Umutlu Ağıt- IV
İşte gidiyoruz, dönmek için hayata yeniden,
Gidiyoruz hüzünlü başımız dik, alnımız güneşte,
Kendimizi kendi şehrimizden söküp de…
Kendi evimizden, ayak izlerimizden, anılarımızdan,
Bakışıp ayrılıyoruz şimdilik, kemiklerimizden.
Gidiyoruz buradan, açılan mezar kapılarımızdan,
Bakın, şurada uyuyor şehitlerimiz, tatlı rüyada onlar.
Bırakıp gidiyoruz, kendi emeğimiz olan okulu,
Oturma odamızı, yemek masamızı, çamaşırlarımızı,
Çocuk parkını, küçük çeşmeyi, camilerimizi…
Çıkıp gidiyoruz Maraş’tan, Nizip’ten, Urfa’dan,
Ayrılıyoruz Hatay’dan, Halep’ten, mazlum İdlip’ten…
Yanımıza aldık düşlerimizi, kahve falımızı,
Yollara düştük, mutlu hanemiz kalbimizde kurulu,
İşte gidiyoruz, dönmek için hayata yeniden.
Tarlalarımızı ekmeye, makinelerimizi işletmeye,
Dönüp geleceğiz, yaralarımıza dost merhemi çalıp da.
Şaşırıyor insan, bakınca kefen soyucunun kılıcına:
Utanmıyor hiç kırık dökük eşyalarımızdan,
Enkazda unutulan pabuçtan, konuşan oyuncaktan.
Gidiyoruz buradan, aklımız dalgın, gönlümüz aşkın,
Alnımızda yeni günün neşesi, dönüp geleceğiz,
Dilimizde Yunus manisi, cebimizde Kerem hikâyesi.
Dağıldı gitti, kurudu sanmasın o bozguncu bizi:
Yüreğimiz pınardan yeni dolmuş abı hayat testisi.