Türkiye sıçramanın içinde

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın “Bize 150 yıldır modernleşme adı altında başkalarının hikayeleri anlatıldı. Artık kendi hikayemizi yazma zamanıdır” paylaşımıyla başlayan tartışmada bir yanlış var.

FİKİRLER TARİHE HAPSEDİLİYOR

Fikirler neredeyse tümüyle tarihe hapsediliyor ve tarihteki konumlanmalar, daha önce söylenen, yazılıp çizilenler üzerinden ifade ediliyor.

Oysa karşımızda çok yeni bir olgu var. Kalın 9 Ağustos’ta CNNTürk’te katıldığı programda da şunları söyledi:

“Bize modernleşme adı altında dayatılan hikayenin içinde beyaz olmayan adam yok. Siz yoksunuz, ben yokum, Çin medeniyeti, Hint medeniyeti, Afrika medeniyeti, Latin Amerika hatta Rusya yok.

“Milli Mücadele bu bahsettiğim Avrupa merkezciliğe ve oryantalizme karşı itirazın en somutlaşmış mücadelelerinden biridir. Modern dönemin en büyük en güçlü antiemperyalist hareketidir. Türk milleti burada bir büyük destan, bir büyük hikaye yazdı. Ben diyorum ki bizim büyük hikayemizin özünde bu itiraz var, bu direniş var. Bugün bu ruhu Türkiye tekrar kuşanmak zorunda ve ben tekrar kuşandığını düşünüyorum.

“Bize dayatılan 150 yıllık modernleşmenin iki ana unsuru vardı: 1) Avrupa merkezcilik, 2) Oryantalizm. Birinci, hukuğun, medeniliğin, yüksek kültürün, ilerlemenin kriteri Avrupa’da üretilen değerlerdir diyen bir bakış açısı. Bu tarihe, bilim, düşünce, felsefe ve mantık kadim Yunan’da başladı diyerek yansıdı. Onlar, İslam bilimi ve felsefesini derinden etkiledi doğru. Ama o kadim Yunan filozoflarının neredeyse tamamı kadim Mısır’a gerçek bilgeliğin ve felsefenin merkezi olarak baktılar. O zaman MÖ 4000’e gittiniz ve tarih perspektifi bir anda değişti. Belki biraz daha araştırırsak kadim Mısır Göbeklitepe’ye çıkacak. Avrupa merkezci tarih perspektifi bizim ufkumuzu o kadar daralttı ki bu tarih kayboldu.

“Türkiye bugün dünya sistemi içerisinde antiemperyalist bir duruş sergiliyor mu sergilemiyor mu? Soralım, sisteme kim itiraz ediyor?

“Marx, üzerine bina ettiğiniz o görkemli yapıların altında işçilerin emeği var, ceseti var, her şeyi var dedi. Komünist Manifesto’yu bu gözle okuyun, vicdanı olan herkes, adalet duygusu olan herkes onun altına imzasını atar.

“Bazı arkadaşlar solculuk adına Rojava devrimi yapıyoruz diye Kuzey Suriye’de şurada burada birtakım maceralara atılıyorlar. Amerikan koruması altında solculuk yapıyoruz diyorlar. Nerede kaldı antiemperyalizm? Kim veriyor o kendine solcuyum diyen PYD’ye silahı, parayı?”

YEPYENİ BİR SÖYLEM

Benim nezdimde bu sözler tartışmayı bitiriyor. Ancak bazı arkadaşları tatmin etmedi ve bir tarih tartışmasıdır başladı. Bu söylemin, Kalın’ın kitaplarında da bu netlik ve bütünlükte yer almadığını, yazarımız Gaffar Kalınca’dan öğrendim.

Yepyeni bir söylemle karşı karşıyayız. İfade eden de Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü.

ALBAYRAK’IN AÇIKLADIĞI BİLDİRGE

Şimdi bir alıntı daha yapacağım. Maliye Bakanı Berat Albayrak, İbrahim Kalın’dan birkaç gün sonra 12 Ağustos’ta CNNTürk’te programa çıktı. Albayrak’ın açıklamalarını Aydınlık, isabetli biçimde “Özal döneminin sonu” başlığıyla manşet yaptı. Açıklamadan vurgular şöyle:

“Her alanda milli bağımsızlık mücadelesi.

“Bu nedenle iki senedir tertipler ve baskılar…

“Ekonomi modelini değiştirdik.

“Eski model: Yüksek faiz, düşük kur, ithalata bağımlı.

“Eski model artık sürdürülemez.

“1980’den sonra ekonomiyi kurla ölçme algısı oluştu.

“İthalat cenneti olduk.

“Üretim ve istihdam odaklı ekonomiye geçiyoruz.

“Önceliğimiz bağımsız milli ekonomi.

“Güvenlikte ve dış siyasette de bağımsızlık.

“Siyasal ve ekonomik bağımsızlık birbirini güçlendirir.

“Doğu Akdeniz’de kaynaklarımıza sahip çıkıyoruz.

“Bağımsızlığın bedeli var ecdadımız ödedi.”

DEVRİM OLUYOR

Bu bildirgenin, Vatan Partisi programından farklı olmadığını görüyoruz.

Dönelim baştaki tartışmaya. Enerjimizi tarih tartışmasıyla harcarsak, bugünkü yeni durumu anlayamayız. Türkiye bir sıçramanın içinde. Olan bitenler elbette son altı yıllık süreç içinde anlaşılabilir. Ama yeni bir durumdur. Önce ve ağırlıklı olarak bunu değerlendirmeliyiz. Tersi Vatan Partisi’ni de anlamamak demektir. Çünkü gelinen yerde belirleyici rolümüz var.

Hadi bunu da geçelim. En önemlisi geleceği kuruyoruz.

Kurmakta da kararlıyız.

Dip not: ABD eski Başkan Yardımcısı, şimdinin de Demokrat başkan adaylarından Joe Biden’ın 7 ay önceki sözlerinin bugün gündeme gelmesi ve büyük infial yaratması da bu yeni sürecin parçasıdır. Açıklamanın en önemli muhatabı Kemal Kılıçdaroğlu, “Yedi ay önceki sözler niye bugün konuşuluyor” diye karşıladı ve yerini bir kez daha belli etti.

Biden, ABD’nin Rand raporunda yer alan stratejiyi özetlemiş. “Önümüzdeki yedi yıl” gibi baksak yanlış değil. Sözleri küçümseyen herkese 2019 Aralık’ında kamuoyuna yansıyan raporu incelemelerini öneririm.