Utandırma servisi

DTCF’de sınıf arkadaşımdı, birlikte edebiyat okuduk. Türkolog iken sonra Kürdolog olarak adını duyurdu, bunun çilesini de çekti, içeride yattı. Epeydir görüşemiyorduk. Geçenlerde karşılaştık. TDK’nin Kürtçe Sözlük’ünü nasıl bulduğunu sordum. Şaşırdı, “TDK Kürtçe Sözlük mü çıkardı?” dedi. Duymamış, haberi bile yoktu. 

Kürtçenin neden gelişemediğini ben anlıyorum galiba... 

Çok satan kitaplar dörde ayrılır: 1) Yarısına kadar okunabilenler. 2) Üçte biri okunup atılanlar. 3) Hiç okunmayıp süs olarak kitaplığa konulanlar. 4) Çok az da olsa sonuna kadar okunanlar. 

Bu da günümüze özgü yeni bir edebiyat çığırı olmalı: Hem küfredilip hem okunan yazarlar... Böyle bir edebiyat topluluğu ortaya çıktı. 

Edebiyatın yozlaşıp magazinleşmesinde en büyük suç kimde diye sorulsa, benim yanıtım şu olurdu: Yayınevi memuru gibi çalışan eleştirmenler ve seçici kurul üyeleri... 

Hepinizi harcamak isteyen birine birbirinizi şikâyet etmeyin. 

Çocuk yaşta gelinlik, cehaletin ana-baba kılığında gelmesidir. 

İnsanoğlu “eşek” demeyi öğrenmeden önce, eşeği kullanacağı sözcüğü öğrenir, yani “deeh” demeyi. 

Türkçenin gelmiş geçmiş en kötü yazım kılavuzunu yazan bilim adamı yedi dil bilirdi.