Tuva Cihangir Atasever’in uzay uçuşu: Uzay Vatana Çıkan Yol
Geçen hafta ikinci astronotumuz Tuva Cihangir Atasever uzay uçuşunu yaptı. Bu uçuş esasında Türk Uzay çalışmalarında önemli bir dönüm noktası olarak tarihe geçti. İlk olarak Türk astronotu Alper komutan ile başlayan serüvenimiz ikinci astronotumuzla devam ediyor.
Virgin Galactic uzay firmasının uzay uçağı (Bu uçuşta roket değil Richard Bronson’un özel uzay uçağı kullanılıyor ve yatay havalanan bu uçak daha sonra belirli bir irtifada roketlerini ateşleyerek yörünge altı yüksekliğe ulaşıyor) ile yapılan yörünge altı uzay Uçuşunda Astronotumuz Tuva Atasever yaklaşık 1 saat 10 dakika süren uçuşta yeryüzünden 90 kilometre yüksekliğe erişti. Uzayın tanımlı sınırı olan deniz seviyesinden 100 km seviyesinin tam altında kaldığı için yörünge altı uçuş denilen bu uçuşta çekimsize yakın (mikrogravite) bir ortam sağlandı ve bu sayede belirli deneylerin yapılması mümkün oldu.
Daha önce Alper Gezeravcı ile birlikte Axiom Space firması tarafından astronot eğitimi verilen Tuva Cihangir Atasever bu eğitiminde katkısıyla bu uçuş için hızlıca akredite oldu ve gene Axiom Space aracılığı ile bu uçuşta araştırmacı astronot olarak Türk Uzay Ajansını temsilen yer alması sağlandı. Bu tür uçuşların avantajı yatay havalanmadan dolayı daha sık şekilde uzay uçuşu yapmaya imkan tanımasıdır.
Tuva Cihangir Atasever, uzay uçuşu gerçekleştirirken uzayda insülin kalemi testi, Message, metabolom, yörünge altı uçuşta vezikül analizi, IvmeRad, Miyeloid ve Beacon testlerini gerçekleştirdi. Galaktik 07 görevi kapsamında gerçekleşen bu yedi deney sayesinde Türk uzay eko sisteminin oluşması konusunda önemli bir kilometre taşı daha aşılmış oldu. Bu deneylerden üçü özel yapım uçuş kıyafetine yerleştirilmiş bilimsel deney setleriyle uçuş sırasında gerçekleşti.
Çalışmalardan biri olan beyin aktivitesi izleme sensörlerine sahip bir başlık aracılığıyla kafa içi basıncındaki değişiklikleri ve bunun insan görme keskinliği üzerindeki etkisini anlamaya yardımcı olması bekleniyor İkincisi ise Atasever'in maruz kaldığı iyonlaştırıcı radyasyonu ölçmek için dozimetre kullanarak uzay adamlarının maruz kaldığı iyonlaştırıcı radyasyon ve bunun için alınması gereken önlemler konusunda önemli veri sağladı.
Son olarak Atasever, uçuş kıyafeti içindeki bir toplama kabına dozlar dağıtarak insülin kaleminin mikro yerçekimindeki etkinliğini test etti. Hem insulin’in yerçekimsiz ortamda davranışını anlayarak insülin analizinin daha iyi yapılması ve ileride şeker hastası yolcularında uzay gidebilmesi için bir analiz yapılması sağlanmış oldu.
Atasever ayrıca Türk araştırmacıların sahada yürüteceği dört insan fizyolojisi araştırmasına da katıldı. Bu araştırmaların, sub-orbital (alt yörünge) uzay uçuşu sırasında epigenetik ve bağışıklık sistemi tepkilerini, metabolik değişiklikleri, miyeloid kaynaklı baskılayıcı hücre davranışlarını ve hücre dışı kesecik değişikliklerini tanımlamaya yardımcı olması bekleniyor.
Bu deneyler ODTÜ, Bilkent Üniversitesi, Üsküdar Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi ve Axiom Space tarafından hazırlandı. Bu deney kitlerinin ülkemizde hazırlanması ülkemizin genel bilim ve teknoloji gelişimine katkıda bulunduğu gibi bu uzay uçuşu aynı zamanda Türk uzay ekosisteminin oluşmasına da ciddi katkılar sunmuştur.
Uzay Vatan kapsamında ve Yüce Atamızın “İstiklal Göklerdedir” sözü kapsamında bu uçuş Türkiye’nin uzay altyapısını ve gelecekteki uzay uçuşlarını oluşturması açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur.
İki astronotumuzun bundan sonra astronot olabilecek Türk gençlerine ve uzmanlarına eğitim vermeleri ve aynı zamanda yeni yapılacak uzay deneylerine ve geliştirilecek uzay teknolojilerine öncülük etmeleri bekleniyor. Böylece yeni nesil astronotlarımız bu konuda hevesli gençlerimiz arasından seçilebilir ve eğitilebilir. Sadece astronot olmak için değil aynı zamanda bilim adamı olmak isteyen gençlerimiz içinde bu uçuşun motive edici olması oldukça memnuniyet vericidir.
Artık ekonomik rekabetin uzaya taşındığı şu günlerde bu uçuş ülkemizin de bu rekabette yer alabilmesi için gerekli çalışmaların temelini oluşturmaya da katkıda bulunacaktır. Unutmamak gerekir ki daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi uzayda kaynaklara erişim önümüzdeki on yılın temasını oluşturacaktır ve uzay vatan sınırlarımızın korunması konusunda şimdiden önlem almaz isek yarın bunun için çok geç olabilir. Bu yüzden gençlerimiz, devletimiz, özel sektör ve üniversiteler el ele vererek bir uzay seferberliği başlatmalıdır ve bu iki değerli astronotumuz bu konuda bu çalışmalara Türk Uzay Ajansının da yardımıyla eşlik etmelidir.