Uygarlığın ortası 2: Orta Asya devrimlerinin ideolojik ekseni
‘Türklerin uygarlık mayasını oluşturan üç etken göze çarpıyor: İmparatorluk kuruculuğu, ticaret yolları üzerindeki egemenlik ve Türk dilinin gücü. Tarihin eşiğini aşarken Türkleşme olayı, Uygarlaşma ile Türkleşme arasındaki bu bağlantı Türk kavramını ve Türk mayasını açıklayan en önemli olgudur.’
Doğu Perinçek
Bugün bir Asya Çağı uygarlığı gözler önünde yükselmekte. Bu büyük yükselişin öncüleri Çin, Rusya, Hindistan, Türkiye, İran milli devletleri ise, temel direği Orta Asya’dır. Elbette, Orta Asya’da mayalanan devrimci Türk karakteri, küreselci emperyalizmin yıkamayacağı kale mevzisi olacaktır. Bu iç kale bir bakıma Atlantik’e meydan okuyan Asya’nın direnme, savunma karargâhıdır. Ortaya koyduğumuz görüler, idealizme sapmayan nesnel olgulara dayanmaktadır.
TÜRK DÜŞÜNCE SİSTEMİNE BÜYÜK HİZMET
“Teori ve doğru yöntem”i, tarih biliminin, toplam olarak toplumsal bilimlerin ilerlemesinin temel şartı kabul eden Doğu Perinçek, kitaplarında Türk okurunun pek alışık olmadığı nesnel bir tarih anlayışı sergiliyor. Tarihimize bilimsel sosyalizmin evrensel ışığında bakan ve geçmiş birikimi aynı bilimsel tutarlılıkla irdeleyen Perinçek’in bu anlayışı, “aktarıcı” değil, fakat alabildiğine üreticidir.
Perinçek, Orta Asya kavimlerinin tarihsel gelişimlerini inceleyen Bozkurt Efsaneleri ve Gerçek adlı kitabıyla, salt bir tarih “tashihi” yapmıyor, aynı zamanda “dünden bugüne” uzanan yolun da göçmüş köprülerini kuruyor. Asya devrimlerinin can damarlarını birbirine bağlıyor. Türk toplumunun uygarlığa geçiş sürecini, bilime dayalı bir tutarlılıkla gözler önüne seriyor.
1973 yılında yazılıp 1976 yılında ilk baskısı yapılan Bozkurt Efsaneleri ve Gerçek, 12 Eylül öncesinin sloganlara boğulan düşünce ortamında belli çevrelerce gürültüye getirildiyse 30 bine yaklaşan satışıyla, vatansever Türk devrimcilerinin başucu kitabı olma niteliğini kazandı.
Her nedense Türk solu, ulusal kavramlarımızın benimsenmesi ve ulusal simgelerimizin kullanılmasına kendi isteğiyle uzak durdu. Ne yazık ki, kendi tarihi konusunda fazlaca düşünme zahmetine girmeyip, ulusal tarihimize yabancı bir konum benimseyen Türk solcusu, bu cehaletinin bedelini, bilindiği üzere ağır ödedi.
Doğu Perinçek, arka arkaya yayınladığı makalelerle bu tabuları yıktı ve Türk solunu, Türk siyasi düşüncesini kapandığı “dar alandan” çıkarıp, deyim yerindeyse atağa kaldırdı. Özellikle Türkiye’nin kurtuluşu için düşünen beyinleri, içine sürüklendiği gafletten uyandırdı. Bu gelişmeler öncelikle, “İslamcı-liberal sağ koalisyonu” parmağında oynatan emperyalist güçleri ve rehavet içinde yayılan idealist tarihçiyi rahatsız etti.
KÜRESELCİ EPERYALİZMİN SALDIRILARINA HAZIRLIK
Sovyetler Birliği’nin çöküşü, pek çok Türk uygarlığı tarihçisini aynı süreçte buluşturdu ve Orta Asya üzerindeki karanlık örtü birkaç ucundan birden tutulup kaldırılmaya başlandı. Öncü düşünürler, bilimin keskin ışığıyla Orta Asya coğrafyasını boydan boya aydınlatmaya giriştiler. Artık Türk tarihinin tozlu sayfaları hallaç pamuğu gibi atılmaya hazırdı. Üstelik bu kez, Avrasya Hareketi gibi bitimsiz bir enerji kaynağından güç alınıyordu.
Bozkurt Efsaneleri ve Gerçek bu anlamda büyük bir boşluğu doldurdu ve Türk aydınını küreselci emperyalizmin ulusları yıkmaya yönelik çok yönlü saldırılarına karşı önceden hazırladı. Kitap Türk kavramına, Türk kültürüne, Türk tarihine o güne dek alışılmışın dışında bilimsel bir enerjiyle bakıyordu. Millet, ulus, bodun, ırk, dil, devlet vb. gibi kilit kavramlar yeniden tartışılıp yerli yerine oturtuldu.
Kendi tarihi konusunda hızla bilinçlenen anti-emperyalist Türk milliyetçisi de çok geçmeden “Bağımsız Türkiye” hattının arkasında toplanan devrimin öncüleri arasına karıştı. Atatürk’ün başlattığı Türk Milli Demokratik Devrimi’ne sahip çıkan bu kitleler kendi istekleriyle ve kendi çabalarıyla aynı noktada buluştular. Milli bilinç birikiminin niteliksel bir değişime uğramasıyla, Türk devrimci milliyetçisi, ABD kışkırtmalarına, emperyalist oyunlara karşı bağışıklık kazandı.
ORTA ASYA DEVRİMLERİNİN İDEOLOJİK EKSENİ
Emperyalizm ve işbirlikçilerinin huzurunu iyiden iyiye kaçıran en önemli etken, adına Attila İlhan’ın “dip dalga” dediği hareketin sahip olduğu yüksek bilinç düzeyiydi. Bu bilincin yaratılmasında Doğu Perinçek’in yoğun siyasi mücadelesinin ve bir bilimci olarak verdiği yapıtlarının katkısı büyüktür. Son kitabı Orta Asya Uygarlığı Perinçek’in siyasi mücadelesiyle bütünleşmiş aydın kişiliğinin ürünlerinden biridir.
Doğu Perinçek, kırk yıldan beri sürdürdüğü çalışmalarını, Türk tarihinin özellikle iki büyük devrimci atılımı üzerinde gerçekleştirdiğini belirtiyor:
1. Türklerin MÖ 1000’lerden MS 1000’lere kadar devam eden uygarlığa sıçrama süreci.
2. Yüz elli yıldır devam eden Türk Millî Demokratik Devriminin en büyük atılımı olan Kemalist Devrim.
Perinçek bu kez Orta Asya Uygarlığı adlı yapıtında zorlu ve uzun yolculuğunu sürdürüyor. Üç bin yıl gerilerden başlayan yolculuk, Türkiye’nin son elli yılda yaşadığı karşıdevrim saldırılarının bilinçli bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugünün gerçeğini derinden kavramak için ve Milli Demokratik Devrimimizin temel sorunlarını aşmak için bu çaba gereklidir. Bu çaba 21. yüzyılın başlarında patlayacak Asya devrimlerinin ideolojik ekseni için yaşamsal önemdedir. Aynı zamanda kavram kargaşasına son vermeyi de hedefleyen bu çaba, milli güçlerin bütünlüğü için zorunlu olan temiz havanın sağlanmasına katkı yapacaktır.
(DEVAM EDECEK)