Türkiye'nin yerli dilleri
Erken Tunç Çağında (MÖ 3000) eski Türkiye’de varlıkları 1500 yıl, çivi yazılı dil özellikleri ise hâlâ Türkçede yaşayan Hatti’ler yaşamıştır. Atatürk onları “Eti Türkleri” olarak adlandırır. Ankara’daki Eti Yokuşu ve Ahlatlıbel (1933); Alacahöyük Kral mezarlarında (1938), Alişar Höyük, Beycesultan, Boğazköy, Mahmatlar, Eskiyapar gibi yerlerde bulunan çivi yazılı kil tabletlerde dillerinden Hattili olarak bahsederler. Hattiler’den İncil’de de bahsedilir (Sedat Alp, Hitit Çağında Anadolu, 2005). Luther’in Almancaya çevirdiği İncil’de “Hethither” şeklinde bahsedilir. Konargöçer avcı-toplayıcılıktan yavaş yavaş tarım ve hayvancılığa geçildiği köylüleşme dönemi çoktan Göbeklitepe’de, MÖ 10500 ileri bir uygarlığa ulaşmıştır ama dili hakkında bir bilgimiz yoktur. Çatalhöyük (MÖ 9400-7200) halkının da sondan eklemeli bir “Altay” (Turan/Türkçe) dili konuştuğundan Prof. Colin Renfrew bahseder (Ergenekon, Çatalhöyük, aydinlik.com). Batı Asya’ya (Avrupa), kuzeyde ve doğuda ise Asya’ya göç eden Türkiye’nin en eski çiftçilerinin oradaki dilleri etkilemesi söz konusudur. Çünkü Hattice’de isim ve filler ön ve son eklerle çalıştırılır. Türkçede son eklerle kelimeler, hatta tek kelimelik cümle türetilir: “Türkçeleştiremediklerimizdenmidir?” gibi. MÖ 1650 - 1200 civarında Hatti ülkesine, Kafkaslardan gelip Kuzey, orta ve Güney Türkiye’ye yerleştiği söylenen Hititler, isimlerini Hatti ülkesinden alır. Kendi dillerine de Hititli derler. Luwiya’da yaşayan Luwiler’in (Adana’dan Batı Türkiye’ye kadar) konuştuğu Luwili, Hititli ile akrabadır. Türkiye ve çevresinin yerli dilleri arasında İyonca (Ege kıyımızda 12 kent devleti), Palaca (Kastamonu), Frigce (Ankara, Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar), Sümerce (İran-Irak- Hürmüz boğazı arası), Hurrice (Doğu Anadolu-Yukarı Dicle-Fırat arası), Urartuca (Van çevresi), Akadca (Türkiye- Hürmüz boğazı arası), Asurca (Harran-Bağdat arası) , Lidce (Batı Anadolu), Likce (Antalya), Karca (Muğla), Sidece (Manavgat) bulunur. Hepsinin birbirine akraba dil olduğu verilen çelişkili bilgilerden anlaşılmakla birlikte; batı merkezli siyasi amaçlarla yapay Ural-Altay ve Hint-Avrupa dilleri olarak ayrıştırılmışlardır.
ALMANLAR HİTİTLİ Mİ?
Bugün Almanlar soylarının ve dillerinin kökeni olarak Hititleri gösterir. Bu sadece akraba olduğumuzu ifade eder ve iyidir. Ama Türk karşıtı siyaset sonucu Hititlerin bir “Hint-Avrupa” dili konuştuğu iddia edilse de kavimler göçüyle eski Türkiye’den Avrupa’ya giden halkların hem soy-sop olarak, hem de doğayla uyumlu geçim tarzları ve gelenekleriyle onların öncüsü ve atasıdırlar. Dolayısıyla Cermen (İngilizce, Flamanca, Danca, Norveçce, İsveçce, Danca, İzlandaca ve Almanca), Latin, Yunan, Rus, Fars ve Hint dillerinin kökü Türkiye’dedir. Her ne kadar Hititçe watar “su”, İngilizcesi “water”, Almancası “wasser” olsa da o zamanki Adaniya kenti hâl “Adana” olarak bilinir. Dahası geçmişte 1500 yıl yaşadığı tahmin edilen hiyeroglif-Luwicesinde anni- anne, Hititçe anna- anne/ana demektir. Görülür ki Türkçe, Anadolu’ya Ural ve Altay dağlık yöresinden gelmiş değil, Anadolu’dan göçlerle Asya ve Amerika kıtalarına (kızılderiler) yayılan bir dildir. Türklerin anayurdu Orta Asya değil Türkiye’dir. Bu fikir tarihçi Prof. Dr. Zeki Velidi Togan’a aittir. Ancak arkeolojik ve sosyal/etno arkeolojik veriler gösterir ki son buzul çağında (MÖ 18000-10.000) Almanya, Sibirya, Kanada, Amerika’da Wisconsin, Minnesota vs. eyaletleri buzlarla kaplı iken, Afrika’dan çıkan insan soyu için barınmaya ve yiyecek bulmaya en uygun yer Türkiye’dir. Bu yüzden salya örnekleriyle günümüzde yapılan soy araştırmalarında; Konya’nın yani Türkiye’nin ismi sık sık geçer. Az veya çok araştırma yaptıranların soy kütüğüne Türkiye yazılır. Bu çalışmayı yapan yabancı şirketler ise çok uzak bir geçmişte Afrika’dan sonra Anadolu yarımadasına göçler olması nedeniyle, yüzde 7 veya yüzde 40 Konyalı oldukları açıklaması yazılır. Bu da dünyadaki soy birliğimizi işaret eder.
ASYA KİMİN VATANI
Anadolu’nun daha önceki coğrafi ismi ASYA’dır. “As” dünyaca Türk boylarına verilen bir addır. Daha sonra bütün kıtaya yayıldıkları anlaşıldığı için aslında bugün her ASYA/ASIA derken TÜRK’lere atıf yapılır. O nedenle Orta Çağ’daki haritalarda Türkiye coğrafyasına Asya derken “Küçük Asya” (Asya Minör) sıfatı yazılmıştır. Birinci dünya savaşında, soydaşlarımız Aser/Azer’lerin Azerbaycan olarak bizden koparılması bir İngiliz oyunudur. Böylece hem bir destan (Snorre Sturlason) hem de gerçek olan Kağan Odun/Öden’in (Tanrı Odin) başkenti Asgard’dır (Asların kenti, bugünkü Azak/Asak Denizi kıyısına yakın Asov/Don Nehri/Rusya). Roma istilası karşısında Türkaland’dan Cermen ülkelerine MÖ 1. yyda göç etmiştir (Heyerdahl ve Lilleström, Jakten pa Odin, Bkz Ergenekon, B. 2015, Türk asıllı İskandinav ve Cermenler, dagarcikturkiye.com). Oğlu Şimşek Tanrısı TOR (kelime Türkçedir) aslen Çanakkaleli (Truva) bir demircidir. Cermenler Salı (TuesdayTyrsdag) Tyr(k)’e, Çarşambaları Wednesday/Wotandag Odin’e Perşembeleri (Thursday/Torsdag), Cumaları annele Freya/Füreya’ya (Friday/Fredag) tapmışlardır. Norveçli bilim adamı Knudson’da Mısır’da Tel- Amarna’da bulunan Arzawa (Ege bölgesi) Hitit tabletinin bir Hint-Avrupa dili olduğunu 1900’lerin başında ilan etse de konuştuğu Norveçcenin yakın akrabası İsveççenin Türkçe ile akraba olduğunu 1878’de İsveçli Profesör Sven Lagerbring ilan etmiştir (Gürgün, A. İsveçcenin Türkçe ile benzerlikleri, 2008, Kaynak Yayınları).