Ünlü Atlantik sanayilerinde sarsıntılar
Almanya’da ve Avrupa genelinde bir sanayisizleşme olduğu artık genel kabul görüyor. Sanayisizleşme bilindiği gibi sermaye yatırımlarının üretim kapasitesini azaltacak şekilde bir ülkeden yaygın ve sistematik olarak çekilmesi olarak tanımlanıyor. Sanayi sektörünün istihdam ve hasıladaki payları giderek azalıyor. Dünya ekonomi basınında “Almanya’nın endüstriyel süper güç olduğu günlerin” artık sona erdiği başlıkları atılıyor. Ukrayna Savaşı, yaptırımlar ve ucuz Rus doğal gazından mahrum kalmanın bedeli ödeniyor.
Güya ABD bunu ikame edecekti. İşler öyle yürümedi elbette. Ocak ayı sonlarında Başkan Joe Biden, Demokrat Parti içindeki yeşil eylemcileri yatıştırmak için yeni LNG ihracat projelerini durdurdu. Zaten ABD’nin sıvılaştırılmış doğal gazı, gemilerle nakliyesi vb ile borudan pompalanıp gelen ucuz Rus gazıyla karşılaştırılamaz. Sektöre yatırım arttıkça güya ucuzlayacaktı. O da hikâyede kaldı. Trump gelirse Almanya’ya karşı siyasetin değişeceği yorumları yapılıyor. Ona da bir yıl var. Almanya sanayisi nereye kadar dayanacak…
ALMANCA KONUŞAN ALMANYA SORUNLARI ÇÖZECEK
ABD’nin de durumdan aman aman üzüntü duyduğu söylenemez. Avrupa’yla özellikle Almanya’yla bir rekabetleri hep var. Bir taşla iki kuş.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in bir zamanlar söylediği gibi Almanya’nın Almanca düşünmesi ve konuşması gerekiyor, Amerikanca değil. Almanya’nın dış politikası ve ekonomide yaşadıkları iç siyasi dengelere de yansıdı. Rusya ile ilişkilerdeki bu gelişmeye karşı çıkan, Rus gazı alımının durdurulmasını şiddetle eleştiren AfD’nin (Almanya İçin Alternatif Partisi) oyları Aralık 2023’te yapılan anketlerde yüzde 23’e kadar çıktı. Almanya’nın ikinci partisi oldu. Soldaki birlik, BSW, (Bündnis Sahra Wagenknecht – Vernunft und Gerechtigkeit) daha kurulalı bir ay oldu olmadı (8 Ocak 2024), o da oylarını yüzde sekize çıkardı.
Ekonomi basınında ABD’li Bakan Henry Morgentau’nun 1945’te yayımladığı “Almanya Bizim Sorunumuzdur” kitabına göndermeler yapılıyor… Morgentau, savaş sonrası Almanya’nın sanayiden arındırılması ve tarım ekonomisine yönlendirilmesi gibi bir öneride bulunuyordu. Aradan 80 yıl geçti. Dünyanın dördüncü büyük ekonomisi ve üçüncü büyük mal ihracatçısı şimdilerde resesyonla (durgunluk) boğuşuyor.
KAPISINA GİTTİĞİMİZ ÜLKELER
Hele ABD’ye iyiden iyiye bağlı İngiltere daha da zor durumda. İngiltere Merkez Bankası (BoE) Başkanı Andrew Bailey, İngiliz bankalarının Merkez Bankasında tuttuğu toplam rezervin 467 milyar sterline yükseldiğini belirtti. 2008 finans krizinden önce bu rezerv sadece 10 milyar sterlin seviyesindeymiş.
Öte yandan İngiltere'nin en eski bağımsız ekonomik araştırma enstitüsü, Ulusal Ekonomik ve Sosyal Araştırma Enstitüsü'ne göre İngiliz ekonomisinin durumu hiç de öyle parlak değil. 2023'ün ikinci yarısında resesyondaydı. 2023’te yüzde 0,3 büyüme gösterdi.
Ekonomik büyümede orta vadede bir gelişme beklenmiyor. Batı Asya’daki gelişmeler nedeniyle ulaştırma maliyetleri ve petrol fiyatlarındaki artış büyümeyi aşağı, enflasyonu daha yukarı çekecektir, öngörüsünde bulunuluyor.
Kapısına gittiğimiz ülkelerde bu sarsıntılar daha şiddetlenerek devam edecek. Eğer Asya’nın ve Afrika’nın ve de Latin Amerika’nın yükselen güçleri birleşirse önleri öylesine açık ki! Her zaman yaptığımızı yapalım.
Her yazının sonunda kendimize, kendi ülkemize pay çıkaralım. Yerimizi doğru belirleyelim. Ne varsa Asya’da var. Bakın çatırdayan, yaşlanan Almanya’nın da en büyük ticaret ortağı Çin. Geçen yıl otomobilden medikal malzemelere, kimyasallara kadar 100 milyar avro Alman malı satın almış.
Biz üretmeye bakalım. Gerisi kolay.
EŞCİNSEL EVLİLİKLER ÇOCUKLAR VE ÖZGÜRLÜKLER
Basınımız büyük müjdeli haberi şu başlıklarla verdi: “Yunanistan'da on yıllardır verilen mücadele sonunda eşcinsel evlilikler yasallaşıyor.”
Eşcinsel evliliklere izin veren yasa Yunanistan Meclisinde 15 Şubat günü oylanacakmış. Yasa tasarısının ender görülen partiler arası işbirliği ile kabul edilmesi bekleniyormuş. Tasarının yasalaşması halinde, Yunanistan bu adımı atan ilk Ortodoks Hıristiyan ülke olacak ve çocuk sahibi olan veya çocuk sahibi olmak isteyen eşcinsel çiftlerin önündeki birçok yasal engeli ortadan kaldıracakmış. Yunanistan'da yaklaşık on yıl önce “medeni birliktelikler eşcinsel çiftleri de kapsayacak şekilde genişletilmiş.”Ancak şu anda bu ilişkilerdeki çocukların yalnızca biyolojik ebeveynleri yasal vasi olarak tanınıyormuş.
Eşcinsel bir ilişki içinde çocuk hakları meselesi ikna edici olmuş.
Sorun maddiyat yalnızca.
Kimse çocukların sağlığını düşünmüyor.
Kilise ise, evlilik tasarısının ebeveyn rollerini karıştıracağını ve geleneksel aileyi zayıflatacağı için karşı çıkıyor.
Yunanistan'da yaşayan 57 yaşındaki tiyatro öğretmeni Stella Belia "Kim olduğumu öğrendiğimden beri bunun için savaşıyorum. Sonunda bunu başardığımızı söylemek büyük bir rahatlık" diyor.
Belia, oğulları 11 yaşındayken kadın partnerinden ayrılmış ancak kendisini oğullarının diğer annesi olarak görüyor.
SUNULAN KIZ ÇOCUKLAR
Bir de yürüyüş izledim geçenlerde. Bakamazsınız. Pedofiliye özgürlük bir hak olabilir mi? Çağdaşlık mı? Medeniyet mi? Boyamışlar, soymuşlar, süslemişler çocukları sıra sıra yürütüyorlar… Genellikle oğlan çocukları, kız kıyafetinde. Resmen sunuluyorlar. Kadın yine sunulan, 5-6 yaşında bile olsan… Bu Atlantik nasıl bir çöküş ve çürüme içinde! Bizim elimizi çabuk tutmamız gerekiyor. Bu Atlantik nasıl bir çöküş ve çürüme içinde! Bizim elimizi çabuk tutmamız gerekiyor.
BİR AMERİKALININ DUYGULARI…
“Ukrayna'ya daha fazla para göndermek istememe nedenlerim:
-
Onlar kelimenin tam anlamıyla Nazilerdir.
-
Paramız çalınıyor/aklanıyor.
-
Eğer finansmanı kesersek savaş sona erecektir.
-
Çatışmayı ABD/NATO başlattı.
-
Batı her konuda yalan söyledi.
-
ABD oligarkları biyolojik silah üretiyor.
-
Sınırımız güvenli değil.
-
33 trilyon dolar borç içindeyiz.
-
Tüm dış yardımlar bir aldatmacadır.
-
ABD hükümeti ve egemen sınıf şeytandır ve salgın hastalıklardan, insan köleliğinden ve savaştan çıkar sağlar. Paramızın hepsini Ukrayna'ya göndermek hiçbir şekilde Amerikan halkının yararına değildir. Bundan yararlananlar yalnızca silah satıcıları, büyük ilaç şirketleri ve yozlaşmış oligarklardır. Bize ise yalnızca yoksulluk, propaganda, hastalık ve ölüm düşüyor. Eğer uğruna ölünecek bir tepe varsa, o da ancak bunun gibi bir tepe olabilir. (Clandestine @WarClandestine)”