Türkiye için güzel günler yaklaşıyor!
Evet sorunlarımız çok büyük. Bunu kabul etmek gerek. Neden derseniz daha ‘Virüs’ öncesi tıkanmış bir ekonomiye sahiptik. 2013 yılındaki Bernanke miladı olarak adlandıracağımız Amerikan Merkez Bankası FED’in genişleyici politikalarından dönüş sinyali, dolar bolluğunun, sahte cennetin biteceğini, Türkiye’de kurun yukarı çıkacağını ilan etmişti. Buna, iç siyasette “öfke dilinin bir iletişim yöntemi” olarak seçilmesi, ekonomide “dışa bağımlılığı koparacak, milli üretim” için harekete geçilmemesi tuz biber ekmişti. Yani, üretim devriminden uzak duruşun bedeli büyük bir durgunluk olmuştu. Şimdi ‘Virüs’ tesiri ile bedelin biraz daha artacağı günler geliyor.
Türk hane halkı için iktisadi manzaraya baktığımızda gördüklerimiz çok net. Mart ayını kapsayan işsizlik verileri Mayıs ayında yayınlanacak. Ama İçişleri Bakanlığı’nın 19 Mart tarihinde yaptığı açıklamada 149 bin 382 iş yerinin geçici süreliğine faaliyetlerine son verdiğini biliyoruz. Buna bağlı olarak sırf ‘Virüs’ nedeni ile işsiz kalan sayısı 2 milyonu geçecek…
Geçtiğimiz günlerde işsizlik ile alakalı ilk korkutucu rakam ABD haftalık işsizlik başvurularından gelmişti. Başvuru sayısı 281 binden bir haftada 3.3 milyona çıkmıştı. Daha sonraki hafta ise tablo daha da kötüydü. 28 Mart ile biten haftanın işsizlik verilerinde bu kez rakam 6 milyon 648 bin kişiye yükseldi.
Amerika’da iki haftada toplam 10 milyon işsiz oluştu. Şubat ayında ‘Virüs’ öncesi yaklaşık 5.8 milyon işsize son iki hafta rakamı da eklendiğinde toplam işsiz 15.7 milyona ulaştı.
Amerikan rakamlarını verme nedenimiz şu: Avrupa’da da durum farklı değil. Avrupa, Çin, Rusya ve ABD, Türkiye’nin en büyük dış ticaret ortakları. Bu ülkelerdeki işsizlik, talebin düşmesi demek. Bu da Türkiye ihracatının büyük bir darbe yemesi anlamına geliyor. ‘Virüs’ öncesi iç piyasanın durgunluktan çıkmak için mücadele ettiği bir atmosferde, ihracat, Türkiye’nin elindeki jokerdi. Şimdi el, oldukça zayıflıyor…
Ancak bu ‘Virüs’ krizi ile Türk halkının karantina günlerinde gelecek için artık üzerinde mutabık kaldığı konular var. Bunlar:
1-Bağımsız ekonominin ne kadar hayati olduğu. Yani girdilerde dışa muhtaç bir ekonominin, kur farklı nedenlerle arttığında, başının durgunluk belasından kurtulamadığı.
2-Girdilerin bugün ‘Virüs’ yarın politik bir nedenle Türkiye’ye akışında sorun çıktığında üretimin aksayacağı. Bunun da işsizlik ve gelirleri düşüreceği.
3-Anılan bu olumsuzlukları etkisiz hale getirmek için ‘Üretim Devrimini’ yapabilecek ekonomi politikası yapıcılarının karar mercilerine getirilmesinin zorunluluğu.
Ulusumuz tarih boyunca görünen düşmanları alt etmesini bilmiştir. Şimdi görünmez bir düşmanla, ‘Virüs’le savaşıyor. Bu görünmez düşmanın kesin yenilgisinden sonra bu sefer içinde yaşadığımız ekonomik-politik alanların daha iyi işlemesi için gereken iradeyi göstereceğiz. Bu bağlamda hane halkları, firma sahipleri, yani milli irade ‘Virüs’ten sonra daha güzel bir Türkiye kuracak…
Biraz daha sabredin, Türkiye için güzel günler yaklaşıyor!