Uygulamadaki öncelikler kırılganlığı besliyor!
Küresel piyasa eğilimleri ve beklentiler açısından, yeni yılın ilk haftasında olumsuzlukların belirleyici olduğunu gördük ve riskten kaçınma eğiliminin güçlenmekte olduğuna tanık olduk. Bu tablo, sistemi oluşturan kurumsal yapı ile diğer piyasa yapıcıların yetersiz kaldığına ve sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarmanın çok zorlaştığına işaret ediyor. İyimser senaryoların şimdilik maya tutmadığı ve farklı kesimlerin yönlendirilebilir olmaktan çıkmaya başladığı anlamına geliyor. Başka bir deyişle, geleceğe yönelik bakış açılarının olumsuzlaşması engellenemiyor.
Hemen yukarıda özetlemeye çalıştığımız görünüm, ülkemiz gibi kırılgan olarak bilinen ekonomiler açısından ciddi tehlike anlamına geliyor. Ekonomi yönetimi ve ülkemizdeki sorunlu düzeni oluşturan kurumsal yapının temsilcileri ise bu büyük olumsuzluğu görmezden gelmeye çalışıyor. Nasıl gerçekleştiğine ve kalıcı olup olmadığına bakmaksızın, beklenenden düşük çıkan enflasyon rakamlarının arkasına saklanarak başarılı olduklarını iddia ediyorlar!
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan verilere göre aralık ayı tüketici fiyatları yüzde 0.40 ve yurtiçi üretici fiyatları yüzde 2.20 oranlarında gerilemiş; yıllık oranlar ise sırası ile yüzde 20.30 ve yüzde 33.64 seviyelerine inmiş. Bu sonucun sadece ekonomi yönetimi ve içerideki kurumsal yapının destekleri sayesinde gerçekleştiğini iddia etmek ve gerilemenin kalıcı olacağını öne sürmek gerçekçi olmaz. Kurallı piyasa anlayışına uymayan ve daha önce açıklanmış Yeni Ekonomi Programına aykırı zorlamaların, kısa vadeli ve geçici gerilemeye katkısı olduğu da inkar edilemez.
Enflasyon sepetine giren ürün fiyatlarının geriletilmesi yönündeki zorlamalar, bazı ürünlerdeki dolaylı vergi indirimleri ve döviz kurunun hesapsızca baskılanması fiyatlarda gözlenen gerilemeye katkı yapmıştır. Enerji fiyatlarının gerilemesi, kredi mekanizmasının çalışmaması nedeniyle güncelliğini koruyan nakit akım sorunları ve mevsimlik indirimler de sonuç üzerinde etkili olmuştur. Sonuç üzerinde etkili olan faktörlerin hiçbiri sürdürülebilir değildir ve sorunların ağırlaşması olasılığı yüksektir.
Yerel seçimlere yönelik yüksek düzeyli hassasiyet, tercihler üzerinde belirleyici niteliktedir ve yine kesinlikle sürdürülebilir değildir. Maliye politikasının hesapsızca gevşetilmesi ve para politikasının etkisiz hale getirilmesi yönündeki girişimler olumlu düşünmeyi zorlaştırmakta ve büyüme konusunu öncelikli hale getirip enflasyon baskılarını başıboş bırakarak kırılganlık algısını pekiştirmektedir. Girişte kısaca özetlediğimiz küresel koşullar ise, başarısızlık olasılığını artırabilecek ve yaşamakta olduğumuz krizi derinleştirebilecek türdendir; bu olumsuzluk, yerel seçimler öncesinde veya hemen sonrasında kendisini yoğun bir şekilde hissettirebilir; güven bunalımının hiç istenmeyen düzeylere çıkmasına sebep olabilir.
Daha açık ifade etmek gerekir ise, maliye politikası uygulamaları ve buna eşlik edecek diğer tasarruflar yeni kur şokları yaşanması olasılığını güçlendirecek yapıdadır. Olumsuz küresel eğilimler ise tehlike ihtimalini artıracak niteliktedir. Bu tehlikeyi dikkate alan tercihler yerine tam aksinin devreye sokulması, gelişmelerin tümü ile kontrol dışına çıkmasına sebep olabilir. Mevcut kurallar eşliğindeki piyasa işleyişinde kriz şeklindeki ekonomik durgunlaşmayı geçiştirmenin daha öncelikli hale gelmesi, enflasyon baskılarına yol verilmesi anlamındadır; müdahaleler ile fiyat artış baskılarının dizginlenmesi çok kısa vadeden öteye mümkün değildir. Kurumsal yapının, ortaya çıkması muhtemel olumsuzluklara direnebilme şansı yok denebilecek kadar azdır.
Faizleri olabildiğince geriletip piyasalardaki likiditeyi artırarak dengelenme aramak, sorunları ve küresel eğilimlerdeki sıkıntıyı görmezden gelmektir. Mucizevi bir değişiklik olmaması durumunda kaynak sıkıntısının yıkıcı olabilecek şekilde ağırlaşmasına yol vermek, yeni kur şoklarının daha yıkıcı olabilmesi için altyapıyı güçlendirmektir. Bu yaklaşım yerel seçimlerin sonuçlarını kısmen etkileyebilir, fakat ekonomiye olan faturası çok yıkıcı olabilir.