Türkler Kürtleşiyor mu?

Gezi eylemleri sırasında, twitter’a yazmıştım. “Bir saniye... Biz Diyarbakır’ı da 30 yıl bu medyadan izledik, di mi?”

Kürt bir arkadaş kara mizahla cevaplamıştı. “Şu an Van Gölü manzarasına bakarak viskimi yudumluyor ve İstanbul’da yaşananları televizyondan şaşkınlıkla izliyorum.”

İlginç günlerdi vesselam... Havadaki heyecan ve gerilime her zaman mizah eşlik ediyordu.

Kürtler uzun yıllar kendilerini haksızlığa uğramış hissettiler. Bu yüzden belli bir direniş kültürleri oluştu.

Bu direniş, onların fikir düzeyini de yükseltti. Nitekim Diyarbakır bugün hâlâ “sahilden” daha entelektüel.

Kendilerini haksızlığa uğramış hisseden diğer kesimse İslamcılardı. Onlar da Kürtlerinkine benzer bir süreçten geçti.

Bizim gençliğimizde okuyan, tartışan, blinçlenenler Kürt ve İslamcılardı genellikle.

Kendine “Türk” diyen bizlerse, iktidar olmanın rahatlığıyla 90’lar popuna salmıştık kendimizi.

Sahiden “abone” idik alemlere. Kafamızı bozanlara “kıl oldum abi” diyor, “oynatmaya az kaldı” makamında takılıyorduk.

Nasılsa ordu vardı başımızda. Bizi Kürt ve İslamcılara karşı korurdu. Bizim bir şey öğrenmemize gerek yoktu.

Siirtli bir çocuğun ya da türbanlı bir kızın hangi açmazlarla karşı karşıya olduğu pek gelmezdi aklımıza.

Sonra yıllar geçti, devran dönüverdi. Şimdi İslamcılarla Kürtlerin bir nevi koalisyonu tarafından yönetiliyoruz.

“Türklerse” kendilerini zencileşmiş hissediyor. Aynen eskiden Kürtlerle İslamcıların hissettiği gibi.

Bu da onlara “hak arama” denen şeyi öğretiyor. Belki de Kurtuluş Savaşı’ndan beri ilk defa haklarını arıyorlar.

Sokakta, meydanlarda, parklarda arıyorlar haklarını... Aynen Kürtlerle İslamcıların vaktiyle aradığı gibi.

Seçim sandıkları başında, TOMA’lara ve biber gazlarına karşı, kızlı-erkekli arıyorlar.

Hatta Nişantaşı bir zamanların Fatih’ini, İzmir ise bir zamanların Diyarbakır’ını hatırlatıyor insana bazen.

Pop yerine iyi müzik dinliyorlar: Duman, Mor ve Ötesi, Redd, Kazım Koyuncu, Aylin Aslım, Ahmet Kaya...

Bunları Ertuğrul Özkök’ün “Bir Beyaz Türk’ün Hafıza Defteri” kitabını okurken düşündüm.

Özkök “Dünyada ne suç ne günah varsa Beyaz Türklerin üzerine yıkılıyor” demiş, Fatih Altaylı’ya verdiği röportajda.

“Bildiğin Gibi Değil” diye br kitap vardır; alt başlığı “90’larda Güneydoğu’da Çocuk Olmak” olan...

O kitabın yazarları Özkök’ün cümlesini okudularsa, acı acı gülümsemişlerdir herhalde.