Üsküdar, yüzyıllardır kültür ve sanatın kavşağı

Dünyanın en önemli kentlerinde sergiler açtım. New York’ta Mardin sergisinin ve İstanbul fotoğraf sergisinin gördüğü ilgi beni şaşırtmıştı... Yazarlar projem bitti rahatladım, Üsküdar’la ilgili bir çalışmaya başladım. Üsküdar kadim bir şehir. Bir sergi bir kitap... İstanbul’da açacağım, sonra New York’a götüreceğim. Neden New York? Çünkü oğlum orada. Bugüne dek hep niyet ettim kısmet oldu. Şimdilik çalışıyorum, elbet bu günler geçecek. Güzel günler geldiğinde elbet el ele vereceğimiz bir kurum bulunacak, niyetim gerçekleşecek.

KIZ KULESİ VE EFSANELER

Virüs öncesi, Kız Kulesi’nde fotoğraf çekimi sırasında, yoruldum dinlenirken, baktım insanlar birbirlerine efsaneyi anlatıyor. Bu birçok yerde böyle. Tarihi derinlikler yerine efsaneler kalıyor ve yaşıyor. İşte Roma imparatorunun karısı, Selçuklu sultanının kızı, hatta Battal Gazi’nin tekfurun kızını kaçırıp, “atı alan Üsküdar’ı geçti” efsanesi... Diğer efsanelere göre, etrafı çevrili kuleye kapatılıp muhafaza edilen, genç kızı ya da imparatorun karısını yılan sokuyor. Hatta aynen Van’da ki Akdamar adasında geçen hikayeye uygun Rahibe Hero ve Leandros arasında yaşanan aşk ve Leandros’un yüzerek ona giderken boğulması ile sona eriyor. Gerçek tarihi bilgiler ancak kitap sayfalarında yer alıyor ancak efsaneler halkın dilinde yaşıyor. Kız Kulesi Yunanlılar ve Romalılar zamanında İstanbul Boğazı’nı denetim altında tutmak ve vergi toplamak için kullanılıyor... Osmanlı’da ise bir gezi ve keyif adası.

KADİM ŞEHİR ÜSKÜDAR

Üsküdar beni çok etkileyen bir mekandır, şehirdir. Bir kez İstanbul siluetlerini izlemenin görmenin mekanıdır. Sahil boyu yürüyerek, İstanbul siluetlerine dalar gidersiniz... Milyonlarca fotoğrafçı yüz elli yıldır Kız Kulesi ile İstanbul siluetlerini birleştirmek için uğraşıyor... Her dem insanlar oradadır sabah akşam günbatımında fotoğraf çekerler... Boydan boya kıyı sadece bir gezi yolu değil bir dönemin düşünüldüğü eserlere bakılarak yorumlandığı bir mekandır. Üsküdar merkezden Kız Kulesi’ne doğru yürürken dünyanın en güzel boğazının kıyısındasınız, birkaç adımdan sonra yüreğinize huzur dolduğunu hissedersiniz. Güneşin önünde her dem değişen panorama sizin bilincinizdeki her şeyi silecektir.

ÜSKÜDAR’A CAMİLER YAPTIRAN SULTANLAR

Üsküdar belirttiğim gibi kadim bir kent o kadar önemli eserler, camiler var ki... Ancak bir kitapta anlatılabilir. Benim bu yazımda dikkate değer Valide Sultanlar Üsküdar’da camiler, eserler yaptırmışlar. Üsküdar’ın göbeğinde, Kanuni’nin kızı Mihrimah Sultan’ın yaptırdığı Valide Sultan Camisi, yine ikinci Sultan Mustafa’nın annesi tarafından yaptırılan Yeni Valide Camisi ve Nurbanu Sultan tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan Atik Valide Cami.

ÜSKÜDAR’A GİDERKEN ALDI DA BİR YAĞMUR

Müzik evrensel, “Üsküdar’a Giderken” şarkısı birçok milletin dilindedir. Bizim çok söylenen şarkılarımızdan birisidir. Melodiyi herkes bilir ve keyif alır. Araştırdım güftesini kimin yazdığını bulmaya çalıştım ama bulamadım, sanırım anonim. İskoç askerleri İstanbul’da iken gayda çalarak bir marş yapmışlar. Bu marş sonunda Üsküdarlı bir ozanın sözleriyle türkü olmuş. Külhani bir tavrının olduğunu yazıyor eski yazarlar. Reşat Ekrem Koçu da bu konuda yazmış. Koçu zamanında bir İstanbul Ansiklopedisi yayımlanmaya başlamış. Ansiklopedi tamamlanmamış. O ansiklopedide Üsküdar’la ilgili çok geniş bilgi varmış.

OSMANLI EVLERİ VE KÜLLİYELER...

Üsküdar gerçekten geçmişte kültür ve sanatın kavşağıymış. Yani İstanbul’un bir parçası ama, başlı başına özellikleri olan naif yapıların, eski Osmanlı evlerinin külliyelerin yer aldığı kadim bir şehir. Üsküdar’ı gezerseniz, eski özgün evleri mutlaka gezin o sokaklarda dolaşın, evlerin formu sizi nasıl rahatlatacak göreceksiniz.

Üsküdar’ın günümüzdeki kültürel çalışmalarıyla ilgili Üsküdar Belediyesi Kültür Müdürü Mesut Meyveci ile konuşacağım. Ayrıca geniş bir Üsküdar röportajı için, zor günlerin geçmesinden sonra başkan Hilmi Türkmen’le de konuşmaya çalışacağım.