Umutsuzluk haram mı?

Yandaş basının kalelerinden biri olan yüksek tirajlı gazetenin köşe yazarlarından biri haftalık yazısının başına “Umutsuzluk Haramdır” diye bir başlık atmış. Başlığın hedefi; “umutsuzluk” un ahlaki, felsefi ya da ideolojik alanlardaki birbirinden oldukça farklı anlamları düşünüldüğünde, çoğunlukla “hoşluk” la “boşluk” arasında farklı değerlendirilebilir. Örneğin, oldukça yaygın olan “umut fakirin ekmeğidir” ile “enseyi karartmamak” arasında sanıldığı gibi hiç de öyle benzerlik yoktur. İlkinde, çaresizlik, teslimiyet, avunma ve de kadercilik, ikincisinde ise bir direnme, dik durma çabası söz konusudur. Ayrıca “umutsuzluğun haram” sayılması, ya da öyle bir algı istenmesi, yaşadığımız her şeye hiç sorgulamadan, itiraz etmeden, boyun eğerek “şükretmeyi” de beraberinde getirir. Haram olduğu için asla umutsuzluğa, nankör olmamak için de “şükürsüzlüğe” asla kapılmamalıyız. Sonuçta bırakın düş kırıklığını, günaha girmek de var işin içinde...

UMUT HERKESİN EKMEĞİ

“Umutsuzluk haramdır” başlığını taşıyan yazıyla aynı güne denk gelen bir haber de yer aldı gazetelerde. Bu haberse, Gezici Araştırma Merkezi’nin “Türkiye’nin En Güvenilir İsimleri üzerine yaptığı geniş bir araştırmanın” sonuçlarıydı. 24-30 Aralık 2016 tarihinde, Türkiye genelinde TÜİK verilerinden örneklem oluşturularak 30 il ve 38 ilçeye bağlı 84 mahalle ve köyde, 18 yaş ve üstü seçmen nüfusunu temsil eden 8 bin 762 kişinin katılımıyla yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları da gerçekten bir hayli -şaşırtıcı değil- çok ilginçti.

Araştırma sonuçlarını görünce inanın çok utandım. Utancım, araştırmanın sonuçlarından değil de, “Umutsuzluk haramdır” yazısını eleştirmeye kalkışmamdandı. Üstelik bu başlığı atan yazar da, Türkiye’nin en güvenilir isimleri listesinin ilk on birinde yer alıyordu. Bu anket bir gün sonra gazetelere düşseydi, kim bilir daha neler yazacaktım “Umutsuzluk haramdır” üzerine. Sonuçları görünce, inanın ben de”umutsuzluğun haram”, listeye girenlerle de “umudun helal” olduğuna inandım.

Lütfen siz de benim gibi peşin hükümlü, kötümser olmayın... Listeye, Türkiye’in en güvenilir isimleri olarak girenleri görünce inanın sizler de benim gibi fikir değiştirip yarınlara umutla bakarak umudun yalnızca yoksulların değil, hepimizin ekmeği ve de sevabı olduğunu anlayacaksınız.

TOPLUMUN GÜVENDİĞİ

Gelelim listeye: 30 kişilik listenin başında benim de asla itiraz etmeyeceğim bir kişi var: Uğur Dündar. Keşke halkın bu kadar güven besleyip birinci yaptığı kişiye medya patronları da sahip çıksa. Ya da medya patronları halkın güvendiği kişiye niye güvenmiyor? Listenin ikinci sırasında ise, umudumuz Şaban’ın yerini Acun Ilıcalı almış. Çalışmayı yapanlar bunu, “Ilıcalı, Türk toplumunun dertlerini tasalarını bir kenara bırakmasını sağlayan günümüzün Kemal Sunal’ı” olarak değerlendiriyor. Yanlış da değil... Toplum gözaltındakilere değil de, bir başka gözaltının TV’deki yapımcısına daha çok güveniyor. Toplumun güven duyduğu diğer isimler arasında ise Cem Yılmaz’dan Kıvanç Tatlıtuğ’a, Murat Boz’dan Hülya Avşar’a, Gülben Ergen’den Tarkan’a, Türkan Şoray’dan Orhan Baba’ya kimler yok ki... Ama bu listeye girmeyip de yoklar içinde yer alanları -toplumla ters köşe olmamak için- yazmayacağım...

Meğer ne kadar da doğruymuş: insan sevdiğine güvenirmiş... İnanın benzer çalışma bir de Türkiye’nin en sevilen otuz kişisi üzerine yapılsa, inanın yine aynı sonuç çıkar.

Ne diyelim, halkımız sevince, işte böyle seviyor... Böyle güveniyor... Gel de umutsuzluğun haram olduğuna inanma...