Türkiye’ye kurulan tuzak çalışacak mı?

Önce Türkiye’ye hangi tuzak kuruldu, bu tuzak nasıl kuruldu hatırlayalım. Daha önce yazdığım yazılar ve Ulusal Kanal’da özellikle enflasyon ile ilgili konuşmalarımda sürekli olarak Türkiye’nin bilinçli olarak enflasyon sarmalına sokulduğunu ve bu tuzağın sonbahardan itibaren hükûmete karşı kullanılacağını yazıyor ve konuşuyordum.

Türkiye 2014 yılından itibaren milli bir çizgiye yaklaştı. Titrek ve tereddütlü uygulamalar olmasına karşın yine de Türkiye’ye nefes aldıracak, geleceğe ilişkin olumlu işaretler verecek işler yapıldı. Bunlardan en fazla kamuoyunda konuşulan ve bilinen savunma sanayi ile ilgili yatırımlar.

Türkiye kendi tankını, kendi topunu, gemisini, uçağını yapar hale geldi. NATO üyeliğine rağmen Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri aldı.

Bu milli uygulamalara karşı Atlantik ve Batı’dan tepki gelmekte gecikmedi. 15-16 Temmuz 2015 yılında FETÖ’cü darbe bunun siyasi ve askeri olarak en bilineni. Ekonomik saldırı ise Türkiye’nin zayıf karnı cari açık tarafından geldi. Türkiye’nin CIA ajanı olarak tutukladığı rahip Brunson için piyasalarda dolaşan sıcak para tarafından kundaklandı.

2018’DEN İTİBAREN EKONOMİK GÖSTERGELER OLUMSUZ

2018 yılı Ağustos ayında dolar kuru birden fırladı. Bununla beraber tüm ekonomik göstergeler olumsuz çalışmaya başladı. 2018 krizini takiben 2020’de pandemi, 2021 sonu 2022 başından itibaren hiperenflasyon.

Başta enerji fiyatları olmak üzere dünyada gıda, ham madde, yarı mamul tüm fiyatlarda ciddi oranlarda artış ile birlikte Rusya Ukrayna savaşı özellikle enerji fiyatlarında oynamayı beraberinde getirdi. Son olarak 2023 yılı 11 ilimizde meydana gelen yıkıcı deprem zaten sallanan ekonomiyi iyice çıkmaza soktu.

2023 yılındaki seçimle birlikte AK Parti iktidarı denize düşen yılana sarılır misali ihtiyaç duyduğu parayı, Vatan Partisi’nin kendisine önerdiği yöntemler yerine, Batı’dan istemeyi daha kolay bir yol olarak tercih etti.

2023 yılı seçimlerinden sonra kurulan kabineye Sn. Mehmet Şimşek Hazine ve Maliye Bakanı olarak atandı. Şimşek, beklenen politikaları zaman geçirmeden uygulamaya koydu. Uygulamaya konan politika “sıcak para” politikası idi. Cumhurbaşkanı’nın aradığı para yüksek faiz verilerek getirilecekti. Ancak bu paranın gelmesi için bir önceki ekonomi yönetiminin uyguladığı politika değiştirilmeli idi.

Önce yüzde 8,5 olarak belirlenen faiz yükseltilmeli idi. Bunun için zaman kaybetmeden yüksek faize gerekçe oluşturmak için dünyada ve Türkiye’de düşen enflasyonu tekrar yükseltmek gerekiyordu.

Bunun için Haziran 2023 ayında yüzde 38’e inmiş olan enflasyon Temmuz ve Ağustos aylarında vergiler yoluyla tetiklenerek yükseltilmeye başladı. Aylık enflasyon yüzde 2-3 bandından birden yüzde 9-10’a çıkarıldı. İşareti alan TÜSİAD ve diğerleri zam yağmuruna başladılar.

YÜKSEK ENFLASYON SENARYOSU

Artık sözde talep artıyor ve enflasyon durdurulamıyordu. Senaryo çok güzel yazılmıştı. 2024 mart ayındaki yerel seçimlere kadar faiz yüzde 50 seviyesine çıkarıldı. Evet sonunda sıcak para girmeye başlamıştı. Ve 2024 haziran ayında Türkiye tuzağa girmişti.

Yaklaşık 70-80 milyar dolar sıcak para piyasalarda dolaşıyordu. Mehmet Şimşek bunu bize Merkez Bankası rezervleri tarihi rekorlar kırıyor, cari açık kapanıyor diye anlattı. Halbuki giren para ancak çok yüksek getiri ile tutulabilirdi.

Eylül ayından itibaren faiz artık düşer diye konuşulmaya başlandı. Kasım ve aralıkta faiz çok ufak da olsa inerdi. Beklenen olmadı yavaş yavaş enflasyonun ne kadar inatçı olduğundan, özellikle hizmet enflasyonun çok yapışkan olduğundan bahsedilmeye başlandı.

Evet yıllık enflasyon sanki düşüyor gibi görünse de aylık enflasyonda yukarı doğru göz kırpmaya başladı. Buna hemen gerekçe hazırdı. Talep, özellikle hizmetler sektöründe düşmedi.

Ayrıca yeni uydurulan “fiyatlama davranışlarında bozulma” var ifadesi ile “sıkı para politikasına devam etmek gerekir” lafları dillendirilmeye başlandı.

SİYASİ BACAĞI

Bunun bir de siyasi bacağı olması gerekirdi.

Türkiye, Sn. Bahçeli’nin DEM Partililere başsağlığı dileme bahanesiyle Meclis’te el sıkma seremonisi ardından Abdullah Öcalan’ın Meclis’e gelerek PKK’ya silahları bırakma çağrısı yapması ile 2023 seçimlerinden sonra başladığı Atlantik’e bağlanma politikasını yeni bir seviyeye çıkardı.

Türkiye ekonomik olarak çok rahat manevra alanlarına sahipken bir anda sanki bilerek tuzağa girdi.
Türkiye, içine girdiği bu darboğazdan kurtulacaktır. Türkiye büyük bir ülkedir. Kimse Türkiye’yi sahipsiz bir ülke olarak hesaplamamalıdır.