Ukrayna’da sona doğru
ABD Temsilciler Meclisi ve Senato’da onaylandıktan sonra Biden’ın imzaladığı dış yardım paketinde Ukrayna’ya 61 milyar dolarlık yardım yer alıyor. Toplamda 95 milyarlık yardım içeren pakette İsrail’e 26 milyar, Tayvan’a ise 8,1 milyar dolar verilmesi öngörülüyor. “21. Yüzyıl Güç Yoluyla Barış Yasası” başlığını taşıyan yasa, İran’a yaptırımların genişletilmesi, Rus varlıklarıyla ilgili tedbirler ile Rusya’ya yönelik yaptırımların sıkılaştırılması gibi maddeleri de içeriyor.
Bununla birlikte, ABD’de yönetim çevrelerinde Ukrayna’daki savaşı sona erdirecek bir çözüm bulmak için tartışmaların yoğunlaştığı da görülüyor. Biden yönetiminin sıkıştırdığı Avrupa’dan ise ABD ile aynı hizada olmayan sinyaller artıyor. Özellikle Almanya’nın Rusya ile Ukrayna’yı masaya oturtma yönünde çabaları dikkat çekiyor.
TUYGAN: KÜRESEL GÜNEY İÇİN ŞARTLAR ELVERİŞLİ
Konuyla ilgili bugün Türk ve ABD’li iki emekli üst düzey diplomatın Ukrayna’da son durumu ele alan görüşlerine yer vereceğiz. Öncelikle Diplomatik Yorum adlı kişisel blogunda önemli dış politika değerlendirmeleri yazan eski Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ali Tuygan’ın görüşleri. Deneyimli diplomat Tuygan Ukrayna ve Batı cephesinde bir savaş yorgunluğu olduğuna dikkat çekiyor. Avrupa’daki ateşkes arayışlarından söz eden Tuygan, şartların Küresel Güney ülkelerinin öne çıkması için elverişli olduğunu vurguluyor. Tuygan şöyle yazıyor:
“Bugün inkar etmelerine rağmen bir savaş yorgunluğunu yaşıyorlar. Üstelik, ezici savaşın sonu ufukta görünmüyor ve oyunun sonunun ne olacağına dair net bir kavrayış da yok. Savaşın ilk yılında Başkan Zelensky Batı başkentlerinde bir kahraman olarak sıcak bir şekilde karşılandı. Bugün orada aynı coşkuyla karşılanıp karşılanmayacağı bir sorudur.
“(…) 7 Ekim Hamas saldırısının ardından Batılı ülkeler İsrail’e koşulsuz desteklerini açıkladılar. Ancak sivil nüfus kayıplarının artması ve Gazze Şeridi’nin enkaz haline gelmesiyle ateşkes çağrıları yapılmaya başlandı. Öyleyse neden Ukrayna’da her iki tarafın da geleceğe bakmasına ve daha fazla can kaybı ve yıkımın nasıl önlenebileceğini görmesine olanak tanıyacak bir ateşkes sağlamaya çalışmıyorsunuz? Batı bunu bir zayıflık işareti olarak görebilir ama Küresel Güney’in önde gelen ülkelerinin ileri adım atmasına engel olan hiçbir şey yok.”
(Diplomatic Opinion, Ukrayna’da Oyunun Sonu Sorunu, 22 Nisan 2024)
ABD’Lİ BÜYÜKELÇİ: STRATEJİK YENİLGİ
Tuygan’ın yazısında atıf yaptığı ABD’nin eski Suudi Arabistan Büyükelçisi Chas Freeman’ın değerlendirmeleri çok çarpıcı. ABD’de devlet, medya ve iş dünyasında kilit konumlarda bulunan neo con/siyonist grubun hedef aldığı devlet görevlilerinden biri olan Freeman 11 Nisan’da, şöyle yazıyor:
“ABD’nin bir savaş kazanmasının üzerinden uzun zaman geçti. Görünüşe göre bir savaşı daha kaybetmek üzereyiz: Ukrayna’daki savaş. Bu, Rusya’yı ‘zayıflatma ve izole etme’ çabası olarak meşrulaştırılan bir vekalet savaşıdır. Bu çabadaki stratejik yenilgimiz artık bizi kabul edilemez üç alternatifle karşı karşıya bırakıyor. Rusya Ukrayna’yı parçalayıp boyut ve nüfus olarak daha da küçülttüğünde bile Ukrayna’yı desteklemeye devam edebiliriz. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un savunduğu gibi, Rusya’nın bize karşı muhtemelen nükleer düzeyde yanıt verme tehdidine rağmen, savaşı tırmandırabiliriz. Veya başarısızlıkla yüzleşebilir ve Rusya ile müzakere ederek Ukrayna’da kurtarabileceğimizi kurtarabiliriz. Bu seçeneklerden hangisini tercih edeceğimi biliyorum ve sizin de bildiğinizden şüpheleniyorum. Ve bu akılsızca ve gereksiz savaş ne şekilde biterse bitsin, gelecekte benzerlerinin olmayacağından emin olmalıyız…”
KASIM’DA İŞLER ZOR
ABD’li emekli Büyükelçi Chas Freeman’ın görüşleri, her ne kadar ana akım mecralarda yer bulmasa da ABD hakim sınıfları içinde giderek yaygınlaşan bir yaklaşımı yansıtıyor. ABD üniversitelerinde giderek yayılan Filistin’e destek, İsrail’i ve ABD politikasını protesto eylemleri, siyonist/neo-con güruhun ipleri elinde tuttuğu müesses nizamı sarsıyor. Son 50 yılın en politik gençlik hareketi olarak görülen eylemlerin çok önemli bir ayırt edici özelliği var: Vietnam savaşına karşı eylemlere genel bir savaş karşıtlığı damgasını vururken, bugünkü gösterilerde atılan sloganlar ve taşınan döviz ve pankartlar incelendiğinde görülecektir ki ABD sistemi sorgulanıyor.
Sonuç olarak, İsrail’in saldırganlığı ve Ukrayna’daki yenilgi, Kasım ayında yapılacak olan Başkanlık seçimlerine giden ABD’de stratejik zorlukların katmerlenmesine yol açıyor.