Uzaydan gelen yeni enerji kaynakları

Enerji konusu dünyamızın en önemli konularından birisi olmaya devam etmektedir. Şu ana kadar çıkan Dünya Savaşları ve diğer tüm büyük savaşların temelinde karasal hakimiyet ve enerji kaynaklarına erişim mücadelesi yer almaktadır. Buna ek olarak dünyamızda var olan çoğu ekonomik krizin temelinde de enerjiye erişim sorunu ve enerji maliyeti yer almaktadır. Mesela ulaşımın, üretimin ve diğer ekonomik faaliyetlerin enerji maliyetinin sıfıra yakın olduğunu düşünün. Tahmin edebileceğiniz gibi tamamen dünyamızı değiştirecek ve hatta tüm kuralları değiştirip daha refah yaşayabileceğimiz bir hayat mümkün olabilecektir. Bu anlamda yeni ve maliyeti az enerji kaynaklarına ihtiyaç her zamankinden fazladır. Bu çerçevede uzaya erişim aynı zamanda bu yeni enerji kaynaklarına erişim anlamına da gelebilir.

UZAYDAN GÜNEŞ ENERJİSİNİN TOPLANMASI

Akla ilk gelen enerji türü solar yani güneş enerjisidir. Ne yazık ki mevcut güneş panelleri ile üretilen elektrik verimliği oldukça düşüktür ve enerji sorununun çözümüne katkıda bulunmamaktadır. Bu anlamda Çin Uzay Ajansı önemli bir inisiyatifi kullanarak uzaydan güneşin enerjisini dev reflektörle toplayıp bunu mikrodalga formunda dünyaya göndermenin yollarını aramaktadır. Bu süreçte ciddi ilerlemeler kaydetmiş olan Çin Uzay Ajansı 2026 yılında bu enerji üretim metodunu uzayda test etmek için ön hazırlıklara başlamış bulunmaktadır. Bu denemenin başarılı olması durumunda dünyayı çevreleyen bu reflektörler sayesinde gönderilen mikrodalgaları elektrik enerjisine çevirecek yer istasyonları vasıtasıyla maliyeti sadece kurulum maliyeti olan ve işletme maliyeti zaten üretilen enerjiden karşılanan bu yöntem ile çok ucuz elektrik üretim imkanına sahip olmak mümkün olabilir. Bu çerçevede Çin bu konuda öncülük etmektedir ama ABD ve İngiltere’de de bu konuda çok ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Bazı lojistik zorluklar bulunmakla beraber ayrıntılı çalışma ile daha fazla verimle çalışacak ve minimum maliyete sahip tesisler kurarak bunu yapmak ileride muhakkak mümkün olacaktır. Güneşin enerjisinin neredeyse sonsuz olduğunu düşünürsek (en azından milyarlarca yıl boyunca yetecek kadar enerjisi vardır) bu yöntemin ne derecede etkili olduğu anlaşılabilir. Dünyada tartışılan bir diğer enerji türü de füzyon enerjisidir. Füzyon güneşimizde meydana gelen bir nükleer reaksiyon olup çok yüksek sıcaklıkta ve basınçta hidrojen atomlarının birleşmesi ile helyumun ve diğer elementlerin oluşturulmasıdır. Bu reaksiyon sonunda ısı ve ışık meydana çıkmaktadır ve bu sayede dünyamızda yaşam oluşturabilecek koşullar oluşmaktadır. Yani füzyon reaksiyonu olmasaydı dünyada yaşam olması mümkün olmayacaktı. Çıkan enerjinin büyüklüğü de göz önüne alındığında füzyon enerjisi ile dünyanın tüm enerji ihtiyaçlarını karşılamak fazlasıyla mümkün olacaktır.

AY’DAKİ KAYNAK

Temiz füzyonun anahtarlarından biri de Helyum 3 izotopudur. Helyumun özel bir izotopu olan Helyum 3 ile temiz ve radyasyon çıkışı minimum olan bir füzyon reaksiyonu elde etmek mümkündür. Bu çerçevede tüm dünyada ben dahil birçok bilim adamı ciddi araştırmalar yapmaktadırlar. Ne yazık ki Helyum 3 dünyada bulunması çok zor bir madde olup bunun için uzaya bakmak gereklidir. Mesela Ay’a baktığımızda Helyum 3 isimli bu maddeden çok miktarda bulunduğunu ve Ay’dan Helyum 3 maddesinin tıpkı bir maden gibi çıkartıldığında ve füzyon reaksiyonunda kullanıldığında dünyanın tüm enerji sorununun çözüldüğünü belki de bir gün görmek mümkün olabilir. Tabii ki aydan Füzyon 3 maddesinin çıkartılması ve dünyaya getirilmesi başlı başına çok ciddi bir maliyettir ancak unutmamak gerekir ki başta meydana gelecek tüm maliyet bir kez füzyon ile enerji üretimi başladığında bir nevi minimize olacaktır ve bu sistemin operasyonu da tıpkı yukarıdaki mikrodalga yönteminde olduğu gibi kendi ürettiği enerji tarafından karşılanacaktır. Bir nevi sürekli enerji üretim mekanizması olacak bu sistemde, belirli bir süre sonra ilk tesis maliyetleri ödenmiş olacaktır ve çok düşük maliyetlerle (insan kaynağı maliyeti gibi) bu sistemin sürekli çalıştırılması mümkün olacaktır. Bu konuda da Çin Uzay Ajansı çok kapsamlı çalışmalar yapmış olup, Chang’e uzay araçları serisi ile Ay’ın en kapsamlı doğal kaynaklar haritasına sahip olmayı başarmıştır. Buna ek olarak gerek ABD gerek Avrupa’da sırf Helyum 3 madenciliği yapmak üzere lisans alıp çalışmak için hazırlık yapan ve 10 yıl sonrasına hazırlanan özel şirketler vardır.

İŞBİRLİKLERİ PLANLANMALI

Bu enerji mekanizmalarına erişimin de bir nevi enerji savaşları olarak düşünülebilmesi mümkündür. Bu tür teknolojilere ilk sahip olacak ülkeler muhakkak ki bu işin kaymağını yiyeceklerdir ve belki de yıllar sonra bu teknolojiler diğer ülkelere para ile lisanslanarak verilecek ve bu da ikincil ülkelerin enerji üretim maliyetlerini arttıracaktır. Bu anlamda ülkemizin bu teknolojilere yatırım yapması, dünyada olup biteni ciddi bir şekilde gözlemlemesi ve bu kaynaklara erişim için gerekli planlamayı şimdiden yapması lazımdır. Bu konularda geç kalan ülkeler bu teknolojilere sahip olan ülkelerin eline bakar konuma düşebilirler. Bu çerçevede özellikle Asya’da yapılan çalışmalara şimdiden sahip çıkılmalı ve işbirlikleri ile ülkemizde bu pastadan payını alacak şekilde hareket etmelidir. Böylece uzay vatana sahip çıkmanın gereklerinide yerine getirmiş oluruz.