Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında PKK’ya el uzatılamaz Bugün yanlış yere açılan kapıların bedelini ödüyoruz

“Türkiye’nin önünde zor günler var”… Hangi siyasetçiyle konuşsak herkesin hemen ilk cümlesi kaçınılmaz olarak bu. Aslında açıyı biraz daraltsak, sokakta karşılaştığınız birine de sorsanız o da hangi siyasi partiden olursa olsun en azından kendi önünü görüyor. Daha doğrusu ayın sonunu bile göremeyeceğini görüyor.

Tepkiler kuşkusuz ilk önce iktidardaki partiye, AK Parti’ye yöneliyor… Öfke büyüyor. İhtiyaçlar gelip dayattıkça çaresizlik katlanarak artıyor. Oyları hızla düşüyor.

YAZ BİTTİ TAKKELER ÖNÜMÜZDE

Yaz sakinliği bitti. En fazla tatilden vazgeçildi. Pahalı meyve yerine ucuzundan yarım kilo alındı diyelim. Okullar açıldı. Sistem, İlköğretimden başlayarak özel ve güzele döndü; elbirliğiyle özelleştirildi. Mahalledeki okulumuz bitti. Taksitler duyda inanma düzeyinde. Üstüne bir de servis ücreti.. üstü başı.. kalemi defteri..

Üniversitelere gelince… çalışmış biricik kızı, geleceğiyle ilgili parlak hayaller kurabileceği bir yeri kazanmış… sevinemiyorlar… dert daha da büyümüş… hiç kimse neredeyse kendi kentinde gidemiyor ki üniversiteye… herkes yer... kent… bölge değiştiriyor. Eğitim ve sınav sistemi ne yazık ki böyle buyuruyor.

Gelsin sana yurt derdi.

Sarmal giderek artıyor.

Bunalıyoruz.

Çare? Çözüm?

AMAN ABD’CİĞİM BEN ETTİM SEN ETME

Dön ikinci Parti’ye bak… hani bir umut…

(Şimdi yazıyı bitirdim göndereceğim, bir okuyayım baştan dedim. Bu satıra gelince fark ettim ki, dilim varıp “CHP” bile diyememişim. İçine Biden, PKK, sahte sol, emperyalizmin bütün kirleri kaçmış bir Parti oldu “CHP”)

Sahnedeler… mikrofon açık kalmış… umurlarında mı… birbirlerine giriyorlar. Herkes biliyor birbirlerinin arkasından kuyularını kazdıklarını. Çok meşguller. Bizi görmüyorlar bile.

Doludan kaçsak kasırgaya tutulacağız, öyle yani! Benim dilimin gitmediği gibi kimsenin eli de oya gitmiyor.

O kadar paralar pullar… işe yaramıyor. I ııh!

Ekonomi? Uluslararası ilişkiler? Dost? Düşman?

İlginç! İkisinin de bulduğu çare aynı.

Daha önce denenmiş yol, ama yok ki başka bir şey; moda deyimiyle “portföylerinde”…

-“Aman ABD’ciğim ben ettim sen etme!”

ABD’nin derdi başından aşkın.

O da çaresiz.

O PROJE RAFA ÇOKTAN KALKTI

Türkiye öznelinde o da diyor ki; ya Türkiye, Yükselen Asya’nın yükselen ülkesi olursa ne olacak, daha da beter olacağım, vuralım beline kazmayı, daha da muhtaç olsun, daha da bana avuç açsın… Bölgeyi kendime göre yeniden düzenleyeyim.

Rafa kalkmış “projeye göre dizayn..” edecek güya…

Artık eşek arısından medet ummak yok! ABD’nin başına çuval geçecek. O dil kopacak! O boru elinden alınacak!

Aslında çare bu! Tek çare!

Üretenlerin Güçlü Millî Hükümetini kuracağız!

İşte Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında PKK’ya uzanan el, bu sesi duymalı!

Bu bir feryat.

Sıradan bir iktidar uğruna bu güneş batamaz!

Daha önceleri de yanlış kapılardan yapılan, Habur’dan HÜDAPAR’a kadar “açılımların” bedelini çok ağır ödüyoruz.

Bugünlere böyle geldik.

Rota değişecek. Çıkış yoluna girilecek.

Yeter artık!