Türkiye’ye yakışan sporcular

Kadınlarımız tüm branşlarda ülkemizi gururlandırmaya devam ediyor. Mayıs’ın ikinci haftası İstanbul’da güreşte son Olimpiyat elemesi vardı. Erkekler serbestte 4, grekoromende 2 sporcu ile son şanslarını denedi. Hiçbiri Olimpiyat kotası alamadı; kadınlarda 3 sporcumuzdan Zeynep Yetgil ve Nesrin Baş Olimpiyat kotasını aldı. Bu hafta Bangkok’ta boksta son Olimpiyat kotaları verildi. Benzer durum boksta da yaşandı. Ne yazık ki 4 erkek sporcumuz da bu son şanslarını değerlendiremediler. Elemeye katılan 2 kadın boksörümüzden Esra Yıldız, hem de finalde ev sahibi Tayland’ın temsilcisini 5-0 yenerek Olimpiyat’a katılmaya hak kazandı.

Kadın Voleybol Milli Takımımızı zaten biliyoruz. Milletler Ligi’nin ABD’deki ikinci ayağında 4 maçımızı da kazandık. ABD’deki son maçımızı ABD ile oynadık. ABD’nin diğer maçlarını 1.700-2000 seyirci izlerken; Türkiye ile oynadığı karşılaşmayı 4.000 kişi izledi. Tribünlerde ABD’liden çok Türk izleyiciler vardı. Sahamızda gibiydik. ABD’de milli takımımızı destekleyen vatandaşlarımız her zaman övülen Ankara ve Antalya’daki seyircimizden daha fazla maçın içindeydi, daha fazla voleybol biliyordu. Final seti ile kazandığımız karşılaşmada taraftarın sonuca etkisi mutlaka oldu.

Diğer maçlarımızda Mehter Marşı’ndan İzmir Marşı’na, 10. Yıl Marşı’ndan Karadeniz türkülerine, Misket’ten Erik Dalı’na Türk melodilerini çalan Amerikalılar, aynı jesti kendi maçlarında yapmadı. Karşılaşmadan sonra salon dışında ise taraftarımız müziğimizi kendi yaptı. ABD’nin birçok eyaletinden gelen Türkler kutlamaya salon dışında da devam etti.

Geçtiğimiz sene Milletler Ligi Finallerinde sırasıyla İtalya’yı, ABD’yi ve Çin’i yenerek Şampiyon olduğumuz salon yine gururumuz oldu. Tıpkı geçtiğimiz sene olduğu gibi; Teksas’ta Derya Cebecioğlu bu takımın değişmemesi gereken oyuncusu olduğunu gösterdi. Paris’e gidecek 12 kadın voleybolcumuz içinde mutlaka Derya olmalı! Teksas’taki bu salon Türk kadın sporcularının başarılarına alışkın. ABD Kadın Basketbol Ligi WNBA takımlarından Dallas Wings’in oyuncusu Sevgi Uzun da bu salonda ülkemizi gururlandıranlardan.

TÜRKİYE’NİN GURURU KADINLARIMIZ

Bu kadınlarımızın hepsi bize çok yakışıyor. Tıpkı Kurtuluş Savaşı’ndaki Kara Fatma, Gördesli Makbule, Şerife Bacı, Halime Çavuş, Nezahat Onbaşı, Çete Emir Ayşe ve adları sayfalara sığmayacak kadın kahramanlarımız gibi; tıpkı Hitler’in verdiği madalyaları reddederek Olimpiyat tarihine geçen ilk Olimpiyat’a katılan kadın Türk ve Müslüman sporcular Halet Çambel ve Suat Fetgeri Aşani gibi… Tüm engelleri aşarak bilimde, sanatta, siyasette ve sporda ülkemize öncülük yapan kadınlarımız ne ilktir ne sondur. Kadın Voleybol Milli Takımı oyuncularımız spor tarihinde ilkleri başardılar ama bu başarılar onları milletimizden uzaklaştırmaz, yakınlaştırır.

Uluslararası alandaki sporcularımızın başarıları hepimizi birleştiren, milletçe gurur duymamızı sağlayan, başımızı dik tutmamızı sağlayan başarılardır. Sosyal medya ortamında bazı rezil paylaşımlar dolanıyor. Neymiş? Türk Milli Kadın Voleybol Takımı, Türkiye’ye yakışmayacak kadar başarılı imiş. Bu kadınlarımız bu paylaşımları yapan ülkesine düşman aşağılık kompleksli hastalara yakışmıyor. Neymiş? Okçuya gülleciye verilen destekler voleybolculara verilmiyormuş. Bu kadınlarımız atletizm ve okçuluk gibi sporları aşağılayan spor düşmanlarına yakışmıyor. Bu aşağılık paylaşımlara destek vermeyin, beğenmeyin, siz de paylaşmayın!

Türkiye’ye de yabancı ve düşman birkaç yobaz dışında kim Kadın Voleybol Takımımızı desteklemiyor? TRT’nin kadın voleyboluna verdiği destek, tarihimizin hiçbir zamanında bugünkü gibi olmadı. 1990’lı yıllarda kadın voleybol milli takımımızın maçlarımızı yabancı kanallarda izlerdik. Şimdi hem kadın voleybol ligimiz hem tüm uluslararası turnuvalar TRT’de. Kadın Milli Voleybol Takımımız, geçtiğimiz sene kazandıkları her şampiyonluktan sonra Erik Dalı oynayarak bu Batı özentilerine yanıt verdiler. Hepsi kusursuz şekilde Türkiye’ye yakışıyor!

SPORUN HER DALINDAKİ KADINLARIMIZ

Cuma günü, Roma’da Avrupa Atletizm Şampiyonası başlıyor. 21 kadın sporcumuz 11 farklı kategoride madalya almaya çalışacak. Bu sporcularımızı voleybolcularımızdan başka bir yere mi koyacağız? Geçtiğimiz hafta Tuğba Danışmaz Elmas Lig’de dördüncü oldu; onun emeklerini de mi Türkiye’ye yakıştırmayacağız? Esra’nın kroşeleri, Buse Naz’ın eskivleri, Busenaz’ın aparkatları, Nesrin’in çırpmaları Evin’in elenseleri, Zeynep’in tekdalları, Buse’nin kilitleri, Yasemin kündeleri, Nafia’nın tekmeleri, Dilara’nın katası, Cansu’nun kaldırışı, Neslihan’ın smacı, Aleyna’nın tuşu ve daha nice kadın sporcularımızın alın teri; Ebrar’ın smacından, Eda’nın bloğundan, Gizem’in manşetinden daha mı değersiz? Hepiniz Türkiye’ye yakışıyorsunuz; hepiniz Atatürk devrimlerine yakışıyorsunuz… Hepinizle gözümüz yaşarıyor, gururumuz oluyorsunuz.

6222 HER MAÇTA UYGULANSIN

Bir tarafta böyle gurur duyduğumuz sporcular var. Diğer tarafta da sporcu diyemeyeceğimiz değerler. Pınar Karşıyaka-Galatasaray arasında oynanan Türkiye Basketbol Ligi Çeyrek Final 3. Karşılaşması sonrası Galatasaray’ın baskısı sonrası 6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında seksene yakın Karşıyaka taraftarı için soruşturma başlatıldı. Şiddet varsa soruşturma da olmalı, ceza da olmalı. Ama; bu ceza, bir kulübün “neden kimse ceza almadı” isteği üzerine yapılmamalı! Trabzonspor-Fenerbahçe maçında yüzlerce kişi futbolcuları dövmek için sahaya girdi, binlerce kişi maç boyu sahaya yabancı madde attı. Kaç Trabzon taraftarı 6222 kapsamında ceza aldı?

Sakarya-Bodrum Süper Lig’e yükselme karşılaşmasında Sakarya tribünleri devamlı sahaya madde attılar. Sakaryalı kaç taraftar karakola çağrıldı? Bizim öncelikle spor organizasyonlarının devamlılığı açısından spor yapılan alanı güvence altına almamız gerekiyor. Bu nedenle sahaya sporcuyu sakatlayabilecek madde atanları mutlaka cezalandırmamız gerekir, sporcunun bulunması gereken yere girenlere de en ağır cezaları vermemiz gerekir. Takım seçmeden, kişi seçmeden; şiddeti uygulayanın kimliğine bakmadan! Güya Süper Lig maçlarının oynandığı statlardaki tüm tribünler kameralarla gözleniyor. Güya, en ufak hareketler bile kayıt altında. Peki, neden şiddeti uygulayanlara ceza verilmiyor? Hala, nasıl tribündeki taraftar sahaya bir şey atmaya cesaret edebiliyor?

BUNLARIN YAPTIĞINI HOLİGANLAR YAPMAZ

Spor sahalarında şiddet ve düzensizliği yaratanlara ceza mı vereceğiz? Buyurun, Pınar Karşıyaka-Galatasaray karşılaşmasında bu şiddetin baş oyuncularına ceza verin, öyleyse!

Şüpheli: Buğrahan Tuncer… İtham edilen suç: Tribündeki 5.000 kişiye yüz binlerce Karşıyaka Spor Kulübü taraftarına önce orta parmağını sonra cinsel organını avuçlayıp göstererek hakaret etmek, 5.000 kişiyi sahaya kavga etmeye çağırmak…

Şüpheli: Göksenin Köksal… İtham edilen suç: Tribündeki bir taraftara tükürerek yüz binlerce Karşıyaka taraftarına hakaret etmek…

Şüpheli: Sadık Emir Kabaca… İtham edilen suç: Dolu su şişesini tribüne atarak çocuk ve kadınların da bulunduğu tribünde bilerek ve isteyerek yaralamayı amaçlamak…

Kanıtlar bol; beIN Sports görüntüleri, sosyal medyada yayımlanmış onlarca fotoğraf ve elbette taraftarın en küçük kol ve dudak hareketini kayıp altına almış polis kameraları…

Bir de Okan Buruk var. Almış eline mikrofonu; en ağırından küfrü ediyor. Maçlara kazanmak için mi, yoksa mikrofonda sarf ettiğin o küfrü gerçekleştirmek için mi çıkıyorsun?

Aslında bu suçlar için 6222 az kalır; bu kişiler toplumun huzur ve sükûnu bozma suçu işliyor. Bu suçların cezasını vermek spor federasyonlarının işi değil, Türk Ceza Kanunu’nun konusu!
Türkiye’ye ve Türk kulüplerine yakışmayan bu ve benzeri sporculardır. Bizi hem sporlarıyla hem sözleriyle hem tavırlarıyla her seferinde gururlandıran kadın voleybolcularımız bu ülkeye çok yakışıyor!