Türkiye’nin bir ölüp bin dirilen kahramanları

Tam bağımsızlık yolculuğumuzda dev adımlar atmakta hünerli, cesur ve mükemmel yetişmiş
dâhilerimizin şüpheli ölümleri, günümüzde de gizemini sürdürmekte ve toplum vicdanını rahatsız
etmeye devam etmektedir. Elbette peşini bırakmayacağız...

“2 Mart 1949 tarihinde Sütlüce'deki fabrikasında peş peşe gerçekleşen üç büyük patlama nedeniyle
aralarında Nuri Killigil'in de bulunduğu 27 kişi ne yazık ki hayatlarını kaybetti. O patlamada Nuri
Killigil'in cesedi bulunamadı ve boş tabutla defnedildi. “

Bu olay o dönem kimileri tarafından kaza olarak değerlendirilirken, kimileri tarafından İsrail istihbaratı
tarafından organize edilen bir olay olarak değerlendirildi.

“17 Şubat 1993 tarihinde Orgeneral Eşref Bitlis’in Ankara'dan Diyarbakır'a gitmek üzere bindiği
uçak, kalkıştan kısa süre sonra şüpheli bir şekilde Yenimahalle'deki PTT İşleme Merkezi'nin
bahçesine düştü ve kazadan hiç kimse kurtulamadı.”

Bu olay o dönem kimileri tarafından kaza olarak değerlendirilirken, kimileri tarafından ABD istihbaratı
tarafından organize edilen bir olay olarak değerlendirildi.

“30 Kasım 2007 tarihinde Türkiye’nin enerji problemini çözebilecek sırrı bilen bilim insanlarının
şüpheli uçak kazası!”

Bundan 16 yıl önce, Atlasjet’in İstanbul-Isparta seferini yapan yolcu uçağı, Süleyman Demirel
Havalimanı’na inişe geçtiği sırada düşmüş, kazada yedisi mürettebat 57 kişi yaşamını yitirmişti. Bu acı
kazada, Türkiye’nin enerji sorunlarını çözebilecek ve dünyada sayılı ülkeler arasına yerini almasını
sağlayacak “Toryum Nükleer Enerji” projesinin mimarı Prof. Dr. Engin Arık, Prof. Dr. Şenel Fatma
Boydağ, Doç. Dr. İskender Hikmet, Araştırma Görevlisi Özgen Berkol ve Yüksek Lisans Öğrencisi Engin
Abat hayatlarını kaybetmişti. Bu isimlerin içinde adı en çok öne çıkan kişi Prof. Dr. Engin Arık’tı.
Toryum-232’nin Uranyum-233’e dönüştürülmesinde önemli katkıları olan Arık’a bu sırrı bilen tek bilim
insanıydı diyebiliriz.

FETÖ (PDY)- GLADYO İZİ!

FETÖ’nün Isparta yapılanması ile ilgili hazırlanan iddianamede, FETÖ’cü Muammer Görgeç’in cep
telefonunda bulunan ses kayıtlarında, kimlikleri tespit edilemeyen iki kişinin Görgeç’le konuşmaları
yer almaktadır. Bu kayıtlarda şüpheliler Görgeç’e “Uçağı İsrailliler düşürdü. Ölen akademisyenler
toryum üzerine çalışıyordu. Çalışmalarda görev alan bir akademisyen uçakta yoktu. O akademisyeni
bulup toryum bölgelerini tespit edelim” dediği öne sürülmektedir.

Toryum, nükleer yakıt olarak kullanılabilir mi?

Toryum (Th), doğada altı izotopa (proton sayıları aynı, nötron sayıları farklı) sahip bir elementtir.
Doğada en fazla bulunanı ise “Th-232” izotopudur. Yarı ömrü 14 milyar yıldır. Th-232 izotopu,
Uranyum-235 izotopu gibi zincirleme fisyon (çekirdek bölünmesi) reaksiyonu gerçekleştiremez; ancak
çeşitli radyoaktif evrelerle Th-232 izotopu, Uranyum (U)-233 izotopuna dönüştürülür. Th-232 izotopu
bir nötron yakalayarak Th-233 izotopuna dönüşür. Th-233 (yarı ömrü yaklaşık 22 dakika) beta
bozunması yaparak Protaktinyum (Pa)-233’e ve tekrar beta bozunması (yaklaşık yarı ömrü 27 gün)
yaparak U-233’e dönüştürülür. Bu şekilde termik nötron bombardımanıyla zincirleme reaksiyonda
kullanılabilecek toryumdan nükleer yakıt elde edilebilmektedir.

Türkiye’de Toryum rezervi Uranyum rezervine göre yaklaşık otuz kat daha fazladır

MTA’nın 2017 raporuna göre, dünyada toplam tespit edilen uranyum rezervi 5 milyon 718 bin ton iken
Türkiye’de bu rezerv 12 bin 614 ton olarak tespit edilmiştir. Toryuma gelecek olursak dünyada toplam
rezerv 6 milyon 315 bin ton iken Türkiye’de ise 374 bin tondur. Günümüzde toryum kullanılan nükleer
reaktörler dünyada tekrar gündeme gelmekte ve geniş bir kullanım alanının olacağı öngörülmektedir.
Bu yılın haziran ayında işletim izni verilen “Toryum Nükleer Reaktör” ise Çin’de çalışmaya başlamıştır.
Türkiye’de ise, cesur bir bilim kadını çıkıyor, bu reaktörü ve yakıtı yıllar öncesinden tasarlayıp
geliştiriyor ve ne yazık ki bir uçak kazasında ölüyor. Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü öğretim görevlisi
(Prof. Dr. Engin Arık’ın eşi) Prof. Dr. Metin Arık’ın “Bir el harekete geçti proje durdu” iddiaları,
Türkiye’nin nasıl bir saldırı altında olduğunu bizlere göstermektedir.

Stratejik kurumlarda ve stratejik üniversite laboratuvarlarında FETÖ (PDY)- Gladyo izleri

Nuri Killigil’in (Nuri Paşa), Orgeneral Eşref Bitlis’in, Prof. Dr. Engin Arık’ın ve nice görevlimizin yaşadığı
bu kazalar bizlere bir elin, Türkiye’nin gelişmesine ve tam bağımsızlık adımları atmasına nasıl engel
olduğunu açıklıkla göstermektedir. Bazı savunma sanayi ve enerji alanında faaliyet gösteren stratejik
kurum ve laboratuvarlarımızın FETÖ (PDY)- Gladyo yapıları tarafından önemli konumlarda işgal altında
olduğu duyumları bizleri şaşırtmamakta, bilakis bu süreçte daha da ateşlemektedir. Türk halkının
yokluk içinde devletine verdiği vergilerle terör yapıları, stratejik kurumlarda boy gösterebiliyor ve bu
kaynakları sömürdüğü gibi, önemli teknolojilerin gelişmesini de engelleyebiliyor. Bunun bir duyum
olarak kalmasını umut etsek de gerçekler kendini açıklıkla göstermektedir. Bir ölüp bin dirilen Nuri
Killigiller, Eşref Bitlisler, Engin Arıklar, Şenel Fatma Boydağlar, İskender Hikmetler, Özgen Berkollar,
Engin Abatlar, Hüseyin Başbilenler, Halim Ünsem Ünallar, Evrim Yançekenler, Burhaneddin Volkanlar,
Zafer Oluklar, Hakan Öksüzler, Erdem Uğurlar, Kerem Parıldarlar, Dilek Dündar Erbaharlar ve daha
niceleri görevinin başındadır!