Türkiye enerji merkezi olma yolunda ilerliyor

Geçen hafta içinde Silivri’de Avrupa’nın en büyük yeraltı gaz depolama tesisi açıldı. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmada Silivri’de ulaşılan kapasitenin 4.6 milyar metreküp olacağını açıkladı. Bu yıl doğal gaz tüketiminin 53.5 milyar metreküp olduğunu göz önüne alırsak yapılan tesisin önemi ortaya çıkıyor. Türk enerji sektörünün son yıllarda ulaştığı seviye ve yeni oluşan çok kutuplu dünyanın Türkiye’yi getirdiği stratejik konum Türkiye’nin önünü açan fırsatları ortaya çıkarıyor.

ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIK  YÜKSEK ENFLASYON DEMEKTİR

Türkiye 7 doğalgaz boru hattı, 4 LNG tesisi, 15 giriş noktası ile dünya enerji piyasasında önemli bir konuma gelmiş bulunuyor. Öte yandan Türkiye’nin enerji sektöründe dışa bağımlılık oranı yüzde 71’dir. Enerjide dışa bağımlılık ekonomide büyük bir yük olarak karşımıza çıkıyor. Zira son bir yıllık ÜFE ve TÜFE oranının içinde enerji maliyetlerinin önemli bir payı var. TÜİK verilerine göre Kasım 2022 tarihli ÜFE verileri içinde en yüksek kalemler enerji maliyetleri ile ilgilidir. Birinci en yüksek kalem elektrik, gaz, buharda artış oranı yüzde 443’tür. İkinci en yüksek kalem ise ilk kalemi etkileyen ana etken olan enerji kalemidir. Bu kalemin yıllık değişim oranı Kasım 2022’de yüzde 337’e ulaşmıştır. ÜFE’nin genelini yükselten bu maliyetler dolaylı olarak TÜFE’deki en yüksek oranda artış gösteren ulaştırma ve gıda gibi kalemlere yansımaktadır. Enerjide dışa bağımlılığın getirdiği diğer bir sorun döviz talebinin yüksek olması, süreklilik arz etmesi ve buna bağlı olarak dolarizasyonun tetiklenmesidir.

CARİ AÇIĞIN TEMEL NEDENİ

Enerjide dışa bağımlılığın diğer olumsuz etkisi ise sebep olduğu yüksek cari açıktır. Türk ekonomisinin cari dengesi Ocak - Ekim 2022 döneminde 38.2 milyar dolar açık vermiştir. Enerji ve altın hariç cari işlemler hesabı 43 milyar dolar fazla vermiştir ve buna karşılık enerji ithalatının faturası yaklaşık olarak 65 milyar dolar olmuştur. Yani enerji bağımlılığımız artı veren cari dengemizi eksiye düşürmekte ve büyük bir açığa sebep olmaktadır.

ELEKTRİK PİYASASININ ARTI VE EKSİLERİ

Elektrik piyasası Türk enerji sektörünün önemli bacaklarından birisidir. 2021 yılında elektrik üretimi yüzde 9 artışla 329 TWh’e ulaştı. Üretimin yüzde 78.3 ü özel sektör tarafından gerçekleştiriliyor. Elektrik üretiminde doğalgazın payı arttı ve yüzde 33’e ulaştı. Üretimin yüzde 30’u ithal kömür ve linyit santralleri, yüzde 17’si akarsu ve hidroelektrik santralleri ile gerçekleşiyor. Rüzgarın payı yüzde 9’a, güneşin payı yüzde 4’e ulaştı ve toplam üretim içindeki payını artırarak rekor tazelemeye devam etti. Güneş ve rüzgâr enerjisinin son 6 yılda ulaştığı seviye gerçekten çok dikkat çekici ve sevindiricidir; zira 6-7 yıl öncesinde hemen hemen yok denecek seviyedeydiler. Yenilenebilir enerjinin yani hidroelektrik, güneş, rüzgar, jeotermal, biyokütle, elektrik üretimindeki toplamı 117 TWh’a ulaştı ve toplam üretimin yüzde 35’i bu yolla sağlandı. Madalyonun diğer tarafına baktığımızda ise; elektrik üretimi için kullanılan doğalgazın hemen hemen tamamı, kömürün ise yüzde 56’sı ithal edildi.

GELECEĞİ PARLAK

Elektrik piyasası yüksek talep potansiyeli nedeniyle gelecek vaat etmeye devam ediyor. Sektörde yüksek oranlı yatırım potansiyeli bulunmaktadır. Ayrıca Türkiye'de yenilenebilir enerji kaynaklarına erişim potansiyeli çok yüksektir. Öte yandan elektrik üretiminde ithalata yüksek bağımlılık ve sektörde bulunan çok sayıda şirketin zayıf yapısı sektörün olumsuz tarafını oluşturuyor. Sektörde çok sayıda şirket yüksek borçluluk oranına sahip ve düşük öz sermaye ile yoğun sermaye gerektiren bir sektörde var olmaya çalışıyor. Bu da sektörün istikrarını tehdit eden risk faktörlerden birisini oluşturuyor.

EN YÜKSEK BAĞIMLILIK GAZDA

Doğal gaz piyasası enerji sektörünün diğer önemli bacağıdır. Yıllık doğal gaz talebi 60 milyar m3’tür; bu anlamda Türkiye, Almanya ve İtalya ile Avrupa’da doğal gaz talebinde ilk üçte yer almaktadır. İthalatın yüzde 45’i Rusya’dan, yüzde 16’sı İran’dan, yüzde 15’i Azerbaycan’dan sağlanıyor. Devam eden yeraltı gaz depo projeleri, çok sayıda boru hattının kullanımda olması, yapılan rezerv çalışmaları gibi gelişmeler doğalgaz piyasasına güç katıyor ve millileşme potansiyelini yükseltiyor. Atılan adımlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettiği 2050 yılında dışa bağımlılık oranının yüzde 13’e düşürülmesi hedefinin gerçekçi olduğunu gösteriyor.

MİLLİ PETROL SEKTÖRÜ GELİŞİYOR

Petrol piyasası enerji sektöründe önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye’de 2021 yılında 3.4 milyon ton petrol üretilip 31.4 milyon ton petrol ithal edildi. Üretim toplam arzın yüzde onunu oluşturuyor; Gabar’da keşfedilen yeni rezervle birlikte bu oranın yüzde 20’e ulaşması bekleniyor. Ne yazık ki ham petrol ithalatı cari açığın temel bileşenlerinden birisidir. Dolayısıyla üretimde en küçük artış dahi büyük bir önem arz etmektedir. Son yıllarda gerçekleştirilen sondajlar, oluşturulan sismik araştırma filosu ve altyapı yatırımları bu sektörde dışa bağımlılığın azaltılması adına umut vaat ediyor.

ENERJİ PİYASASI İÇİN ÖNERİLER

  • Enerji sektörü stratejik bir sektördür ve milli güvenlik açısından büyük önem arz etmektedir.
  • Stratejik sektörler ‘serbest piyasa’nın insafına bırakılamaz. Dolayısıyla bu sektörde düşük öz sermayeye sahip yüksek borçlu özel şirketlerin tasfiye edilmesi, elektrik şarj istasyonları ve yenilenebilir enerji gibi daha uygun alanlara yönlendirilmesi gerekmektedir.
  • Elektrik piyasasında üretim dışındaki tüm alanlar kamuya bırakılmalıdır, üretimde kamunun ağırlığı artırılmalıdır.
  • Mevcut veya yenilenen enerji ithalat kontratlarında ödemelerin milli paralarla yapılması şartının getirilmesi gerekmektedir.
  • Petrokimya tesisleri çoğaltılmalıdır, ARGE ve inovasyon konusunda altyapımız güçlendirilmelidir.
  • Kömür santrallerinde yerli kömürün kullanım oranı artırılmalıdır.
  • Doğal gaz ve petrol üretimi için yapılan altyapı yatırımları artan oranda devam ettirilmelidir.

Kaynakça; https://www.teias.gov.tr/stratejik-plan
https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Yurt-Ici-Uretici-Fiyat-Endeksi-Kasim-2022-45860