şey yaptı. Bana bunda yardım et. Amerika'nın hatası, 'bu, şudur' diye şayet bildiğini, bulduğunu ortaya koymazsa şüphe onun üstünde kalır."

"Amerika, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'i Türkiye'ye iade etmezse bu işin bir tarafında Amerika Birleşik Devletleri'nin de olduğu kanaatine mi varacağız" sorusunu Türkeş, "Etse de bulguları çok iyi değerlendirmek lazım. İşi bittiyse verirdi. İlla vermez diye bir şey yok. Neyi, kimin niye yaptığına bakmak lazım. Münhasıran 'orasıdır' demek mümkün değil, ama şüpheyi güçlendirme sebebi; süper güçsün, milyar dolarlık istihbarat servislerin var, azcık da bize bir yardım yap. Biz bunu bulduk, 'bunlar değil'. Bu değilse kim? Senin generallerin bunlara arka çıkıyor. Onlar ne diyor, 'bizim arkadaşlardı bunlar, kötü oldu' falan." şeklinde cevapladı.

Türkeş, Amerika'nın FETÖ elebaşı Gülen'i iade etmemesi halinde iki ülke ilişkilerin bundan nasıl etkileneceğine ilişkin soruyu yanıtlarken, "İzi kalır. Uluslararası ilişkilerde, ülkeler arası ilişkilerde öyle siyah-beyazlar yoktur. Gri vardır, grinin tonları vardır. Bu derin bir kesiktir. 15 Temmuz'da Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bazı unsurlar, tedhiş yaratarak ülke yönetimine el koymaya kalkıştı. Biz bunun faillerini bulmak, arkasında şayet biri varsa onu bulmak ve bunları bir şekilde halkın vicdanını da rahatlatmak adına cezalandırmamız gerekir." ifadelerini kullandı.

Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal'a ait olduğu ileri sürülen görüntülerle ilgili bir soruyu yanıtlarken Türkeş, insanların hayatında ahlaki, gayriahlaki ve başkalarının görmemesi gereken davranışlar olduğunu söyledi. Söz konusu görüntülerin kaydedilmesini "şerefsizlik" olarak değerlendiren Türkeş, "Bana göre öbürünün yaptığı bir ayıp ise bunu bile gölgede bırakan bir şerefsizliktir." görüşünü dile getirdi.

Türkeş, idam cezasına ilişkin, "Ben ilk kaldırılırken karşıydım. 'Kaldırılmasın' dedim" ifadelerini kullandı. MHP'nin iktidar ortağı, kendisinin de başka bir partinin genel başkanı olduğu bir dönemde idam cezasının kaldırıldığını anımsatan Türkeş, bütün milletvekillerine mektup yazdığını ve devlete ve çocuklara karşı işlenen suçlarda idam cezasının kaldırılmaması gerektiğini anlattığını belirtti.

Bugün de aynı fikirde olduğunu dile getiren Türkeş, "Bugünkü süreç ayrı bir şey. İki tane adama ceza verelim diye Türkiye'yi ortaçağa sokar mıyız sokmaz mıyız, çok uzun bir tartışma. Başlı başına bir program gerektiriyor." dedi.

Af konusundaki tartışmalara yönelik Türkeş, affı sağlıklı ve netice verici bulmadığını ifade etti. "Rahşan affı" ile dışarı çıkan birçok insanın tekrar suç işleyerek cezaevine döndüğüne dikkati çeken Türkeş, "Islah edici değil. Mahkumiyetin maksadı nedir; ders almaları, ıslah olmaları" dedi.