Üretimde devrim toplumda refah
Türkiye’nin temel sorunu üretim ekonomisine yönelmek, refahı hakça bölüşmektir.
Vatan Partisi’nin Üretim Devrimi Kurultayları, Cumhuriyet’in demir ağlar ilkesine benziyor.
Tıpkı yurdumuzun demir ağlarla örülmesi gibi, bu kez bilinçlerde üretim devrimi örülüyor.
Günümüzde işçisinden sanayicisine, çiftçisinden aydınına, üretimin önemi giderek kavranıyor.
Sıcak parayı yenecek ve özelciliği aşacak; dengeli gelişmeyi, insanca bölüşmeyi getirecek olan bu kavrayış ve izleğindeki kurumsallaşmadır.
Üretim ekonomisi, Türkiye’yi hem güçlendirecek hem de doğusuyla batısıyla birleştirecektir.
TÜRKİYE’Yİ BİRLEŞTİREN KURULTAYLAR
Bu kurultaylarda Türkiye birleşiyor; Türkiye dertlerinden bir solukluk da olsa arınıyor; geleceğe güvenle bakıyor!
Kurultay ilkesi, iddiası olan, geleneğimizde ve siyasetin dinamiğinde çok güçlü bir kurum.
Vatan Partisi’nin öncülüğünde ancak Türkiye’nin tüm üretici ve düşünen kesimlerine açık Üretim Devrimi Kurultayları, siyasetin kalıplarını aşıyor, Erzurum, Sivas kongreleri gibi adeta tüm ulusa mal oluyor.
Doğrudan siyasi erkle, seçimle ile ilgili değil, yurttaşın kendisiyle, geçimle ilgili, toplumsal sorunların çözümüyle ilgili kurultaylar bunlar ve de onun için çok ama çok değerli…
ÇİFTÇİSİYLE, SANAYİSİYLE ÜRETMEK
Polatlı Avşar’da katıldığım, sonrasında Değirmenköy’den izlediğim Üretim Devrimi Kurultaylarının, özgül seslenişinde üreticinin, köylünün üretim açısından ayağa kaldırılması ve ülkemizin kalkındırılması var… Gıda güvenliği ve ödemeler dengesi açısından da bu son derecede önemli ilkesel tespitler; çiftçinin elektrik giderleri açısından mağdur edilmemesi, öte yandan, tohum, gübre, ilaç ve mazot açısından desteklenmesi gibi tedbirlerle tamamlanıyor…
Çiftçi de “böyle gitmez” diyor, Avşar köyünden dönüş yolunda aklıma şu deyiş takıldı ve sıkça tekrarladım: “Bugün Polatlı, yarın Ankara, bir gün tüm Türkiye…” Vatan Partisinin çözümlerinde buluşacak!
Üretim Devrimi Kurultayların bir de genel saptaması ve ilkesi var ki onu da Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek şöyle temellendiriyor: “Küçük ve orta sanayi çöktü. Türkiye yabancı ürünlerin istilası ile karşılaştı. Dış ticaret açığı borçlanmaya sebep oldu. Türkiye iflas etmeyecek! Türkiye'yi 40 yıldır borçlandıran program iflas etti. Türkiye buradan Üretim Devrimiyle çıkacak." Önümüzdeki günlerde 27 Kasım’da Antalya Bademağacı köyünde ve 29 Kasım’da Selçuklu Konya’da Üretim Devrimi Kurultayları var; bunları başkaları da izleyecek.
Şimdiye kadar ağırlık sıkletinde tarım ve çiftçi sorunları olan Üüretim Devrimi Kurultaylarını, hiç kuşkusuz yakın erimde sanayi, sanayileşme ve işçi sorunlarındaki çözüm yollarını, halkla, sendikalarla, meslek odalarıyla ve uzmanlarla beraber ortaya koyan Üretim Devrimi Kurultayları da izleyebilecek…
ASYA ÇAĞI'YLA HIZLA KALKINMA
Türkiye mevcudu sürdüremez. Kıtlığı bölüşecek, kuraklık içinde üretecek derman yoktur.
Ne ki, sorun yalnız bizim değil… Bize bu sistemi dayatan Atlantik emperyalizmi çöküyor…
Yeni bir dünya yükseliyor. Asya Çağı'nın dinamikleriyle, Türkiye’nin kamucu, halkçı birikimi bir diğeri için büyük kapıların açılması, o arada insancıl ve hakça bir düzen kurulmasına umutların bağlanması demek…
ÜRETİMDE İNSANCIL VE HAKÇA DÜZEN
Refahın bölüşülmesi, insan onuruna yaraşır düşünce ve üretim düzenlerinin inşası, doğaya saygılı sürdürülebilir kalkınmanın tesisi, iki yüzlü insan hakları savunucusu ve monetarist para fonlarının silahlı gardiyanları olan Atlantikçi kuruluşlarla ne kadar mümkün oldu?
Oysa, tüm bu değerleri tüm coğrafyalar için hayata aktarmak ve hayatta tutmak, Avrasya kurumsallığıyla daha muhtemel görünüyor… Üretim anlayışı, üretimde, insancıl ve hakça bir düzenin yapılandırılması, insanı da doğayı da koruyacak en etkili görevler olarak beliriyor.
TÜRKİYEMİZ İÇİN GÖREVLER
Türkiyemiz için de temel görevlerimiz vardır. Bunları hiçbir koşulda akamete uğratamayız.
Örneğin, mesleki-teknik eğitime, 'ara insan gücüne' bunun okullarına yatırım yapmaya, 'mezunlarına' insanca ücret verildiği kayıtlı çalışma yaşamına ve tam istihdamı hedeflemeye,
eşanlı olarak da, teknolojinin katkısıyla, kurallarıyla, tam rekabete yönelmeye ihtiyacımız vardır.
Meselemiz, asgari ücretliyi açlık sınırından, orta direği yoksulluk cenderesinden kurtarmaktır.
Yarına çıkmaya senedi olmayan borçlu, harçlı, hacizli çiftçinin, üretenin değil, sokağı beldesi güvenli, çarşısı şen, fabrika bacası tüten, gençleri geleceğe umutla yürüyen bir Türkiye'nin takipçisi olmalı, emeklerimizi ve deneyimlerinizi bu yolda birleştirmeliyiz.
Meselemiz budur! Üretim ekonomisi şarttır. Tasarruf, yatırım, istihdam, teknoloji, kayıtlı ekonomi, halkçı sosyal devlet, esastır…
Bu hedeflere üretim ekonomisiyle erişebiliriz. Üretim ekonomisi de, üretim devrimi anlayışı içinde daha da yükselebilir.
Üretim Devrimi Kurultayları, toplumda refahı sağlayacak yol haritasının çizilmesine büyük katkı sağlamakta aynı zamanda, kamucu, halkçı devletin yeniden keşfedilmesinde bir bilinç yükselmesine vesile olmakta, dünyanın gerçekliği temelinde, Türkiye’mizi, sorunlarının çözümünde birleştirerek, geleceğe umutlar ekmektedir…