Vatan Savaşında Türkiye Tayyip Erdoğan’ı yönetiyor
Bir arkadaşım bana yolladığı epostada şöyle yazıyor: “AKP yönetimi, FETÖ ile birlikte yürüyüp aynı yolda ıslandı. Hedefleri aynı. Bu hedeften vazgeçmediler. ABD’nin senaristliğini ve rejisörlüğünü yaptığı rolleri oynuyorlar. Senaryoda rol icabı zaman zaman ABD düşmanlığı da var. AKP’de karar vericiler, ABD tarafından esir alınmıştır ve zaman zaman kulakları çekiliyor. ABD’ye direnmeleri mümkün değil. Çünkü hainler.”
BEYİN KİLİTLENMESİ
Gerçeği olgularda aramak ne kadar önemli!
Tayyip Erdoğan yönetimi FETÖ ile ölüm kalım savaşı veriyor. Ama arkadaşıma göre hâlâ beraber yürüyorlar.
Tayyip Erdoğan yönetimi, ABD ile cephe cepheye gelmiş, Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin “Kara gücü” ile savaşın içinde. Ama arkadaşıma göre “ABD’nin esiri.”
Kilitlenen beyinler, gözlere de perde indiriyor. “Samimiyet”, insanı kurtarmıyor.
TESLİMİYET ÖZLEMCİLERİ
Bir de Tayyip Erdoğan’ın teslim olması için dua edenler var. O zaman “muhalefet” yapabilecekler. Dahası sevinecekler. Böylelerinin gözükara Tayyip Erdoğan düşmanlığı dışında, Türkiye adına hiçbir davaları, amaçları ve umutları yok. Vatanları yok, milletleri yok, halkları yok, emekçileri yok. Bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Koridor savaşında yenilmesini istiyorlar. O zaman onlara gün doğacak. Yürekleri ABD ile İsrail ile ve PKK/PYD ile birlikte çarpıyor. Düşmanın üzüntülerini ve sevinçlerini paylaşıyorlar. Görüyoruz bunları, görmemek olanaklı değil, her şey apaçık.
Tayyip Erdoğan’ın son ABD gezisinde yine aynı “ABD’ye teslim oldu” yorumları yayıldı. Bir olguya, bir bilgiye dayanmak yok. Ama gönüllerinden geçen o.
TÜRKİYE ZORLAYAN KONUMDA
Ne var ki, Türkiye ABD’ye boyun eğmiyor. En son ABD’de yapılan görüşmeler ve sonrasındaki gelişmeler, Türkiye’nin ABD Koridorunu bozma kararlılığının sürdüğünü gösteriyor. Bu konuda Tolga Tanış’ın 25 Eylül 2016 günlü Hürriyet’te yayınlanan “Erdoğan Notları”nda verdiği bilgiler dikkat çekiciydi.
ABD ile görüşmelerde Türkiye zorlayan taraf konumundadır.
Gündeme getirilen konular, ABD-PKK ilişkilerinde yoğunlaşıyor. Türkiye’nin suçlamaları iki ülke arasındaki ilişkilerin artık dostluk çerçevesi içinde tanımlanamayacağını göstermektedir:
- Obama’nın IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk’ün Şubat ayında Kobani’ye gidip YPG’den ödül alması...
- ABD’nin YPG’ye silah vermesi...
Bütün bu konular, “sert tonda” ve “diplomatik kontrolün bir tarafa bırakıldığı” bir üslupla masaya konuyor.
Tolga Tanış, yazısını şöyle bağlıyor: “Türk-Amerikan ilişkilerinin, tam ABD’deki Kasım seçimlerinden evvel çok kritik bir kavşaktan geçtiğine şüphe yok. Kavşakta ışık yok. Ve iki taraf da hız kesmeden giriyor.”
TÜRKİYE HAKLI VE GÜÇLÜ
Türkiye’nin karanlık bir kavşağa hız kesmeden girdiği görüşüne katılmıyoruz. Çünkü:
Birincisi, Türkiye, haklı konumdadır. Vatan bütünlüğü için mücadelenin bilinciyle ilerliyor.
İkincisi ve daha önemlisi, güç dengeleri Türkiye’den yanadır. ABD’nin Suriye’de ve genel olarak Batı Asya’da kaybettiğini ABD yöneticileri de itiraf ediyorlar. Hilary Clinton, “ABD’nin Suriye politikasının iflas ettiğini” söylemektedir.
TÜRKİYE BOYUN EĞMEYECEK
Suriye’de iflas eden ve yalnızlaşan ABD ile inisiyatif alan, Batı Asya ülkeleriyle birleşen bir Türkiye karşı karşıya gelmişlerdir. Bu koşullardan teslimiyet çıkmaz. Türkiye’nin başında kim olursa olsun, ABD’ye boyun eğmeyecektir. Çünkü yönettiği ülke Türkiye’dir. Tayyip Erdoğan, Türkiye’yi yönetmiyor. Türkiye, Tayyip Erdoğan’ı yönetiyor.
Türkiye teslim olacak umuduyla yaşayanlar, hayal kırıklığına uğrayacaklar. Onlar Türkiye’yi tanımıyorlar, cahillikleri buradadır.
Tayyip Erdoğan hakkındaki taşlaşmış yargılar, körü körüne düşmanlıklar geçerli değildir. Geçerli olan, Türkiye’nin vatan bütünlüğü kararıdır. Yürürlükte olan, Türkiye’nin büyük birikimidir.