Üniversiteler ve sinema-(TAMAMI)
Üniversiteliler için Nisan ayı bir çeşit festival ayı. Hemen hemen her üniversitede bahar şenlikleri adı altında bir dizi kültürel-sanatsal etkinlikler düzenleniyor ve tabi bu etkinliklerin başında da sinema yer alıyor. Geçtiğimiz hafta bu etkinliklerin bir kısmına katılarak geleceğin sinemacılarıyla tanışma ve konuşma fırsatı yakaladım.
İlk durağım bu yıl beşincisi düzenlenen Erciyes Film Festivali’ydi. Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin düzenlediği festivalde çeşitli üniversitelerin genç sinemacıları hem belgesel, hem de kurmaca kısa film dalında yarıştılar. Jürisi olduğum belgesel dalında birbirinden ilginç filmler izledik. Özellikle mevsimlik işçilerin sorunlarına değinen “45 Gün”, katıldığı her festivalde eli boş dönmeyip sayısız ödül alan “Ben Geldim Gidiyorum”, polise taş atan çocukları topluma kazandırma projesiyle boksa başlayıp başarılı olan bir genç kızımızın öyküsünü anlatan “Bir Yumruk Bir Umut”, içerdeki insanların özgürlük özlemini anlatan “Dışardakiler”, “Nusaybin’ndeki Domların yaşamından bir kesit sunan “Dom”, doğuştan görme engelli dört yetişkin kardeşin karanlıklar içindeki aydınlık özlemini dile getiren “Dört Kardeş” Kuma olgusuna değinen “Kuma” ile bir ötekinin toplumdaki tutuma savaşımının altını çizen “Hala” ve diğerleri, gençlerin belgesel daldaki şaşırtıcı başarısını ortaya koyarken, Anadolu’nun bilinmeyen ya da çok az bilinen yörelerindeki sorunlara da kayıtsız kalmadıklarını ortaya koyuyordu.
Festival kapsamında yer alan bir çok söyleşi de en az filmler denli ilgi çekti. Oldukça büyük bir salonu dolduran gençler, saatler boyu süren tüm söyleşilere büyük bir ilgi göstererek, zaman zaman sordukları sorularla sinema konusunda ne denli birikimleri oldukları konusunda tam not aldı.
Artık iyiden iyiye gelenekselleşen Erciyes Film Festivali önümüzdeki yıllarda çıtayı biraz daha yukarı çekerek festivali tüm Kayseri’ye yaymak istiyor. Sanırım hem öğrencileri hem de hocalarıyla bunu yapacak güce de sahipler.
Bir diğer sinema şenliği ise, konuşmacı olarak katıldığım Bilkent Üniversitesi’ndeydi. Bir avuç gencin sinemayı, popüler anlamda değil de, daha çok sanatsal anlamda ele alıp başlattıkları festival, her yönüyle daha şimdiden, oldukça yeni olmasına karşılık, nitelikli bir çizgiye oturmuş. Çoğunlukla sinema dışında farklı bölümlerde öğrenim gören öğrencilerin ön ayak olduğu festivalde, film gösterilerinin yanısıra sinema dünyasının önde gelen isimlerin yer aldığı söyleşiler de bir hayli ilgi çekiyor.
Bir diğer üniversite etkinliği de öğretim görevlisi olmaktan onur duyduğum Okan Üniversitesi’nde yapıldı. . Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin geçen yıl başlattığı belgesel ve kısa film yarışması, bu yıl da yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Önümüzdeki yıllarda bu yarışmanın uluslararası olması planlanıyor.
Üç üniversite üç etkinlik. Her birinde yarının sinemacılarını görmek ise işin bir başka keyfi. Öğrenciler denli hocalarının da bu konuda oldukça etkin ve istekli olmaları sanırım bu süreci daha da hızlandırıp geleceğin sinemacıların bir çoğunun bu tür okullardan çıkmasına zemin hazırlayacak. Yıllardır özlemini duyduğumuz da bu değil mi?