Türkiye tuzağa çekiliyor

9 Mayıs Perşembe günü 2024 yılının ilk 3 ayını esas alan “Enflasyon Raporu” toplantısı Merkez Bankası Başkanı Sn. Fatih Karahan Başkanlığında yapıldı.

Fatih Karahan özet olarak; enflasyonda Mayıs ayında zirve olacağını. Mayıs ayında enflasyonu yüzde 75, 76 oranında beklediklerini. Bu artışın doğal gazda 25 m3 fiyatının tekrar ücretlendirilmeye başlamasının etken olacağını. Haziran ayından itibaren enflasyonda “baz etkisi” ile düşüş beklediklerini söylemiştir. Genel söylemde enflasyonda etkin, alınan önlemler çerçevesinde bir düşüş beklenmediği izlenimi aldım. Hala ekonomi yönetimi enflasyonu düşürebilecekleri konusunda emin değiller. (ya da aşağıda anlatacağım gerekçelerle enflasyonu bir süre daha, yabancı sermaye tam olarak girinceye kadar düşmesini istemiyorlar)

ENFLASYONUN NEDENİ

Ayrıca Fatih Karahan enflasyon artışının nedenini, sunumundan kendi ifadesi ile yazıyorum; Ana gruplar bazında incelediğimizde son dönemde hizmetler grubundaki fiyat artışlarının diğer gruplara göre daha güçlü olduğunu görüyoruz. Nisan ayı itibariyle yıllık enflasyon temel mal grubunda yüzde 57 civarında iken hizmet grubunda yüzde 97’dir. Hizmet sektörüne ait yayılım endeksi tarihsel eğiliminin üzerinde seyrederek fiyat artışlarının sektör geneline yayılmaya devam ettiğini işaret etmektedir. Sektörün emek yoğun yapısı kısmen bu gelişmeyi açıklarken, geçmiş enflasyon endeksleme davranışının etkisi özellikle yönetilen yönlendirilen kalemler kira, sağlık ve eğitim hizmetleri üzerinde hissedilmektedir.

Buradan açıkça anlaşılacağı üzere ekonomi yönetimi enflasyonun nedenini işçi ücretlerine bağlamaktadır. Ayrıca enflasyona neden olan fiyatlamaların merkezine ise kira, sağlık ve eğitimi alarak tespitlerinin ne kadar hatalı olduğunu da bir kez daha göstermektedir. Her üç faktörde Türkiye’de gelirin en üst yüzde 20’lik dilimini ilgilendiren. Diğer yüzde 80’lik kısmın ilgisi olmayan kira geliri, özel sağlık giderleri ile özel okul giderlerini kapsamaktadır. Halkın büyük çoğunluğunun bu fiyat artışları ile bir ilgisi yoktur.

SWAP’LARA ENGEL

Bir detaydan burada bahsetmeden geçemeyeceğim. Bir soru üzerine Karahan, “SWAP’ların serbest bırakılmasının BDDK yetkisinde olduğunu söyleyerek. Aslında Türkiye’de ekonomik istikrarsızlığın önemli araçlarından olan SWAP’ların ekonomi yönetimi içinde tartışıldığını ancak bir önceki Merkez Bankası Başkanı olan Sayın Şahap Kavcıoğlu’nun şimdiki BDDK Başkanı olması nedeniyle istikrarsızlık ve spekülasyon aracı olan SWAP’lara BDDK tarafından izin verilmediğini söylemiş oldu.

Mehmet Şimşek bazı direnç noktalarını aşamıyor. Buna başka bir deyimle Milli Devlet Direniyor diyebiliriz.

Sn. Şahap Kavcıoğlu’nu bu tutumundan dolayı kutluyorum.

Gelelim tuzak meselesine.

Aşağıdaki tablo enflasyonun aylık değişimini gösteren TÜİK verisidir. Tabloya dikkat edilirse 2023 yılı Temmuz ve Ağustos ayı enflasyonları diğer tüm aylardan yüksektir. Sırasıyla Temmuz yüzde 9,49 ve Ağustos yüzde 9,09. Bu ayların özelliği nedir? Mehmet Şimşek ve ekonomi yönetiminin Haziran ayında iktidara yerleştikten sonraki ilk 2 ayı olmasıdır. Dikkat edilirse bu aylar haricinde sadece 2022 yılı Ocak ayı yüzde 11,10 ile enflasyon yüksek. Zaten bu ay dünya enerji, ham madde ve gıda fiyatlarının da çok yükseldiği bir ay idi.

Şimdi aşağıda yıllık enflasyon grafiğini göstermek istiyorum.

Tabloya dikkat ederseniz enflasyon 2022 kasım ayına kadar yükseliyor. 2022 Kasım ayından itibaren enflasyon düşmeye başlıyor. Enflasyon Mehmet Şimşek ekonomi başına gelinceye kadar düşüyor. 2023 temmuz ayından itibaren enflasyon tekrar yükseliyor. İşte bir yukarıdaki aylık enflasyonda yüzde 9’lara yükselme ile enflasyon tekrar yükselmeye başlıyor. Hala yükselmeye de devam ediyor.

Burada kritik olan konu şu; düşen enflasyon neden iktidar değişimi sonrasında, enflasyonla mücadele adı altında yükselmeye başladı?

Enflasyonun yükselmesine paralel olarak, enflasyonu düşürmek amaçlı olarak merkez bankası faizleri yüzde 8,5’den mart 2024 ayında son olarak yüzde 50’ye yükseltmişlerdir. Bu yükseltmeye pozitif gelir vererek tasarrufları, harcamalardan tasarrufa yöneltmek adı verilmiştir. Aslında yapılmak istenen Londra ve New York fonlarını Türkiye’ye girmeye ikna etmektir. Enflasyon raporu toplantısında da Başkan, diğer gelişmekte olan ülkelerde portföy fonlarının çıkış yaptığı halde Türkiye’ye fonların giriş yaptığını söyleyerek gerçek niyeti belli etmiştir.

FAİZİN ARKASINDAKİ SEBEP

IMF VE DÜNYA BANKASI

Enflasyon ile mücadele adı altında yapılanlar, yukarıda 2 tablodan anlatmaya çalıştığım gelişmelerdir.

Enflasyon zaten düşerken iş başına gelen ekonomi yönetimi, sözde enflasyonu düşürmek adı altında, enflasyonu aldıkları yüzde 38,2’den 1 yıl daha dolmadan yüzde 69’a taşımışlardır. Bu enflasyon artışı bahane gösterilerek faiz yüzde 50’ye çekilmiştir. Bu faizi yükseltmenin amacı, bu riski alacak yabancı fonların piyasayı cazip görerek Türkiye’ye girmelerini sağlamaktır. Bu fonları ikna etmektir. Zaten başta IMF ve Dünyası Bankası olmak üzere tüm Atlantik kurumları bunu desteklemek için sanki söz birliği etmişçesine Mehmet Şimşek yönetimi ve uygulamalarını övmektedirler.

Dünyada Arjantin’den sonra ikinci yüksek faiz oranı Türkiye’de gerçekleşmiştir. Burada iyi niyet aramak sadece safdilliktir.

Burada hedef 2016 yılından itibaren Türkiye’den kovalanan sıcak paranın, tekrar, istendiğinde ekonomik istikrarsızlık yaratmak için Türkiye’ye tekrar sokulması operasyonudur. Tabi bu arada bu riski alan sıcak para sahipleri ciddi yüksek gelire sahip olacaklardır.

2019 yılında Donald Trump attığı mesajda Türkiye eğer kendine gelmezse daha önce yapıldığı gibi (2018 yılı Ağustos ayındaki kur atağını kast ediyor) Türk ekonomisini tekrar mahvedeceğini söyledi.

AK Parti iktidarının ekonomik sorunları birlikte çözebileceğini düşündüğü ABD’den daha önce başına gelenlerden ders almadığı anlaşılmaktadır.

Türkiye kendisini tuzağa taşıyan böyle bir iktidarı uzun süre sırtında taşıyamaz.

Türkiye en kısa zamanda Vatan Partisi Üretim Devrimi programını uygulayacak Üreticilerin İktidarına kavuşacaktır.