Türkiye lider bir ülkedir
Türkiye’nin öncülük ettiği İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İstanbul zirvesi yalın bir gerçeği gün yüzüne çıkardı. Türkiye bağımsız adımlar atınca bütün dünyada hem saygınlığı hem de ağırlık puanı artıyor. Bağımsız hareket eden Türkiye hem bölgesel hem de küresel düzlemde büyük bir etki yaratıyor. Bunun doğal sonucu olarak her ülke Türkiye ile olan ilişiklerini yeniden değerlendirmek zorunda kalıyor. Ülkemizi ayrıntılı olarak analiz eden çevreler Türkiye’nin hiç bilmedikleri, belki de unuttukları başka bir yüzü ile karşılaşıyorlar.
TÜRKİYE ABD İLE SAVAŞI GÖZE ALDI
Aydınlık, Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in Berlin Körber Vakfı’nda yaptığı geniş yankı yapan konuşmayı yayımladı. (14 Aralık 2017) Konuşma esas olarak, “ABD hegemonyasının gerilediği ve bu geri gidişin gelecekte de devam edeceği” mesajını veriyordu. Ama bu konuşmanın içinde bir cümle vardı ki içine çok büyük anlamlar yüklenebilirdi: “Türkiye, Kürdistan planı nedeniyle ABD ile silahlı çatışmayı dahi göze aldı!”
Bu köşeyi takip edenler hatırlayacaklardır. Sürekli şu konuyu işledim. Türkiye, Fırat Kalkanı Harekâtı ile ABD’nin askeri hedefi olan bir alanı silahla denetimi altına aldı. TSK, 25 Nisan 2017 günü Cezire terör kantonundaki Karaçok’ta ABD’nin kara gücü PYD’yi göstere göstere vurdu. ABD tank namlularını Türkiye’ye doğru çevirdi. Daha önce 24 Temmuz 2015 günü Türk Hava Kuvvetleri, açılımı sona erdirerek ABD’nin hava sahasını denetlediği Kuzey Irak’ta PKK kamplarını yerle bir etti. Böylece örtülü Türk-Amerikan savaşı başladı.
Ayrıca şunu da vurgulamıştım. Dünyada bu cesur ve onurlu karşı duruşu sergileyebilecek tek ülke Türkiye’dir. Ne Çin ne Rusya ne İran ne de başka bir ülke böyle bir girişimde bulunabilir. İşte Rusya! ABD’nin Suriye’de işgal ettiği alanları kendi hanesine yazıyor. PYD ile ortak harekât yapıyor! Unutmayalım ki Rusya ve İran, BM Güvenlik Konseyi’nin terörist bir örgüt olarak tanımladığı IŞİD tehdidi ile mücadeleyi esas alan bir strateji belirledi. Hiçbir zaman ABD’nin ilgi alanına doğrudan müdahale etmediler.
Görüldüğü gibi, dünya her şeyi çok iyi takip ediyor ve taşları yerli yerine oturtuyor. Alman Dışişleri Bakanı, “Türkiye, ABD ile silahlı çatışmayı göze aldı!” diyerek, Türkiye’nin bu özel kimliğini de teşhis ediyor.
İSTANBUL ZİRVESİNDE TÜRK RÜZGÂRI
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın zirvede kürsüden söylediği şu sözlerin altını çizmeliyiz: “İstanbul zirvesi başarı ile sonuçlanan ender toplantılardan birisidir.” Türkiye, kısa sürede İİT’yi toplayarak çok başarılı bir organizasyona ev sahipliği yapmıştır. İİT’nin oybirliği ile açıkladığı sonuç bildirgesi, hem ABD’ye hem de emperyalist düzene meydan okuma niteliğindedir. Büyük çoğunluk bu toplantının idare-i maslahat niteliğinde olacağını düşünüyordu. Ama Türkiye’nin liderliği ile zirvede “Doğu Kudüs Filistin’in başkenti ilan edildi!” Bir anlamda, “Kudüs İsrail’in başkentidir!” diyen Trump’a, “El mi yaman bey mi yaman!” deniliyordu. Ayrıca ABD’nin hukuk dışı girişimini Birleşmiş Milletler’e (BM) taşıyacak net bir irade beyanı ortaya konuldu.
Türkiye, Filistin için oluşan güçlü kamuoyu rüzgârını arkasına alarak, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve hatta Mısır gibi gönülsüz ülkelere de imza attırmayı başardı. Türkiye’nin ayağa kalkışı ile tüm İslam dünyası az ya da çok hareketlendi.
Türkler imparatorluklar kurma yeteneği ve geleneği olan köklü bir millettir. Dünyayı sarsan güçlü bir tarihi geçmişe sahiptir. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti devleti ve millet olarak Türklerin dostlarına karşı sorumluluk duygusu çok yüksektir. Türkiye bağımsız bir kulvara girerek güçlendikçe dünya üzerindeki etkisi çok daha büyük olacaktır. Böyle bir Türkiye’nin her adımı bölgede ve dünyada en az üç adıma tekabül edecektir.
Türkiye, Batı’nın çizdiği sınırlamalar içine hapsedilecek ve AB treninin yük vagonu olacak sıradan bir ülke değildir. Emperyalist lokantada garson olmak Türk’e ve Türkiye’ye yakışmaz! Türkiye şanlı tarihi, coğrafyası ve tarihin kendisine yüklediği misyon nedeniyle tam bağımsız olmak mecburiyetindedir.