TÜSİAD ve sifon!

Zenginler kulübü TÜSİAD yıllardır Türkiye’ye “politika” dayatır...
Bu kulübün üyesi patronlar için önemli olan “ülkenin ve halkın” değil, “kendi çıkarları”dır.
Ha; bir de bunların tamamına yakını korkaktır!
İktidarlardan durmadan bir şeyler isterler ama; birileri kendilerine “Höt” dediğinde de “Al sana dut” derler! (Bu söz galiba böyle değildi!)
***
Normal zamanlarda TÜSİAD’a başkan olmak için birbirlerini yerken, “baskıcı” iktidarlar döneminde bu işi “enayilik” olarak görürler veya çocuklarını, ya da profesyonel yöneticilerini görevlendirirler.
Her zaman da... Emperyalistlerin Türkiye’deki sözcülüğüne soyunurlar!
Onların politikalarını gündeme getirmek ve gerçekleştirinceye kadar takipçisi olmak; TÜSİAD’ın asli görevidir! 
***
Nereden mi açtım bu konuyu?
TÜSİAD’ın sanayici ve işkadını olmayan, bir şirkette maaşla yöneticilik yapan Başkanı Cansen Başaran Syms önceki gün bir açıklama yapmış ve “Reformlar için Meclis’ten güçlü bir koalisyon çıkması gerekiyor” demiş... Bu yüzden yeniden seçime gitmenin yanlış olacağını söylemiş...
***
İyi de Syms Hanım’ın “reform”dan kast ettiği şey ne?
Her geçen yıl biraz daha büyüyen gelir dağılımındaki adaletsizliği, artan yoksulluğu ve işsizliği ortadan kaldıracak bir takım düzenlemeler mi?
Tamamen tüketicinin sırtına yüklenen vergi yasalarını iyileştirmek mi?
Ya da ülkenin başına bela olan seçim barajlarını kaldırmak mı?
Siyasi partiler ve seçim yasalarını çağa uygun hale getirmek mi?
Ülkeye hâlâ egemen olan feodal ağalık ve şeyhlik düzeninin köküne kibrit suyu dökecek düzenlemeler mi?
Düşünce ve ifade özgürlüklerinin önündeki engelleri yok etmek mi?
Devletin polisinin, bulduğu her fırsatta halka şiddet uygulamasını önlemek mi?
Hayır...
Onların “reform”dan kastı ABD’nin ve AB’nin dayattığı “bölünme yasaları”nın çıkartılması, etnik ve dini istismarın önündeki engellerin kaldırılması!
Bir de halkı daha da fazla sömürebilmelerinin önünün iyice açılması...
***
Ben yıllardır halk için en doğru olanın, TÜSİAD’ın istediklerinin tam tersi olduğuna inandım...
Bugüne kadar da hiç yanılmadım!
Örneğin Gümrük Birliği diye tutturdular; dediklerini de Çiller’e yaptırdılar; alın size sonuç:
AB üyeliği hayal oldu; ülke, AB’li sömürgenlerin oyuncağı ve ucuz işgücü cenneti haline geldi!
***
Kısacası dostlar...
TÜSİAD ne derse, sifonu çekin!

DİNSARAY!
“İbret-i alem için iade edeceğim” dediği 1 milyon liralık Mercedes’ten inip Erdoğan’ın tahsis ettiği 3,9 milyon liralık zırhlı Mercedes’e binen Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez için, şimdi bir de “saray” yaptırılıyormuş...
Mevcut başkanlık binasının arkasında yapılan “Diyanet Sarayı”, tam 436 odalı olacakmış ve Mehmet Bey ailesiyle birlikte bu sarayda ikamet edecekmiş...
İyi de acaba bu yeni saray için halkın cebinden kaç lira çıkacak?
İşte; kimse bu konuda tek satır bilgi vermiyor!
Bir şeyi daha merak ediyorum:
Peygamberimiz hayatı boyunca acaba hiç “saray”da ya da lüks binada oturdu mu ki yoksul bir devletin dinle ilgili kuruluşu bu hakkı kendisinde görüyor?

Günün Sorusu
Erdoğan’ın son genel seçimlerden önce “toplu açılış” ya da “halkla buluşma” adı altında yaptığı 50 mitingin devlete maliyeti 10 milyon lirayı bulmuş... Sorum size:
Ne hissediyorsunuz?

Kadir Bey, Kadıköylülerden ‘mavi su’yla mı kurtulacak?
Kadıköy ‘ün bazı mahallelerinde evlerdeki musluklardan mavi su akıyor!
Dönem dönem yaşanan bu sorun aylardır sürüyor ama halkın yoğun şikayetine karşı İSKİ’den doğru dürüst bir açıklama bile gelmiyor!
Acaba İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Kadıköy’den kendisine doğru dürüst oy çıkmadığını görünce, Kadıköylüleri toptan imha etmeyi mi kafaya koydu?
Şaka bir yana; İSKİ yetkilileri ve Kadir Bey kafalarını kuma gömüp sorunu yok sayacaklarına, bu “mavi su”yun “ne” olduğunu araştırmak ve halka açıklamak zorunda?

156+62! 
Abdullah Bey ve ailesi Huber Köşkü’nü yedi ay üç hafta boyunca işgal etti...
Sonra çıkmak zorunda kaldılar ama Huber’de yapılan masraflar için kaç lira ödediklerini açıklamadılar.
Kanlıca ‘daki 20 milyon liralık villa irisini nereden kazandıkları parayla aldıklarını söylemediler...
Zaten yıllardır Suudi Kralı’nın hediye ettiği değerli takıları ne yaptıkları hakkında da bilgi vermiyorlardı...
Şimdi bu ailenin reisi Abdullah Gül, sütten çıkma ak kaşık gibi “demokrasi ve şeffaflık” dersi veriyor!
Doğan ve Fethullah medyası da ona çanak tutuyor...

Günün İsyanı
Babüssade Ağası Malatyalı İsmail Ağa Vakfı’na ait Beyoğlu’ndaki gayrimenkuller, yıllığı 1 liradan 99 yıllığına AKP’ye yakınlığıyla bilinen Ahmet Çalık’ın GAP İnşaat isimli firmasına verilmiş... İsyanım Vakıflar Bölge Müdürlüğü yetkililerine:
Bu ağır (!) şartları belirlerken hiç mi vicdanınız sızlamadı? Nasıl kıydınız Çalık’a?